Remus üzerine ceketini geçirdi ve asasını cebine yerleştirip önündeki boy aynasına baktı. Bakanlığa gitmesi gerekiyordu, Sirius için. Ağır adımlarla alt kata gitti ve oturma odasına girdi. Sirius uyuyordu.
Dünkü o hararetli konuşmanın ardından ikisi de neredeyse tek kelime etmemişti. Zaten Sirius yorgun olmalıydı ki yemekten hemen sonra koltukta uyuyakalmıştı. Remus onu inceledi, Sirius'u uyurken görmeyeli yıllar olmuştu.
Remus sadece hayal etti. Tam şu anda sihir bakanlığından büyücülerin içeri daldığını ve Sirius'u alıp ruh emicilerin önüne attıklarını... Tüyleri ürperdi.
Umursadığından değildi elbet, sadece Sirius'u uyurken görmek Remus'un içinde bir şeylerin yerinden oynamasına sebep oluyordu hala. Remus ise bunu içindeki öfkeye bağlıyordu, aksi olması imkansızdı değil mi? Üzerinden sekiz yıl geçmişti.
Arkasını dönmüştü ki Sirius'un uykulu sesi kulaklarını doldurdu.
"Gidiyor musun, Lupin?" Lupin ona doğru döndü ve başını salladı. Sirius'un gözlerinden uyku akıyordu ve bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Yine de Sirius alayla güldü. "Demek benden bu kadar çabuk kurtuluyorsun."
"Kimsenin senden kurtulduğu yok, Sirius." dedi Remus bıkkın bir şekilde. Sirius koltukta doğruldu ve bağdaş kurdu. "Bakanlık peşini bırakmaz." Ardından boynunu sağa-sola doğru çevirdi ve çıkan seslerle gözünü yumdu. "Merlin." diye inledi. "Her yerim tutulmuş ama daha önce bu kadar deliksiz uyuduğumu hatırlamıyorum." Remus bunu duymamış gibi yaptı. O, Sirius için çabalarken -henüz ona inandığından emin değilken- Sirius ne kadar rahat uyuduğundan ve kalan şeylerden bahsediyordu. Bu kadar rahat olmamalıydı, her an ölümle burun burunaydı. Remus asasını çıkardı -gerçekten bir şey unutmadığından emin olmalıydı çünkü son istediği şey bakanlık tarafından aptal gibi görülmek ya da şüpheli bulunmaktı. Ardından şömineye doğru ilerledi -uç uç tozu kullanacaktı. Son kez arkasını dönüp Sirius'a baktı ve sakince bacaya yaklaştı. "Sihir bakanlığına!"
•••
"Evet Mr Lupin. Hala cevabınızı bekliyorum." Lupin önündeki adamı tekrar süzdü. Yeni olmalıydı çünkü ne adı tanıdık geliyordu ne de siması.
"Sorularınızı tekrar alabilir miyim?" Adam güldü. "Bu davranışlara bakınca, şüphelenmemek elde değil Mr Lupin. Soruları çoktan sordum." Remus hafifçe öne doğru eğildi ve ardından oturduğu sandalyede dikleşip karşısındaki koyu yeşil takım elbiseli-evet biraz tuhaf bir tercihti- adama gülümsedi.
"Bu odaya girerken siz de sadece sohbet edeceğimizden bahsetmiştiniz, git gide bir -fikrimi mazur görün ama- sorguya dönüşüyor gibi gözüküyor." Adamında gülümsemesi genişledi ama ortamdaki gerginlik elle tutulabilir haldeydi.
"Size şu an bir kaçak olan Mr Black ile eski samimiyetinizi göz önünde bulundurarak, bazı sorular soruyorum. Sanırım haklı olan taraf benim." Remus'un kaşları havalandı.
"Eski bir arkadaşımdı, doğru. Ama sizin de reddedemeyeceğiniz bir şey varsa o da o karanlık büyücünün döneminde hangi tarafta olduğumu gayet ortaya seren davranışlarımdır. Eğer yeniyseniz, üstleriniz eminim sizi bu konuda bilgilendirmekten zevk duyar." Boğazını temizledi ve devam etti. "O kadar vaktim yok derseniz, bu sorguya devam edebiliriz böylece sizi bolca bilgilendiririm. Sanırım bu sözde sohbete biraz eksik hazırlanıp gelmişsiniz." Adam telaşla gülmeye çalıştı. Bozulmuş gibi bir hali vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/150561057-288-k628429.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell the Wolves I'm Home | wolfstar. *askıda*
Fanfic"Geri dönmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı." Sirius Black, Azkaban'a tıkılışının sekiz yıl kadar ardından kaçar ve 'evine' gelir. Kutlara Söyle Eve Döndüm// Wolfstar au. 19/1/22