10. BÖLÜM

23 3 0
                                    


Aras gideli birkaç saat olmuştu ama ben hala aynı yerde oturup bilinç akışımın beni götürebileceği her yere gitmiştim. Bana karşı son zamanlarda farklı bir tavrı vardı. Peki ya dün geceki kadın? Üç gün önceki gece de -onun evine gittiğim gün- onu aradığımda arkada bir kadın sesi gitmemesini söylüyordu. Acaba sevgilisi miydi? Sevgilisi olan bir adam başka bir kıza bu şekilde ilgili olabilir miydi? Kaşlarımı çattım. Bana karşı ilgili miydi? Aslında bu oldukça kabul edilebilir bir şeydi. Salak değildim, bana karşı merhametli bir tavrı vardı ama bu onun vicdanından mı yoksa başka bir şeyden mi kaynaklanıyordu anlayamıyordum. Oflayarak kalktım. Bacaklarım uyuşmuştu, paytak adımlarla yatağıma gittim. Beynim fazla düşünmekten aşınıyordu resmen. Umursamaz tavrıma ne olmuştu? Kendimi kandırıyordum, ben asla umursamaz olamadım.

Çokça uyanıp azca uyuduğum bir gece geçirmiştim. Esnedim ve odama giren güneşe dil çıkardım. Doğrulup kuş yuvasına dönen saçlarımı kaşıyıp daha karmaşık bir hale getirdim. Uzanıp ayağımdaki çorapları çıkardım. Ayaklarım özgürlüklerine kavuştuğu için memnun görünüyorlardı. Eteğimi şuanlık çıkarmayacaktım. Kuruyan boğazım yüzünden mutfağa gittim. Koca bir bardak suyu içip etrafa boş bakışlar attım. Etraf o kadar tozlu ve dağınıktı ki, yüzümü buruşturmama neden oldu. Bu yere evim demek içimden bile gelmiyordu. Asla buraya alışamayacaktım. Evi ev yapan sevdiğin insanlardı. Burayı bir ev yapamayacaksam bile yaşanabilir bir hale getirmem gerekiyordu. Aslında kirayı biraz daha ödemezsem artık yaşayabileceğim bir yer olmayacaktı. Sıkıntıyla nefes verdim. Her şeyi boşverip Burak ile beraber kimsenin bizi bulamayacağı bir yere gitmek istiyordum. Alt çekmeceyi açıp içinde katlı olan bezlerden birini aldım.

Tüm stresimi temizlik yaparak atmaya çalışsam da sadece yorgunluktan bayılacak hale gelmiştim. Küçücük evi temizlemek neden bu kadar zaman almıştı anlayamıyordum. Ne kadar yorulsam da sonuçtan memnundum, evin havası bile değişmişti. Birkaç çiçek ve aksesuar ruh halimi daha çok iyileştirirdi ama şu anlık idare etmem gerekiyordu. Kirlenen kıyafetlerimi çıkardım ve kısa bir duş aldım. Odamda giyinirken gözüme çarpan görüntüm beni memnun etmemişti. Kendimi de değiştirmem gerekiyordu. Her açıdan. Islak saçlarımın tişörtümü ıslatmasını umursamadan komodinin küçük çekmecesinden, uzun zaman önce aldığım sigara paketini çıkardım. Bir tane çıkarıp dudaklarımın arasına koydum. Sigara içmekten hoşlanmıyordum. Yakıp içime derin bir nefes çektim. Düşüncelere dalmışken telefonum çaldı. Toparlanıp cevap verdim. "Efendim Emre?"

Öğleden sonra buluşmak üzere sözleşmiştik. İş ile ilgili konuşmak istediğini söyledi. Biraz endişelensem de düşündüğümden daha olumlu şeyler oluyordu. Az kalmıştı. Her şey ortaya çıkacaktı. Ve ben babamın suçsuz olduğunu kanıtlayacaktım. Hızlıca hazırlanmaya başladım.

Sözleştiğimiz mekana gelmiştim ve yaklaşık 25 dakikadır Emre'yi bekliyordum. Sinirlenmeye başladığım sırada, nefes nefese karşıma oturan Emre'ye ters bir bakış attım. "Özür dilerim, şirketten ayrılmam biraz zaman aldı. Çok bekletmedim ya?" Kollarımı bağlarken, "Aslında beklettin ama üzerinde daha fazla durup asabımı daha fazla bozmayalım." Mahcup bir şekilde gülümseyip ikimize birer kahve söyledi.

"Üstümle görüştüm ve bir yardımcıya ihtiyacımız olduğu fikrine katıldı. Şartları beğenirsen benimle birlikte arşivde çalışacaksın." Her şeyin bu kadar çabuk hallolması beni şaşırtmıştı. "Bülent ve annemin bu işten haberi var mı?" Kaşlarını çattı. Aklına yeni geliyormuş gibi "Ah, tabi ya. Bülent Bey ve Sude Hanım ile babanız arasında olanlar. Aklıma gelmedi ama bunun sorun olacağını sanmıyorum. Rahatsız olursan bir çaresini düşünürüz." Yavaşça başımı salladım. "Yarın saat 8'de şirkette olman gerekiyor. Mesai 5'de bitiyor."

REVENGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin