Bölüm:11

32 2 3
                                    

Çadıra Jisung ın girmesiyle irkildim.
" o öpücükten dolayı özür dilerim"
" Jisung biz neyiz? Neden sen bana böyle davranırken ben sana karşı koyamıyorum ama kalbim boş. Bende nasıl etki bırakıyorsun?! "
"senden hoşlanıyorum ah pardon seni seviyorum Soo bin.  Hemde çok. İlk başta sana arkadaş gözüyle bakıyordum ama zamanla hareketlerin davranışların mimiklerin herşeyin bana çok güzel geliyor. Sana karşı koyamıyorum. Ben daha önce hiç birine karşı böyle hissetmedim. Sende beni değiştiren şeyler var. Hayatıma renk veriyorsun. Herzaman yanında olmak, seni korumak istiyorum,  omzumda uyu istiyorum.  Lanet olsun ki o dudaklarını öpmemek için ne kadar zor duruyorum haberin var mı! Bana güvenmiyor musun?"
Gözleri dolmuştu.
" Jisung ben bana karşı duyguları olan birine kısa sürede aynı şeyleri besleyemem. Eskiden platoniğime açıldığımda herkesin içinde beni ezdi. Oysa ben onun için gururumu ayaklar altına aldım. Erkeklere güvenemiyorum Jisung"
Son cümleyi söylerken ağlıyordum.
"senin bana yaptığın o etkileyici hareketler her kız gibi heyecanlanmamı sağlamıyor."
Gelip sarıldı. Ve gene burnum o güzel vanilyalı parfümüyle birleşti. Biraz sustu ve ardından konuştu.
" Seni ve kalbini kazanmak için herşeyi yapacağım Soo bin. Hayatıma renk veren insanı bırakıp gidemem. Hep yanında olacağım. Jisung yürü git desen de gitmeyeceğim. Seni kaybetmeyeceğim."

Belki de Jisung farklıydı. Gerçekten beni seviyordu...
------------------------------
Bugün kamptaki son günümüzdü. Dün olanlardan sonra çok yorulmuştum. Ve bizimkilere bahsetmedim.
   Hala uyku tulumunda yatıyordum. Jisung ve diğerleri kahvaltı yapıyorlardı.
" Ben Soo ya bakıp geliyorum. "
Diyen Jisung ı duyduğumda gözümü kapatıp uyuyor numarası yaptım. Çadıra girdi ve başucuma oturdu. Sanırım şuan beni izliyordu. Saçımı eliyle düzeltip yanağımı sıktı. Sabah sabah... Sonra konuştu.
" yavru kedi gibisin"
Tek gözümü açıp ona baktım. Ardından birşey demeden kalkıp çadırdan çıktım.
" günaydın güzellik " diyen Jeno ya selam verip yüzümü yıkamak için göle gittim.
Yüzümü yıkarken Jisung gelip saçımı tuttu ve düşmeyeyim diye belimden tuttu. Bence fırsatçı biri ama çaktırmıyor.
Benim yerimde başka bir kız olsa şuan Jisung a atlamıştı. Ama maalesef başka kız yok işte yazık.
  Daha çok odun bir Soo bin vardı.
--------------------
Aslında yarın gidecektik ama müdür erken gitmeye karar verdi. Min seo ile çadırları topladık.
" iyi misin Soo?  Dalgın görünüyorsun"
" iyiyim. "
"Jisung la olan herşeyin farkındayım, bunu eve gidince konuşuruz"
" sen nerde-"
" hadi kızlar artık"
Jaemin arabaya gelmemiz için seslenmişti.
" geliyoruz "
Diyen Min seo bana göz kırpıp arabaya doğru yol aldı.
Ben gene Jisung ve Jeno nun arasındaydım.
" neyin var? "
"bugün bunu herkes soruyor yok birşeyim Jeno"
"evde görüşcez"
Bunu kulağıma fısıldayarak söylemişti.
Ah sanırım herşeyin farkındalardı ve eve gidince sorguya çekilecektim. Kolaysa anlat Soo bin. Ben düşüncelere dalmışken Jaemin aynadan göz kırptı sırıtarak.
"Evet evet görüşecez"
------------
" gençler ben acıktım "
Evet deve Jisung acıkmış. Manda mideli hıyar, muşmula kafalı...
" Soo bin, arkada kimchi olacaktı.  Onları versene Jisung a"
Ben neden veriyorum yani neden Jeno değil. Neden ben?  Bu hıyar açlıktan beni de ısırır şimdi.
" Soo bin"
"hıh ne?"
" kimchi yi versen mi diyorum artık çünkü cidden acıktım."
Yerimde kıpırdanarak koltuğa dizimin üstünde çıktım kaba uzanmaya çalışıyordum. Tam kabı tuttum ve pozisyonumu düzeltecekken ani fren yaptık ve arkam dönük olduğu için iki ön koltuğun arasındaki yere uçtum. Bildiğiniz orda sıkıştım.
Jeno ve Jisung baya gülüyorlardı şuan.
  Olayın yeni farkına varan öndeki çiftimiz de onlara katıldı. Gerçekten şuan komik değildi ve ben buraya sıkışmıştım. Yüzüm Jenogile dönük olduğu için öndekileri göremiyordum.

  Jisung kendine geldi ve elimden tutup beni sıkıştığım yerden kurtardı.
" ah doydum sanırım"
Hala gülüyordu.
" seni varya... "
Cümlemi tamamlamadan kabın kapağını açtım ve ağzına kimchi yi soktum. Kaba bir şekilde cidden soktum.
Ağzındakini zorlukla yutunca konuştu.
" elinden yemek yemek de ne güzel oluyormuş öyle" deyip elimi öptü.
Elimin tersiyle yanağına hafif ama azcık da ağır bir şekilde yapıştırdım.
Diğer üçlü oturmuş bizi izliyorlardı.
" tamam yeter bu kadar "
Cidden birini dövecektim. Aslında dövdüm de.
  Jeno kaş göz yaparak imalarda bulunuyordu. Saldırmaya başladım. Cidden saldırıyordum. Ve belimin bir çift elle tutulup çekilmesiyle saldırmam sona erdi. Jisung beni tutup dizine oturtmuş hem gülüp hemde kafamı okşuyordu.
" tamam sakin ol hırçın kedi"
" gülme ve bırak beni"
Eline vurup koltuğa geri oturdum. Sanırım benim bu aptalla çok işim vardı.
  



~ Bir sonra ki bölüm geç gelebilir.~

 IS THİS LOVE REAL? [ Jisung Park ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin