"Günaydın!" diye şakıdı Sirius merdivenlerden inerken. Bağıran barakının üzerinden iki gün geçmişti ve bu iki günde işler şaşırtıcı derecede sakin ve yolunda gelişmişti. Remus bu neşeli sesle kaşlarını çattı.
"Sana da günaydın- dur biraz sen sakallarını mı kestin?" dedi Sirius'a bakıp. Sirius buna karşılık sadece güldü.
Gençleşmiş gibiydi. Kemikli yüzü ortaya çıkmıştı. Remus Sirius'u görünce tüm bunlar yaşanmasa nasıl olurdu diye düşünmeden edemedi. Sirius'la asla ayrılmasaydı ve her sabah böyle uyansalardı...
"Bugün gidiyoruz." dedi Sirius ve tekrar güldü.
Remus kendini düşüncelerinden ayırmak amacıyla iç çekti. Dün gece yatağında kıvrılmış uyumaya çalışırken bu konuşmayı yapacaklarını tahmin etmişti.
"Sirius. Dışarı böyle çıkamazsın." dedi Remus mutfaktan oturma odasına geçerken. Sirius gülerek konuşmaya devam etti. Moralini hiçbir şey bozamaz gibi hissediyordu.
"Niye? Biliyorum dikkat çeken biriyim yani, şu aynadaki yüze bak tanrının işçiliği harika ama-"
"Sirius hayır, demek istediğim o değil. Sakalını kesmiş olsan bile sen aranan birisin. Elini kolunu sallayarak dışarı çıkamazsın."
Sirius'un gülümsemesi yüzünde dondu.
"Bu kısmı... düşünmemiştim." dedi gülümsemeye çalışarak ama bu şu an için imkansız gibiydi. Vaftiz oğlunu yıllar sonra görebilecekti ama konuşamayacaktı bile. Boşa umutlanmaktan öyle çok yorulmuştu ki.
"Özür dilerim." dedi Remus Sirius'un aklındakileri okumuşça.
"Senin suçun değil." dedi Sirius. Remus'un yüzündeki pişmanlığı görür görmez kendini toparlamaya çalıştı.
"Patiayak fena bir başlangıç olmaz. Çocuklar köpekleri sever değil mi? Tanrım, dur biraz Remus- ya Harry'nin köpeklere alerjisi varsa? Nasıl bir çocuğun babasına alerjisi olur?" dedi birden telaş içinde.
Remus gülmeye başladı.
Sirius da uzun zamandır duymadığı bu melodinin kulaklarına çalınmasıyla konuşmayı kesti;
ve başını hafifçe sola eğip gülen Remus'a baktı.Çok güzeldi.
Böyle bir dünya için çok güzeldi.Remus Sirius'un bakışlarını fark etmesiyle sustu. Durumu toparlamak adına öksürdü.
"Evi biliyorum, seni sokağın başına kadar götürürüm ve sen de-" Sirius ona baktı.
"Sen gelmiyor musun?" diye sordu hızlıca araya girerek. Remus gülümsemeye çalıştı.
"Sirius ben yapamam-" Sirius başını iki yana salladı. "Benle dalga geçiyorsun."
"Sirius." diyebildi Remus sadece. Sirius ona doğru ilerledi. "Bu işte beraberiz demiştin. Bana inandığını ve sana inanmamı istediğini söyledin. Sana inanmışken beni yarı yolda mı bıracaksın?" dedi Sirius gözlerini bir an olsun Remus'un üzerinden çekmeden.
Remus sinirle koltuğun üzerinde olan gömleği Sirius'un suratına fırlattı. "Bu numaraları yıllar geçse de yemiyorum, drama kraliçesini oynama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell the Wolves I'm Home | wolfstar. *askıda*
Fanfictie"Geri dönmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı." Sirius Black, Azkaban'a tıkılışının sekiz yıl kadar ardından kaçar ve 'evine' gelir. Kutlara Söyle Eve Döndüm// Wolfstar au. 19/1/22