Sehun Luhan'ı eve bırakması gerekiyordu ama evini bilmiyordu o yüzden Luhan'ın sürüklemeline karşı koymadı.
''İşte geldik Sehun-ah.. Burası benim evim.''
Sehun evini dıştan bir süzdü. İki katlı dublex dışı gök mavisi renkli bir evdi. 'Luhan'ın evi olduğu çok bariz. Şirin'
''Gelmek ister misin?'' dedi Luhan biraz çekinerek. Sehun onun bu çekingen tavırlarının çok tatlı olduğunu düşündü gülümseyerek başıyla onayladı ve eve girdiler. Holden geçip sonunda salona varmıştılar. Evi geniş ve ferahtı. Üçlü koltuk tam ortada duruyordu yanlarında da tek kişilik koltuklar orta sehpa ve karşısında da LCD. Film izlemeyi seviyor olmalıydı çünkü televizyonun yanında raf dolusu DVD'ler vardı. Vitrindeki resimler gözüne çarptı ve oraya yaklaştı, resimlere bakıyordu. Luhan'da yanına geldi. Bir kaç tane kendi resmi vardı ve bir kaç tane de tanımadığı kişilerin olduğu resimler. Onları es geçerek en arkada duran fotoğrafa gözü çarptı. Luhan ortada duruyordu bir yanında orta yaşlarda bir kadın ve diğer yanında da kol kola girdiği diğer çocuk vardı.
''Bunlar kim?'' dedi Sehun hem meraklı gözlerle. Aslında biraz siniri bozulmuştu kolkola girdikleri için. Luhan cevap verdi.
''Şurdaki benim annem ve diğeri de abim.''
''Abin olduğunu bilmiyordum, hiç benzemiyorsunuz gerçi.''
''Çünkü üvey abim''
Sehun şaşırmıştı. Bir üvey abi.. Aile durumları karışıktı belli ki ama Luhan mutlu gözüküyordu resime bakarken. Devam etti.
''Aslında üvey diyemem öz kardeş gibiyiz. Üvey olduğumuzu yani babamın ilk eşinden olduğunu öğrendiğimde daha 7 yaşındaydım. '' dedi tebessüm ederek.
''Peki baban? Onun resmi yok burada?''
Luhan'ın yüzü biraz asılmıştı belli ki Sehun yanlış bir soru sormuştu.
''Babam.. Bizi 2 sene önce terk etti.. Ama sorun etmiyorum! Annem ve abim olduğu sürece önemli değil.'' dedi sanki kendini ikna ediyormuş gibi gözüküyordu. Ama içten içe babasını özlediği çok belliydi. Sehun daha fazla ısrar etmeyerek evin geri kalanını gezdi. Luhan da onu takip ediyordu. Mutfak, banyo, misafir odası. Evi gerçekten bir erkeğe göre çok temizdi. Korudorun sonundaki oda da Luhan'ındı kapıyı açtı ve içeri girdi. Tabi girdiği gibi gözleri açılmıştı kesilikle dekorasyon konusunda Luhan'ın üstüne yoktu. Oda kırmızı, siyah ve beyaz renklerle boyanmıştı. Yatağının başlığı siyah deri, örtüsü kırmızı ve beyaz desenliydi. Boydan boya siyah aynalı bir gardolap ve kitaplık. Halısından perdesine herşey özenle seçilmiş gibiydi. Sehun böyle şeylere pek önem vermezdi ama böylesine şaşırdığına bakılırsa gerçekten güzel bir odası vardı.
Tekrar salona döndüklerine koltuğa yan yana oturmuş birbirlerine bakıyorlardı. Normal bir bakışma değil aşka dolu bir bakışmaydı bu. Luhan gözünü kaçırıp Sehun'a daha yaklaştı ellerine beline sarmış kafasını Sehun'un göğsüne yaslamıştı. Konuştu.
''Sehun-ah.. Biliyorum herşey ani ve hızlı gelişti.. Ama senden gerçekten hoşlanıyorum. Hayır hayır hoşlanmak az kalır. S-seni Seviyorum Sehun-ah..'' Luhan'ın son sözleri ağzından çıkarken biraz kekelemişti. Başını halen Sehun'un göğsünde tutuyordu.
Sehun, Luhan'ın başını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu '' Zaman gelecek ve sevmek bile az gelecek bize Lu.. Birbirimizi hiç bırakmayalım olur mu?''
Luhan başını kaldırdı ve yaramazca Sehun'un dudaklarından öptü. Bu öpücük daha çok minnet dolu bir öpücüktü.
~İKİ AY SONRA~
''Beni neden dinlemiyorsun 'LUHAN? Sana daha önce de söyledim. Benim haberim olmadan bir yere çıkmanı istemiyorum. Anlaman için daha kaç kere söylemeliyim?''
Luhan kendi adını duyunca irkildi. Tamam daha önce de küçük tartışmalar olmuştu ama asla ona kendi adıyla hitap etmezdi. Bu onlar arasında bir kural olmuşu. O Sehun'un Lu'suydu LUHAN değil.
Bu seferki tartışma ciddiydi ama Luhan her zamanki gibi alttan almaya çalışıyordu. Gerçi yaptuğı bir hata da yoktu sadece en yakın arkadaşı Xiumin'le buluşmuştu.
''Üzgünüm, Sadece yarım saatliğine dışarı çıktım bu kadar tepki verceğini bilmiyordum Sehun-ah..''
Sehun'un korumacı tavırlarını, onu sahiplenmesini seviyordu ama bu biraz fazlaydı. Attığı her adımdan haberi olmalıydı yoksa böyle tartışmalar çıkıyordu. Gerekli olmadığı sürece dışarı da çıkamazdı. Xiumin harici bütün çevresini de bırakmak zorunda kaldı, çünkü bunu Sehun istemişti.
''Bu kaçıncı özrün Luhan? Mümkünse bir süre görüşmeyelim olur mu? En azından yaptıklarını düşün. Eğer sözlerime uymayacaksan bu ilişki biraz zor ilerler..'' dedi ve Luhan'ı evde tek bırakarak çıktı gitti. Gerçekten gitti..
Luhan duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu. Gözünden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. 'Bir süre görüşmeyelim? Bu ilişki biraz zor ilerler..' Luhan'ın kulaklarında halen bu sözler yankılanıyordu. Kendini tutamayıp hıçkırıklı ağlamaya başladı. Sehun'u gerçekten seviyordu hatta ona aşıktı resmen. Onu kaybetme düşüncesi yakıyordu kalbini. Rahatlaması gerekiyordu ama ne yapabilirdi ki? Şimdi kapıdan tekrar Sehun gelse ona sarılsa hiç birşeyi kalmazdı gerçi ama bu imkansızdı resmen.
Luhan dışarı çıktı bir büfeden iki şişe soju aldı ve evinde döndü. O sırada Sehuna cevap vermesi için yalvaran mesajlar atıyordu ama onu görmemezlikten geliyordu tabi. Luhan eve geldiğinde kör kütük sarhoş olana kadar içti. Kendini kaybetmişti artık. Hava alması gerektiğini düşünerek evden çıktı bacakları onu bir yere götürüyordu. Sonunda kendini bulduğu yer Sehun'un eviydi. Luhan kapıyı tıklattı. Cevap yok.
''Sehun-ah.. Ben geldim.. Lu.. Kapıyı aç.. Lütfen..''
Luhan zar zor ayakta duruyordu. Kapı açıldı karşısında daha da sinirli bir Sehun buldu.
''Senin burada ne işin var!? Sen.. Sen sarhoş musun? Off Luhan..''
''Sehun-ah.. gerçekten üzgünüm.. Birdaha.. Birdaha söz veriyorum sözlerinden çıkmayacağım..'' dedi Sehuna sarılmaya çalışırken. Ama bir gariplik vardı. kollarında huzur yerinde poposunda bir acı hissetti. Kendini yerde buldu. Yerde ne işi vardı? Sehun onu itmiş olamazdı. Bu imkansızdı. Değil mi..?
luhanın gözleri tekrar yaşardı ''Sehun-ah..''
''Baha Sehun-ah demeyi kes! kendinden soğutmayı nasıl başarabiliyorsun? Kendine gel beni rezil ediyorsun Luhan. Bu kadarı yeterli. Bitti. Birdaha seninle görüşmek istemiyorum anladın mı? Şimdi evine dön!''
