7. Bölüm

2.4K 165 134
                                    

Merhabalar! Okumaya başlamadan evvel bir şeye değinmek istiyorum. Bundan yaklaşık üç bölüm evvel hikayemize bir adam dahil olmuştu. Fakat sonrasında pek bahsi geçmedi. Unutmuş olabileceğinizi göz önünde bulundurarak bir hatırlatma yapmak istedim. Rüya'nın daha evvel kütüphanede karşılaşıp ona elindeki kitabı verdiği beyfendiyi, bu bölümde biraz daha fazla göreceğiz. İyi okumalar dilerim!

Hayatımın belki de en kararsız anını yaşamaktaydım. Zile basıp teyzemle yüzleşmeli miydim yoksa onun gazabından kaçıp bambaşka diyarlara yerleşmeli miydim? İkincisi daha cazip geliyordu aslında. Çünkü teyzemi kızdıracak tek bir şey yapmamıştım; iki şey yapmıştım. Birincisi geç kalmaktı, ikincisi ise gökkuşağı saçlarımdı. Ne tepki vereceğini çok merak ediyordum. Acaba durumu abartıp kafamı kazımaya kalkar mıydı? Yapsa bile engel olmazdım, nasılsa listemin sonraki maddesi kafamı kazımaktı.

Dakikalardır kapının önünde bekliyor olduğumu fark etmiştim ve geçen her dakika, sicilime işleniyordu. Teyzem, hepsini burnumdan fitil fitil getirecekti.

Daha fazla vakit kaybetmemek adına cesaretimi toplayıp zile bastım. Aşağı yukarı yirmi saniye içerisinde kapı açıldı, teyzem celladım gibi karşıma dikildi.

Ben eve gelene kadar zihninde biriktirmiş olması muhtemel tüm azarlama cümlelerini, saçlarımı gördüğü anda unutmuştu. Ağzı bir karış açıktı saçlarıma bakarken.

"Bu ne hal kızım, ne yaptın sen kafana?"

Dilinin kilidi çözülür çözülmez, beklediğim gibi ilk olarak saçlarımın hesabını sormaya başlamıştı teyzem.

"Dur teyze," deyip ayakkabılarımı çıkarmaya başladım. "İçeri gireyim de öyle fırçala."

Kendi kendime sırıtırken teyzem "Pişkin," diye bağırıp içeriye geri döndü ve oturma odasına girdi. Büyük ihtimalle kanepeye oturmuş, karşısına geçmemi bekliyordu. Çıkardığım ayakkabılarımı tek elimle kavrayıp içeriye girdin ve hemen kapının yanında duran küçük ayakkabılığa bıraktım.    Artık hazırdım, oturma odasında beklemekte olan sona doğru ilerlemeye başladım; teyzemin gazabına...

On üç cevapsız çağrının ardından eve geldiğimde, teyzem elbette beni sevecen bir tavırla karşılamamıştı. Sanki dünyanın sonu benim elimden gelecekmiş gibi öfkeliydi bana karşı. Haklıydı, sorumsuzca davranmıştım. Ama bana soruyor muydu ben sorumluluk istiyor muyum diye?

"Annen ve baban bana güvenip seni bana emanet ettiler, Rüya! Beni neden onlara karşı utandırıyorsun? Ya başına bir şey gelseydi!"

Azarlama başladıktan sonra hızını alamamıştı teyzem, cümleleri peş peşe sıralayınca soluğu kesildi. Durup biraz nefes aldıktan sonra gözlerini saçlarıma çevirdi. Kendi kendine onaylamaz mimikler yaparken bıkkın bir ses çıkarıverdi.

"Şu saçlarının haline bak... Ne gerek vardı böyle bir şeye? Parayı nereden buldun?"

"Para falan bulmadım," dedim teyzemin yüzüne bakmadan. "Bir tanıdığım yaptı."

"Biz neden tanımıyoruz peki o tanıdığı?"

Teyzem, ısrarla imalı imalı konuşmaya devam edince bir anda sinirlerim zıplamıştı. Kırıcı olabileceğimi bir an olsun düşünmeden, aklıma gelen ilk ne varsa hepsini tek tek sıraladım.

"Benim tanıdığım herkesi sen de tanıyacaksın diye bir kural mı var teyze? İnsanım ben, insan! Özel hayatım var benim de. Kendime ait arkadaşlıklarım, kendime ait kararlarım. Saç da benim, arkadaş da benim, hayat da benim!"

SEKİZ MADDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin