Papatya

810 79 4
                                    

         Platin saçlı kız gergin olduğu belli olan, salondaki koltuklardan en öndekine oturmuş Yaren'in yanına ilerledi. Hemen bitişiğindeki koltuğa oturdu. "Aldırma onu, gereksiz biri."
       Yaren düşüncelerden sıyrılıp yanındaki kıza döndü. "Lider gibi davranması falan." Dedi. "Dansta hiyerarşi olduğunu bilmiyordum. Olayı ne anlamadım açıkçası."
         Kız güldü. "Kişiliğinin olması gereken yerde aşılmaz bir hırs bulutu var." Dedi. "Bir kaç ay önce gösteriyi bitirmişlerdi. Dansçıların müzisyenlerin parası ödenmiyordu. Sonra Şef onu takıma getirdi bir gün, bir anda Galata bize tahsis edildi, müzik aletleri yenilendi." Alaycı bir gülümseme bıraktı. "Anlarsın işte her şey şu anki haline geldi."
            "Ulaş Bey'in koruması altında yani."
Kız kaşlarını kaldırdı. "Açıkçası Şef'in ona hayran falan olduğunu düşünmüyorum, tamamen zorunluluktan."
Yaren başını salladı, sonra aklına dank etmiş gibi kıza döndü. "Benim de kabalıkta ondan aşağı kalır yanım yok." Dedi gözlerini sıkıca kaptırken. "Yaren ben."
Kız güldü. "Sıkını yok, biz de sana bu karşılamayı yaparak hoşgörü abidesi konumundayız ya (!)" devam etti. "Helin."
Yaren gülümsedi. Sahnenin arka tarafından sinirle ilerleyen Aytuğ görüş alanlarına girdiğinde ikisi de ona odaklandı. Genç su matarasını açıp büyük bir yudum aldı. Yaren o sıra gözlerini kırpmadan Aytuğ'u izleyen Helin'e baktı. Helin Yaren'in bakışını üzerinde hissettiğinde hızla gözünü Aytuğ'dan kaçırıp gürültüyle boğazını temizledi. "Şefin de gelmeyeceği tuttu." Dedi az öncekinden daha endişeli ses tonuyla.
Arka taraftan gelen bir çift ayak sesi duyuldu. Sanrı görüş alanına girince Yaren gülümsedi. Her zamanki rahat tavırlarıyla Helin'in yanındaki koltuğa oturdu. Tebessüm etti. "Merhabalar." Elini uzattı. "Sanrı."
Helin şaşırmış bir ifade takındı. "Bugün çevrem baya genişledi." Sanrı'nın elini sıktı. "Ve ne güzel isim."
Sanrı iki zıt duyguyu barındıran gülümsemesi ile karşılık verdi. Birazcık ukala, çoğunlukla mütevazı. Yaren'e baktı. "Ee yeni kız draması yok mu."
Helin kahkaha attı.
"Yok ya kırmızı halılarla karşılandım." Dedi Yaren.
Helin atıldı. "On beş dakikayla falan kaçırdın."
Saçlarını arkadan toplamış genç adam ellerini çırparak salona girdi. "Bu ne uyuşukluk !" Diye bağırdı. Herkes sahneye akın ederken Yaren ve Helin de ayaklandı.
Selenay da Şef'in sesini duymasıyla sahne arkasından dışarıya ilerledi. Ulaş Yılmaz , Yaren'i fark etti. "Gelmişsin, güzel." Dedi. Sahnenin hemen önündeki koltuğa oturdu. "Sıkıntınız ne sizin ? Böyle miskinlik görmedim."
Selenay arka taraftan sıyrılıp sahnenin önüne ilerledi. "Sezon ortası alım yapıldığı nerde görülmüş Şef ?" Diye atıldı.
Ulaş Yılmaz beklemediği bu tepki karşısında kaşlarını kaldırdı. "Kimseye açıklama yapma zorunluluğum yok, Güngörmüş." Dedi. "Benim şovum, ben istedim, öyle oldu. Siz de Yaren'in bu süreçte yanında olursanız daha hızlı adapte olacağına eminim." Sesini yükseltti. "Ha olmaz, kene gibi kan emmeye çalışırsanız, sahnede rezil olan hepiniz olur, sanat kariyerinizi gömer üzerine de bina dikersiniz."
İki sıra ilerisindeki Sanrı Ulaş'ın cümle kurma kabiliyeti karşısında etkilenmişti ama hala adı konusunda ciddi kalamıyordu.
Şef ayaklandı. "Herkes yerine. Müzisyenler akord yaparken..." Gözüne sinirden neredeyse ağlayacak Selenay'ı kestirdi. "Diğerleri ısınıyor, Selenay da kareografiyi Yaren'e öğretiyor. Hadi miskinlik görmek istemiyorum."
Helin güldü. O sırada Aytuğ Selenay'ın yanına ilerleyip kulağına fısıldadı. Helin gözlerini kaçırıp ısınmak için zemine çöktü.
Aytuğ'un kulağına fısıldadığı şeyin ardından gülümseyen Selenay başını aşağı yukarı salladı. Aytuğ boynuna hafif bir öpücük bıraktı.
Yaren'in yanına ilerleyen Selenay üzgün bir ifadeyle atıldı. "Kusura bakma sana da patlamış bulundum, ani ruh değişimleri yaşıyorum bu ara."
Yaren inanmak ve inanmamak arasında kalırken umursamadı. Umrunda olan tek şey öğrenmekti.
Selenay birer birer hareketleri göstermeye başladı.

*
Sanrı iki koltuk ileriye oturup eliyle başını sıvazlayan Ulaş Yılmaz'ın yanına ulaştı. "Konuşmanız çok etkileciydi. Kalplerine ne güzel ulaştınız öyle Ulaş Bey."
Baş ağrısını beyninde hisseden adam Sanrıya baktı. "Küçük arkadaşın Vekil Kızı olduğunu bilmiyor anladığım kadarıyla." Dedi. "Sınırlarımı zorlama."
"Tamam ya, mizah kaldırabilen insanlara da hasret kalır olduk." Kalkıp eski yerine oturdu.
Ulaş Yılmaz hızla ayaklandı, ellerini çırptı. "Hazırsak başlayalım."
Herkes yerinde konumlandı. (Şarkı multidedir) Siyah saçlı, yeşil gözlü genç gitarın tellerine ritmik dokunuşlar yapmaya başlarken baterist de baget hareketleriyle ona eşlik etti.
Sağ baştaki Buğra solo olarak şarkıyı söylemeye başladı. Diğerleri ise ayak hareketleri ile birbirlerine senkronize oldu.
Bateri atağa geçtiğinde ikinci kısmı Aytuğ söylemeye başladı. O ana kadar hareket etmeyen kızlar erkeklerin bedenine dokunarak dans etmeye başladı ve nakarat kısmına gelindiğinde tüm erkekler müthiş bir harmoni ile koro halinde şarkıyı söylemeye başladı.
Nakaratın ikinci kısmında kızlar da eşlik etmeye başladı. Bu sırada Sanrı gözlerini Yaren'den alamıyordu. Senelerdir yaptığı bir işi yapıyormuş gibi süzülüyordu.
Nakarat bitiminde şarkıyı bitirdiler. Herkes başını yere eğdiğinde sahne spot ışıklarının kapanması ile karanlığa gömüldü. Yaren nefes nefese kalmıştı, ilk gösterisinin kazasız bittiğine tam sevinecekken baget seslerini duydu. Bateri atağa geçtiğinde çevresindekiler hızla sahnede dönmeye başladı. Yaren put gibi olduğu yerde dikildi, hareketleri bilmiyordu. Çevresindeki vücutlar ona çarparken neredeyse kahkaha atacak olan Selenay ile göz göze geldi. Yaren gözleri dolmuş halde sahneden koşarak inerken Sanrı hızla ayaklanıp arkasından ilerledi.

*
"Yaren !"
Galatanın kapısını hızla açan Yaren arka cebindeki anahtarı çıkarıp gişenin kapısını açtı, kapıyı hızla kapatıp sırtını dayadı ve yavaşça yere çöktü. Bir kaç saniye sonra Sanrı oraya ulaştı, kapıya vurdu. "Yaren aç."
Yaren'in hızla nefes alışverişini duyuyordu, ağlıyor olmalıydı. Birkaç kez daha vurdu . "Yaren aç .Benim Sanrı"
Yaren kapıyı açmadı.
Sanrı oradan uzaklaşıp etrafına bakındı, aklını çalıştırmaya çalıştı. Sokak köpekleri, turistler, dükkanlar, kediler görüyordu. Hemen önündeki kafenin önündeki saksıyı fark etti. Yavaş yavaş, dikkat çekmeden oraya doğru ilerledi. Koklamak bahanesiyle eğildi, eline ilk kaptığı çiçeği koparıp montunun içine sakladı.
"Heeey napıyorsun sen ya ?"
Fermuarı kapatıp kendisine seslenen garson kıza baktı. "Ne güzel çiçekler bunlar !"
Kız ona doğru ilerledi. "Kopardın gördüm! Niye koparıyorsun dalındaki çiçeği ?"
"Ne diyorsunuz ya ?"dedi. "Halkımız nasıl alışmış yargısız infaza. Çiçek koklamak hata olmuş, ben dininde imanında insanım ne isteyeceğim çiçekten !" Bağırarak uzaklaşmaya başladı. Kız arkasında bakakalmışken Sanrı bağırmaya devam etti. "Ben böyle rezillik görmedim ! Nerede bu müessesenin müdürü?"

*

Gişenin önüne ulaştığında bilet alınan küçük bölmeyi yavaşça açtı, az önce çaldığı çiçeği içeri fırlattı. Sonra bölmeye yaklaşıp seslenmeye başladı.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsan ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Dörtlüğüyle başlayan şiiri yumuşak sesiyle ezberden okudu. Bitirdiğinde derin bir nefes aldı. "Lavinya ölüm çiçeğidir Yaren ama ben sana papatya getirdim. Çünkü papatyalar istersen üzerine beton dök, bir yerden çıkarlar. Papatya yaşam çiçeğidir. Sen de benim gördüğüm en hayat dolu insansın. Şimdi bırak Lavinya gibi davranmayı." Ekledi. "Yine de sen bilirsin."
İçeriden ufak bir gürültü geldi. Yaren ayaklandı ve kavradığı papatyayı dikkatle inceledi. "Kahve dükkanından mı kopardın bunu." Burnunu çekti.
Sanrı güldü. "Yok artık, ben öyle biri miyim ?"

Galatada (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin