16 TEMMUZ 2010

110 9 1
                                    


Topu tekrar Burak'a gönderdim. Yine beceriksiz bir atış yapmıştım ama o ayağının altıyla topu durdurmayı başarmıştı. Attığı pası karşılamaya çalışırken komik görüntüme bakıp kıkırdıyordu. Top başka yöne gidince pes edip yere oturdum. Hava çok sıcaktı. Burak topun peşinden gitmişti. Ayağa kalkıp yavaşça arkasından ilerledim ve tam yakalayacağım sırada arkasını dönünce bocaladım ve ikimiz de yere düştük. Birbirimize bakıp gülmeye başladık. Gülmelerimiz kahkahalara dönüşürken, üzerimize bir gölge düştü. İkimiz de şaşkınca babama bakarken, "Sizi bu kadar güldüren şeyi merak etmedim değil." dedi ve bir dizinin üzerine çöktü. Şaşkınlığımızı üzerimizden atınca, doğrulup babama sarıldık. İş için şehir dışına çıkmıştı ve biz onu 4 gün sonra bekliyorduk. Onu özlemiştik. Ev babam olamayınca çekilmez oluyordu. Annem bir haftadır akşamları arkadaşlarını bizim eve çağırıyordu ve oyun oynuyorlardı. Gündüzleri evde olmuyordu. O herifin yanına gittiğini tahmin etmek zor değildi. Bu konuda babama karşı haksızlık ettiğimi biliyordum. Ona söylemem gerekiyordu ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. "Anneniz evde yok, nerede olduğunu biliyor musunuz?" Burak'la birbirimize bakıp dudak büzdük. Babam yavaşça kalktı. "Benim şirkete uğramam lazım. Anneniz dönmeden evde olurum. Ona bir sürprizim var. " deyip güldü. İçime huzursuzluk çökmüştü. Kolumu Burak'ın omzuna attım ve gidene kadar babamı izledim. Aklıma gelen düşünceyle durdum. Ya annem şirkette Bülent'in yanındaysa? Koştum ve ön bahçeye çıktım. Yardımcımız Hasan amcaya beni şirkete götürmesini söyledim.

----------------------------

Erdem Ertekin kendi kullandığı aracını her zamanki yerine park etti ve indi. Şirkete girdiğinde, gördüğü herkese başıyla kibar birer selam vererek ilerliyordu. Odasına girdi ve bilgisayarına gerekli bilgileri girdi. Birkaç dakika sonra işini bitirmişti. Bir haftadır şirkette değildi ve neler olup bittiğini konuşmak için Bülent Vural'ın odasına ilerledi. Kapıyı tıklayıp cevabı beklemeden içeriye girdi. Sude Ertekin'i, karısını, ortağıyla birlikte görmeyi beklemiyordu. Sude ayağa kalktı ve "Erdem?" dedi. Aynı durum ikisi için de geçerliydi. Erdem'in erken dönmesini beklemiyorlardı ve rahatlardı. Erdem bir süre anlam veremedi. Belki de anlam vermek istemedi. Karısını seviyordu, ortağına güveniyordu. Bu çok anlamsızdı. "Siz..." Sude, Erdeme yaklaştı ama o geri adım attı. Aklına üşüşen düşünceler onu sarsmıştı. Ayakta zor duruyormuş gibi görünüyordu. Bir şey demek için ağzını açtı ama sonra başını iki yana sallayıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi.

-------------------------

Arabadan hızlıca inip şirketin içine girdim. Babamın odasının olduğu kata çıktım ama odasına girdiğimde kimse yoktu. Bülent'in odası koridorun sonundaydı. Kapının açık olduğunu fark ettiğimde adımlarımı yavaşlattım. Babamın arkası dönüktü. Bülent'in çenesi kasılmıştı ve direk babama bakıyordu. Anneme baktığımda göz göze geldik. Korkmuştum. Babam arkasını döndü ve odadan çıktı. Beni gördü ama bir şey demeden ilerledi. Annem "Sen..." diyip bir adım attığı sırada koşarak babamın arkasından gittim. Etrafa baktım ama yoktu. Biraz ilerleyince arabasını gördüm. Ön yolcu koltuğuna oturduğumda, başını direksiyona yaslamış olduğunu gördüm. Bir süre öyle durduk. Dayanamadım, "Baba, çok üzgünüm. Sana daha önce anlatacaktım ama ben," derin bir nefes aldım. " Annemi defalarca uyardım, beni dinlemedi..."

Aklına yeni gelmiş gibi kafasını kaldırdı ve bana baktı. "Sen biliyor muydun?" Gözlerimi kaçırdım. "Şey, ben," gözlerimi sildim ve "Söyleyemedim işte." Beni kendine çekti. "Şşş tamam, ağlama."

Babam o gün bizi alıp başka bir eve götürdü. Annemi bir süre hiç görmedik. Babam ona boşanma davası açmış ve tek kuruş mal varlığı vermemişti. Bülent'le işlerini ayırdı. Duyduğumuza göre, işleri kötüye gitmiş ve olanlardan sonra itibarını kaybetmişti. İkisi de ihanetlerinin bedelini ödüyordu.

Aylar sonra, okul çıkışında onu gördüm. Karşımdaydı ve bana ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Korkuyordum. Geri geri gitmeye başladım ama benden hızlı davrandı ve kolumu kavrayıp, beni kendine çevirdi. Makyajsızdı ve kıyafetleri özensizdi. Onu böyle hiçbir zaman görmezdik. Ne olduğunu anlamadığım bir zamanda yüzüme bir tokat attı. "Her şey senin yüzünden oldu. Babana yetiştirmeseydin şuan bu halde olmazdık." Kocaman gözlerle ona bakarken çenemi sıkıca kavradı ve yüzünü iyice yaklaştırıp. "Burada bitmedi, seni küçük-" Hasan amca beni kendine çekip hemen arabaya doğru ilerlemem için yönlendirdi. Annem arkamızdan bir şeyler söylüyordu ama kulaklarım şaşkınlıktan ve yediğim tokattan dolayı öyle uğulduyordu ki, hiçbir şey anlamadım. Hasan amca arabaya binince "İyi misin, sana bir şey yaptı mı?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. Eve gidip uyumak istiyordum.

Babam annemin yaptıklarını duyunca çok sinirlenmişti. Daha çok endişelenmişti çünkü tedavi görmesi gerekiyordu. Nihayet annemi rehabilitasyon merkezine yatırmışlardı. Onu yıllarca hiç görmedik, ta ki babamın öldüğü gün karakola gelene dek. 


.

REVENGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin