Bir saat sonra Jisung ın burnumu sıkmasıyla uyandım. Kamp alanına gelmiştik. Yaklaşık yarım saat sonra hoca yapılacakları anlattı ve ilk olarak çadırları kurmaya çalıştık. Bakın kurduk demiyorum kurmaya çalıştık. Bizim erkekler kurmuştu ama Min seo ve ben için aynısını söyleyemezdik. Jeno Oppa(!) ve Jisung yardım etti. Bu sırada Jaemin ve Min yürüyüşe çıkmıştı.
" ya! Soo öyle değil şuraya saplaman lazım! "
Çadırı tutacak olan tahta parçasını saplayacak yer arıyorduk.
" kolaysa sen yap Jeno!"
Diye çemkirdim. Sinirlenip ateş için odun toplamaya gittim. Arkamdan da Jisung koşarak geldi.
" tek başına gitme kaybolursun şimdi sen"
Sesimi çıkarmadım. Sanırım bu hareketleri hoşuma gidiyordu. Kucağımı odunlarla doldurduktan sonra biraz oturup dinlenmeye karar verdik. Kütüğün üzerine oturduk.
Karşı çalılıktan hışırtı geldi. Kafamı yavaşca Jisung a çevirdim. Ne oldu dermişcesine baktı.
" ses geldi"
"kedidir kedi"
" lan ormanda kedi napsın"
" sanırım korktun "
Deyip elimi tuttu.
" hadi gidelin hava kararacak"
Bence benden çok o korktu. Küçük çocuk gibi korkudan elimi tuttu.
Odunları alana getirdik ve ateş tutuşturmakla uğraştık. Diğer gruplar ise çoktan ateş yakmış ve birşeyler pişiriyorlardı. Ateşimiz iyice yanınca çadıra dönüp soslu tavukları getirdim. Yemeğimizi de yedikten sonra Jaemin getirdiği gitarı aldı ve solo şarkı söylemeye başladı. Jeno arkadan hafifçe eşlik ediyordu.
Min seo ve ben biraz üşüdük bu yüzden çadıra dönüp örtü aldık. Jisung yanıma yaklaştı örtüyü kaldırıp içine girdi. Sanırım o da üşümüş.
" çadırda başka örtü var alabilirsin "
Daha çok dibime girdi.
" penguenler soğuktan korunmak için birbirine yapışık olur."
"salak biz penguen miyiz!"
Birşey demedi ve öyle yüzüme baktı.
" noldu? "
" hiç, ateşin ışığı yüzüne çok güzel vuruyor ona bakıyordum."
Bu iltifat mıydı çözemedim.
Bir anda beni kendine çekip sarıldı. Gerçekten şuan biz napıyorduk? Eski Soo Bin olsa ağzına geçirmişti şimdi. Ama şuan birşey yapamıyorum resmen elin kolum bağlı. Aslında cidden bağlı çünkü Jisung devesi beni çok sıkıyordu. Nefes alamıyordum. Jisung un beni sıkmasından mı nefes alamıyordum yoksa bu kadar yakın olmaktan mı orasını bilemiyorum.
" Jisung "
"hm"
" nefes alamıyorum "
" sorun değil "
Yazık beyni sulanmış.
" muşmula suratlı sana diyo-"
Burnumdan öptü. Yok cidden burnumu öptü. Ama burnumu yani yanağımı veya dudağımı değil. Cidden lahana beyinli... Kalbim hızlandı. Belki de ilk defa yaşadığım içindir. Niye öptü ki şimdi? Kızardığıma eminim. Vücudumu bir anda sıcaklık bastı. Ve koşarak çadıra girdim.
Gerçekten bana noluyordu? Aslında soru şöyle olmalıydı: Bize noluyordu?
Ona güvenmeli miydim?
belki de evet...
Bende mi karşılık vermeliyim?
Ya kalbimi kırarsa...
Bana olan duyguları gerçek miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IS THİS LOVE REAL? [ Jisung Park ]
FanfictionSoo Bin in hayatı gayet sıradandı. Ta ki onla karşılaşana kadar... Hayatını değiştiren şey onun sevgisiydi. Peki bu sevgi gerçek miydi? Soo Bin ona güvenecek ve kalbini ona açacak mıydı?