ÇATT! Set bir kapı sesiyle Luhan irkildi. Şimdi Sehun onu kapının önünde bırakıp evine girmişti. Sehun normal insanlrdan daha sinirli biriyli daha doğrusu sinir hastasıydı ama Luhan onu öyle kabullenmişti. Ama bu kadarını da kaldıramazdı.. 'Birdaha seninle görüşmek istemiyorum' Ne demek bu? ''Bitti.' ne yani gerçekten bitti mi? Ayrıldık mı?'' Luhan zar zor yürüyerek evine döndü kendini yatağa attı. Hıçkırıklarında boğulurken halen ayrılıklarını hazmetmeye çalışıyordu.
''Bitti.. BİTTİ!.. Şimdi Sehun yok öyle mi?.. B-ben.. Ben ne yapacağım şimdi? Sehun'suz..''
Keşke bu bir rüya olsaydı, Kötü bir rüya. Her kötü rüya gördüğünde Sehun onu yavaşça sarsıp uyandırdığı ve öperek sakinleştirdiği rüyalardan.. Şimdi sehun önu öperek sakinleştirse..
Luhan ağlarken uykuya daldı, ağzından bir kelime dökülmüştü. 'Sehun..'
Sabah oldu. Gözlerini açtı ve yanında Sehun'u aradı ama bulamadı. Aklına dün gece geldi. Tartıştıkları, içtiğini, evine gittiğini, ittirildiğini ve yere düştüğünü, ayrıldıklarını.. Herşey teker teker gözünün önünden geçerken o arada gözlerinden de teker teker yaşlar dökülmeye başlamıştı bile. Başı deli gibi çatlıyordu ama şuan tek düşündüğü Sehun'du.
Luhan yine gururunu ayaklar altına alarak Sehun'a mesaj attı.
''Dün gece için özür dilerim..''
Cevap gelmedi. Muhtemelen halen Luhan'a sinirliydi o yüzden cevap vermiyordu belkide. En azından Luhan öyle farzetmişti, Ayrıldıklarına kendini inandırmak istemiyordu. Her akşam yatmadan önce Sehun'a 'iyi uykular, seni seviyorum, üzgünüm' diye mesaj atıyordu ama yine de cevap alamıyordu. Ayrılıkları üzerinden 4 gün geçmişti. Kocaman dolu dolu Sehun'suz 4 gün. Aşık olduğu adamdan uzak 4 gün..
Artık Luhan'ın dayanacak gücü kalmadı. Denedi.. Sehun'suz koca 4 gün geçmişti ama hergün ağlamaktan başka bir sonuç alamıyordu. Eğer Sehun olmazsa olmazdı. Hayatına öyle ani girmişti ki çıkışı da ani oldu. Buna son vermek istedi ve yapacaktı da.
''Çok üzgünüm Sehun-ah.. Bu sefer yaptıklarım için değil, seni sevdiğim için üzgünüm.Hatırlıyor musun? Bana 'Birbirimizi hiç bırakmayalım olur mu?' diye sormuştun. Ben bırakmadım seni, ama sen kendi ellerinle ittin beni. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Gerçekten olmuyor Sehun-ah.. Denedim.. Seni rahat bırakmayı denedim. Ama benden gün geçtikçe uzaklaşman beni öldürüyor gibi hissediyorum. Bunu daha fazla kaldıramayacağım. Gidiyorum. Bu sana son mesajımdı Sehun-ah. Kendine iyi bak ve mutlu ol. Seni seviyorum''
diye yazdı son mesajında. Telefonu kenara koydu ve avucundaki ilaçlara baktı. Son kez aklından sehunla geçirdikleri en güzel günleri düşündü ve tek seferde yuttu.
Halen ağlarken ilaçların etki etmelerini bekledi. Atık kurtulmak istiyordu. bedeni güçsüzleşti ve yere çöktü, gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Son kez Sehun'un sesini duya gibi oldu ama büyük ihtimalle beyninde canlandırdığı sesiydi. Zaten kalkıp bakacak halde de değildi. Son kez 'Luhan hemen kapıyı aç' tanıdık sesi duydu ve artık bilinci kapalıydı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözünden Dönen.
Fanfiction-Beni bırakmayacağını söylemiştin Luhan! +O elindeki silahtan korktuğumu sanıyorsan yanılıyorsun, vur ve bitir herşeyi. Senden nefret ediyorum Oh Sehun!