Remus gözlerini onun gözlerinden çekmedi. Meydan okurcasına bakmaya devam etti. Ne derse desin, ne yaparsa yapsın Sirius'a güvenemiyordu. Bunun artık imkanı yok gibiydi ve o, nefreti iliklerine kadar hissetmeyi hak ediyordu.
"Devam et." diye mırıldandı hızlıca. Sirius gözlerini kaçırdı. İşte bu, Sirius Black'in her zaman görebileceğiniz bir hali değildi.
"Hain Peter'mış. Voldemort'a yerlerini o yumurtlamış. Hala hatırlıyorum, berbat bir geceydi." Sirius'un gerçekten o geceyi tekrar yaşar gibi bir hali vardı ama bu Remus'u ikna etmeye yetmedi. Sirius her zaman harika bir yalancı olmuştu.
"James'e ulaşamadım. Gittiğimde, her şey için çok geçti. Hagrid oradaydı. Ondan Harry'i istedim ama vermedi, onu alıp yanına gelecektim Remus. Harry'nin geriye bizden başka kimsesi kalmamıştı." Boğazını temizledi ve son sözleri söylememiş gibi devam etti. "Geriye başka hiçbir seçenek kalmamıştı. Peter haindi."
"Yalan söylüyorsun." diye mırıldandı Remus. "Peter öğrenir öğrenmez seni durdurmaya çalıştı, onu sen öldürdün." Sirius güldü, yapmacık, samimiyetten uzak bir gülüştü bu.
"Peter'ın bunu yapacak kadar yürekli olmadığını en iyi bilen kişi sensin Remus." dedi. Başını geriye atıp duvara yasladı ve sakallarını kaşıdı. "Yalan söyleyemem. Oraya Peter'ı öldürmek için gittim. Yıkılmıştım, öfkeliydim, aptaldım, düşünemiyordum." Bu hisler Remus'a çok tanıdık geldi ama sesini çıkarmadı ve dinlemeye devam etti.
"Aklımdan geçen tek düşünce onlara ihanet ettiği için o sıçanı bulduğum yerde öldürmekti. Ama oraya gittiğimizde..." sesli bir şekilde yutkundu. "Hala hatırlamakta güçlük çekiyorum. Sanki her şey kesik kesik gibi."
Tek elini ileri doğru kaldırdı. Sahnelerin yerini gösterir gibi yaptı.
"Peter'la çarpışacaktım. Amacım buydu. Etrafta birkaç muggle vardı." Elini umursamazca salladı. "Gözüm onları bile görmüyordu. Köşeye sıkıştığını hatırlıyorum. Daha ağzımdan kelimeler dökülmeden Peter'ın asasından ışıklar çıktı..." tekrardan yutkundu. Gerçekten hatırlamaya çalışıyor gibiydi. "Caddede büyük bir patlama oldu, Peter bana güldü. Ve sonra o aptal.." dudaklarını yaladı. "O aptal bir şey yaptı. Parmağını kesti."
Peter'dan geriye sadece parmağı kalmıştı. diye düşündü Remus.
"Sonra, benle daha da fazla dalga geçer gibi fareye dönüştü ve oradan fırladı." Sanki sıktığı vücudunu bırakmış gibi biraz yayıldı ve sırtını duvara iyice yerleştirdi. "Sonrası kesik kesik. Hatta yok. Kabus gibiydi. Her gün, her an, aldığım her nefes..."
"Nasıl kurtuldun?" diye sordu Remus.
"Bu daha uzun bir hikaye Remus. Daha sonra anlatırım, yemin ederim. Şimdi lütfen, biraz dinlenebilir miyim? Üç günümü de seni bulmaya çalışarak bağıran barakada geçirdim ve neredeyse hiç uyumadım." Remus ne demesi gerektiğini bilemedi. Asasını bir kenara bıraktı. Sirius hala kırmızı olan gözleriyle dikkatle onu izliyordu. Ona tam olarak inanamamıştı ama içinde Sirius'a inanması için çığlıklar atan sesi görmezden gelmek çok zordu. Sert bir şekilde konuştu.
"Bir süre burada kalabilirsin, ama sadece kendini toplayana kadar. Herhangi bir şey yaptığını görürsem, ölümün dışarıda seni arayan Ruh Emicilerden değil benim elimden olur." Derin bir nefes verdi. "Ardından çekip git Sirius, sana ve dediklerine inanmıyorum."
Sirius, ne yapacağını bilemedi, nasıl hissetmesi gerektiğini de. Sekiz yıl boyunca aklındaki tek şey Remus'u bulmak, ona gerçekleri anlatmak ve eğer haklanamazsa -ki bu imkansıza yakındı- beraber saklanmaktı. Kolay olmayacağını biliyordu ama Sirius Remus'un ona inanacağından emindi. Remus zaten her zaman Sirius'a güvenmez miydi?
Remus asasını alıp cebine koydu ve mutfağa ilerlemek için arkasını döndü. Sirius'un dudaklarından Remus'un kendi aklına kazınacağını bildiği cümleler döküldü. "Aramızda yaşanan onca şeyden sonra mı?"
Remus hızlıca gözlerini yumdu. Bu her gece kendisine sorduğu soruydu. "Aramızdaki onca şey yaşandı ve bitti."
Sirius tekrardan acı acı güldü. "Gelen kadın mı?" Remus aniden geriye döndü ve Sirius'a baktı. "Ne?" diye sordu hızlıca.
"Biliyor musun? Oldukça tanıdık gözüküyor. Senden hoşlandığı belli ama sen-" Remus sözünü kesti.
"Bunca yıl sonra, bu konu hakkında yorum yapma hakkı olan son kişi bile değilsin Sirius."
Ve Sirius arkada öylece kalakaldı.
Her şeyin iyi olacağını düşünmesi aptallıktı, Remus asla yüzüne bakmayacaktı.•••
Fazla ağırdan alıyorum hadi hayırlısı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell the Wolves I'm Home | wolfstar. *askıda*
Fanfiction"Geri dönmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı." Sirius Black, Azkaban'a tıkılışının sekiz yıl kadar ardından kaçar ve 'evine' gelir. Kutlara Söyle Eve Döndüm// Wolfstar au. 19/1/22