"Taehyung.." gözkapakları kıpraştı ve yatakta yüz üstü döndü "Tae.." umursamamaya devam etti "Tae!
"Ya, ne var anne?" hışımla kalkıp yatakta oturduğunda Bayan Kim göz devirdi
"Öğlen oldu oğlum, saatlerdir ölü gibi uyuyorsun!"
"Ee yani?" dedi kendini tekrar yatağa bırakırken "Bu bir sorun mu?"
"Sorun falan değilde.. Yemek bile yemedin bebeğim, hadi kalk.."
Taehyung yastığına daha çok sarıldı ve annesine arkasını döndü
"Arkadaşların gelecek bir tanem kalk da şu odanı bir temizle." annesi hâlâ kaldırmaya çabalıyordu ama pekte etkili olduğu söylenemezdi
Arkadaşları eve geleceği zaman Taehyunga haber verdiklerinde umursamıyor annesine söylemiyordu bu da Bayan Kim'i çileden çıkarıyordu artık bu yüzden eve gelen kim olursa olsun ilk Bayan Kim'i arıyor ve hazırlık yapması için zaman tanıyorlardı açıkçası Taehyung un işine geliyordu kimseyi umursamak zorunda kalmayışı ve her seferinde senin yüzünden dağınık yakalandık adlı bir nutuk dinlemeyişi avantajdı..
"Sanki ilk defa geliyorlar anne! Biz Jiminle aynı iç çamaşırını kullanıyoruz bir kere,odamı dağınık görse ne görmese ne!"
"Terbiyesiz eşek sıpası seni! Birde cevap veriyor! Kalk odanı temizle,sürekli gelseler de onlar misafir saygın olsun biraz!" Tae poposuna yediği terlik ile kendini yerde bulurken çığlık atarak kaçmaya başladı..
Tabi sürünmek kaçmaktan sayılıyorsa.. Sayılmıyorsa -ki tahminince sayılmıyordu- ne yaptığı ile ilgili bir fikri yoktu..
Banyoya can havliyle attığında kendini musluğu açıp kafasını soktu suya..
Annesinin dışarıdan gelen bağırtılarını duymamak için en iyi yoldu..
"Vay amına koyayım suyun bu kadar soğuk olacağı aklıma gelmezdi.." diye mırıldanarak saçlarını kurulamaya başladı
Dışardaki homurtular kesilmişti buda demek oluyordu ki bütün ninja yeteneklerini kullanarak odasına sızarsa oda toplamaktan yırtardı
Yuvarlanarak odasının önüne geldiğinde sessizce açtı ve içeri girdi.
Kapıyı da ardından sessizce kapattığında zaferle gülümsedi kilitlerken..
"Ben beynimi sikeyim! Belim koptu-" kendini geriye attı "Hay amına koyayım!"
Gözlerinin fal taşı gibi olmuş olma ihtimali oldukça yüksekti
Yada felsefe taşı olsun Harry babaya ithaf edelim
Diyen iç sesini es geçip yatağının üzerinde bağdaş kurmuş oturan Jungkooka baktı hüznüyle..
İçinde koca bir özlem baş gösterdiğinde ona sarılacak gibi oldu ama özlemin önünde tüm heybetiyle gururu duruyordu..
"S-sen ne yapıyorsun burada?" dedi sesini zar zor bulduğunda
Jungkook dağılmıştı...
Ciddi anlamda dağılmıştı. Gözaltları morarmış,gözleri kan çanağı olmuştu.. Zayıflamıştı ve günlerdir bu halde olduğunu anlatan bir hali vardı.. Yüzünde ve üzerindekilerin açık bıraktı vücudunda yer yer morluklar vardı..
Taehyunga bundan aylar önceki kendini hatırlatıyordu..
Geride bırakması bolca zamanını aldığı o halini canlandırıyordu şimdi Taehyunga onları yaşatan adam..
"Öldü Taehyung." gözleri sanki hiç yorulmamışcasına sızlayarak bir kez daha akmaya hazır yaşlar biriktirdi kirpiklerinin ucuna "Ellerimde,bana bakarak öldü Taehyung."
"Ben onu da öldürdüm." hıçkırık kapladı bu sefer gözyaşlarının sarstığı odayı "Seni salakça kaybettiğim gibi,onu da öldürdüm."
"Lisayı ben öldürdüm." ağladı tekrar hıçkırarak her zerresinin Taehyungu titrettiğini bilmeden
"Hepsi benim suçum."
Taehyungun ona sarılmaya kalan son bir adımında önünde duran koca duvar, gururu bir anda yıkılıp yerini onu iten güçlü şevkate bıraktığında Taehyungun hiçbir itirazı yoktu.
O sadece özlemişti,o sadece çok üzülmüştü, o sadece çok sevmişti.
Hiçbir şikayeti yoktu,itirazı,acısı,suçu yoktu.
Şuan sadece Jungkooku vardı.
Karşısında büzüldükçe küçücük olmuş çocuk gibi ağlayan Jungkooku vardı..
"S-sen kimseyi öldürmedin." dedi yeni kurtuldum dediği gözyaşlarına tekrar kendini bırakırken "Senin hiçbir suçun yok."
"Sarıl bana Jungkook." genç çocuk usulca başını kaldırdı "Yemin ederim itmeyeceğim,kızmayacağım. Çok muhtacız ikimizde buna."
"Sarıl,yalvarırım bırakma."
Jungkook gözyaşlarının ardını görebildiği kadarıyla Taehyunga ilerledi
"İtmeyeceksin değil mi?"
"H-hayır. İtmeyeceğim.. Yalvarırım, sar artık beni.. Çok uzun zamandır sensizim."
"Tae.." hayatında yokluğunu bariz bir şekilde hissettiği kollar vücudunu sardığında artık herşey tamamdı..
Karmakarışık olmuş tüm parçalar artık yerine oturmuştu,hissizliğin kol gezdiği hücreler kendini huzura bırakmıştı..
"Nasıl yaşamışım," öptü şakaklarından "Sen olmadan.." burnunu saçlarını daldırdı birkaç saniye süren ama saatler geçmiş gibi hissettiren minik bir aralıkla "Nasıl nefes almışım bu kokuyu solumadan,"
"Nasıl ardımda bırakmışım böylesine güzelliği.."
Taehyung şuan çok acizdi.
Fazlasıyla acizdi ama bu artık onu yormuyordu çünkü alışmıştı Jungkookun kalbindeki hakimiyetine..
Belki onu itmeli, küfür etmeli, hırpalamalı belki de kovmalıydı ama yapamazdı..
Her ne kadar yorgun olursa olsun hisleri,her ne kadar kırgın olursa gönlü sevdiğine yapamazdı..
Avuçlarının içinde bir kalp vardı..
Her geçen dakika cayır cayır yanan,küllerinin yüzüne savrulduğu bir kalp vardı..