Remus evin kapısının önüne cisimlendi. Asasını cebine atıp kapıya doğru ilerlemişti ki arkadan ona seslenen birini duydu.
"Hey Lupin!" Remus kaşlarını çattı ve gelen sese doğru döndü. "Gazetedeki manşeti gördün mü?" Gelen Bertram Aubrey'di. Onu Hogwarts yıllarından tanıyordu ve bu civarda oturduğunu duymuştu ama hiç denk gelmemişti, şu ana kadar.
"Hangi manşetinden bahsediyorsun?" dedi Remus hızlıca. Kafasındaki çarklar hızlıca dönmeye başlamıştı, ihtimaller yine zihnine akın ediyordu. Bertram'ı ona getirecek kadar önemli ne olabilirdi?
Uzun kahverengi paltosunu açtı ve içinden gazeteyi çıkarıp ona uzattı. "Bakmak isteyebilirsin. Bana sonra teşekkür edersin." Remus anlamayan bakışlarla adamı onaylayıp geçiştirmeye çalıştı. Adam adım atmıştı ki durdu. "Hey, o bir Crup* mı?" diye sordu köpeği işaret ederek. Remus yanında duran Patiayak'a baktı.
Zeki olmak Bertram'ın önde gelen özelliklerinden biri sayılmazdı.
"Hayır. Normal bir köpek. Kuyruğunu görmüyor musun?" dedi köpeği işaret edip. Tanrı aşkına, rengi bile tutmuyordu. Bertram başını salladı. "Oh, pekala. O halde sonra görüşürüz. Kendine dikkat et." dedi sonunda ve samimiyetten uzak bir gülüşle veda edip yoluna devam etti.
Remus elinde gazete ile evin kapısından içeri girdi, köpek de peşindeydi. Köpeğe döndü. "Üst katta odamda, yatağa senin için bir şeyler bıraktım. Değiştirebilirsin." dedi paltosunu çıkarırken. Köpek merdivenlere yöneldi. Kendisi de paltosunu asıp mutfağa geçti ve ufak masaya oturup gazeteyi açtı. Bertram'ın neyi kastettiğini bulmalıydı.
Sirius Black üzerinde kendisine hafif uzun gelen Remus'un kıyafetleri ile merdivenlerden inip mutfağa girdi. "Bertram'ın hala aptal olduğunu bilmek bana eski günleri yaşattı." dedi gülerek Remus'a ilerleyip.
Remus'un gülmediğini görünce duraksadı. Bir terslik olduğunu anlamıştı. "Remus?" dedi yumuşak bir ses tonuyla. Remus gazeteyi Sirius'un önüne attı.
"Çok iyi çıkmışsın." dedi.
Sirius alıp manşetinde kendi ismi yazılı haberi gördü. Hızlıca Remus'a baktı. Yutkundu.
"Remus-"
"Haberi oku, Sirius."
Sirius habere baktı ve başını iki yana salladı. "Özür dilerim." dedi hızlıca. Remus bitik bir şekilde ona baktı. "Yapma artık bunu." dedi güçsüz bir şekilde.
Sanki nefesi cümle kurmaya yetmiyordu Lupin'in. Kendini çok yıpranmış hissediyordu. Çabalamaktan yorulmuştu.
Pes etmeye hiç bu kadar yakın hissetmemişti.
Remus sonunda kendinde yeterli gücü bulduğunda ona baktı. "Dün gece görüldüğü söylenen azılı katil Sirius Black'ın resmi gelecek postasının ilk sayfasında." Ardından sinirle gülüp arkasına yaslandı.
"Güzel manşet, göz onunda olmayı severdin değil mi?" Sirius ne diyeceğini bilemez halde kıvranarak Remus'a bakıyordu. "Nefes almam gerekiyordu." dedi. "Günümün tamamını burada geçiriyorum ve delirmek üzereydim."
"Ben de günümün tamamını burada geçiriyorum Sirius ama lanet bir nefes bahanesiyle kendimi sokağın dışına atmıyorum çünkü-" Duraksadı. Diyeceği her şeyi Sirius'un zaten bildiğini biliyordu. "Bana söyleyebilirdin." dedi sonunda. Ayağa kalktı. "Bu çok bencilce." dedi çocuğa dönüp.
Sirius kelimeleri kontrol edemeden ağzından döküldü.
"Özür dilerim." Remus ona baktı ve başını iki yana salladı. "Hayır Sirius, bu sefer o kadar kolay olmayacak. Sikeyim- asla değişmeyeceksin." Sirius çocuğa yaklaştı.
"Remus, yemin ederim çok üzgünüm." Remus iç çekti. "Biliyor musun? Bir önemi yok çünkü sen hep aynı kalacaksın. Her zaman dünyayı avucunun içinde tuttuğunu sanan o çocuk olacaksın." dedi hızlı ve sinirli bir tonda. Çocuk gülümsedi.
"Yaptım." dedi. "Tekrar yapabilirim." diye devam etti meydan okurcasına.
"Sen sadece bir kaçaksın Sirius." dedi Remus tükürürcesine. Güvenini zedelediği için Sirius'un canının yanmasını istiyordu. "Sahip olduğun hiçbir şey yok." Sirius hiçbir şey söylemeden Remus'un gözlerinin içine baktı.
İlerledi ve elini çocuğun yanağına yerleştirdi. Remus'un gözleri refleksle kapandı. Kırpıştırarak açtı ardından gözlerini. Sirius, çocuk gözlerini açana kadar bekledi. Suratındaki ufak benden kirpiklerine kadar inceledi.
"Sahip olduğum tek şey bu." dedi ardından gözlerini bir an olsun Remus'un gözlerinden çekmeden. "Dünyayı avucumun içinde tutabileceğimi söylemiştim Aylak, istediğin kadar inkar edebilirsin." gülümsedi yavaşça.
Remus elini Sirius'un elinin üzerine koydu ve suratından uzaklaştırdı. "Sana söyledim. Bu işe yaramayacak." dedi söylediklerine kendisi de inanamayarak. Az önceki anın etkisindeydi ve kolayca geçebileceğini sanmıyordu. Sirius her kelimesi kalbine birer iğne gibi bakarak konuştu. "İşe yaraması umrumda değil. Bunlar gerçek hislerim." İç çekti. "Düşüncesizce bir davranışım yüzünden seni kaybedemem Remus." Masaya yaslandı. "Bunca zaman sonra, tekrar bulmuşken olmaz."
Remus gözlerini ondan kaçırdı ve hızlıca mutfaktan çıktı.
••
*Crup: Çatal kuyruğu olan Jack Russell teriyerine benzer büyülü bir köpek, 'fantastik canavar'
Kavuşturcaz bizimkileri az kaldı sabredin DŞCŞWŞCŞRPWLDA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell the Wolves I'm Home | wolfstar. *askıda*
Fanfic"Geri dönmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı." Sirius Black, Azkaban'a tıkılışının sekiz yıl kadar ardından kaçar ve 'evine' gelir. Kutlara Söyle Eve Döndüm// Wolfstar au. 19/1/22