0.4

365 21 46
                                    

Bir hafta boyunca Ulaşı hiç görmemiştim. Ki bu iyi haberdi. Her zaman zeki insanlardan korkulması gerektiğini düşünmüşümdür.
Ama şimdiye kadar bir şey yapmadıysa sonrada yapmaz diyerek dışarı çıktım. Mert ile okula gidecektik. Bu bir haftada iyice yakınlaşmıştık. Yine de neden kuzeninden intikam almak istediğini anlatmamıştı.

Sınıfa girdiğimizde hoca yeni bir öğrencinin geliceğini söylemişti. Bu ne amk neden herkes bize geliyor. Sınıfa giren kişiyle gözlerime inanamadım. Bu oydu. O... O tabloda gördüğüm kızdı. Cidden güzel bi kızdı.
Mert'e sert bir bakış atıp arka sıramıza oturdu.

Merti dürtüp "Bu kız o resim de ki kız değil mi?"

"Evet bu o. Ulaşın ilk aşkı." Bu kıza aşık olması şaşırtmamıştı. İlk aşkı dediğine göre sevgilisi değildi. Acaba duygularını ona açmış mıydı?
Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. Ona soracaktım. Aslında Mertende öğrenebilirdim. Ama kızla konuşmak istiyordum.
Arkamı dönüp elimi kıza uzattım.

"Merhaba ben Damla senin ismin ne?"

Cevap vermek yerine bön bön yüzüme baktı.

"Sanane." Ayy ben bu kızın saçını başını yolmayı bırak ağzını yüzünü kırarım. Ters bi bakış atıp önüme döndüm.

Gün boyunca durmadan soru sorsamda Mert hiçbirine cevap vermemişti. Kızın ismini bile bilmiyordum. Ama nasıl öğreneceğimi biliyordum. Aslında nasıl değilde kimden öğreneceğimi.

Eve varır varmaz planı gözden geçirdim. İlk adım kek yapmaktı. Yaptığım keki iyi bir komşu olarak yan eve götürecek gizlice eve girecek ve tabloya zarar vermekle tehdit edip Ulaştan istediğim bilgileri alıcaktım.

Hayatım boyunca yaptığım em iyi şey kekti. Hızlıca özel kekimden yaptıktan sonra komşumun kapısına gittim. Kapıyı çaldığımda açan kişi teyzesi olmalıydı.

"Kek pişirdim de size de getiriyim dedim." Yüzüme tatlı komşu kızı gülücüğünü kondurmuştum.

"Teşekkürler canım. Sen burada bekle bende tabağı boşaltıp getireyim." Mutfağa gider gitmez hızlıca Ulaşın odasına gittim. Önceden Mert ile geldiğimiz için nerde olduğunu biliyordum.  Kapısının yanına geldiğim anda hafifden tırsıyordum. Kapıyı çalmadan içeri dalıp tabloyu elime aldım. Ulaş şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Tam o anda makası unuttuğumu fark ettim. Bu yüzden hemen balkona çıkıp resmi duvardan aşağı sallamaya başladım. Ulaş hızlıca balkona çıktı. Şaşkın bakışlarının yerini kızgın bakışlar almıştı.

"O tabloyu hemen bana ver."

"Resimde ki kızın kim olduğunu anlatırsan veririm."

"Bunu neden öğrenmek istiyorsun?"

"Nedeni seni ilgilendirmez."

"Ya anlatmazsam?"

"Tabloyu aşağı atarım. Ve beşinci katta olduğumuzu düşünürsek kesinlikle parçalanacaktır."

"Sakın öyle bir şey yapma anlatıcam."

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı."Adı Çiğdem. Onunla doğduğumuz andan beri arkadaşız. Küçüken hep ben, Çiğdem ve Mert beraber takılırdık. O zamanlar sadece arkadaşımdı. Ama ondan hoşlanmaya başlayınca işler değişmişti. Yanında çok heyecanlanıyor ve geriliyordum. Sekiz yıl boyunca bu sevgimi içimde tuttum. En sonunda On beş yaşındayken Mertin de verdiği gazla duygularımı ona açtım. O da aynı şeyleri hissettiğini söyledi. Bir yıl boyunca sevgili olduk. Bende o zamanlar resim çizmeye kafamı takmış olduğum içi bu tabloyu yapmıştım. Bunu Çiğdeme doğum gününde vericektim. Ama doğum gününden bir gün önce yanıma gelip ayrılmak istediğini söylemişti. Nedenini asla öğrenemedim. O gün bugündür bu tabloyu saklıyorum."

Kesinlikle üzücü bir hikayeydi.
Tabloyu tam Ulaşa vereceğim sırada elimden kaydı. Ve ne oldu tahmin edin. Yere düşüp parçalandı. Ulaş hala anın şokunu yaşarken koşarak odadan çıktım. Son hız evden gidiyordum. Ulaşta arkamdan bağırmaya başlamıştı. Kendimi eve attığımda nefes nefeseydim.

050:Bunu bedelini ödeyeceksin.

050:Hem de çok ağır bir şekilde.

Balkon / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin