▼the best day to date▼

2.6K 152 55
                                    

İyi Okumalar!

Not: En alttaki bölüm sonu notu okumayı unutmayın! eheh *-*

Medya beni bitirdi bu arada fjjkfdvf *-*

. . . 

There's a lady who's sure all that glitters is gold

And she's buying a stairway to heaven.* 

Led Zeppelin'in sesi odada yankı yaparak dağılıyor ve uyuyan adamın kulaklarına ulaşıyordu. Çalan parçayı seçebilecek kadar uyandı. Parça onun içini huzurla kapladı. 'Stairway to Heaven', her zaman favorileri arasındaydı. Klasik rock onun favori müzik çeşidiydi. Bu yüzden alarm için bu zil sesini tercih etmişti. Hem gününe güzel uyanıyordu hem de klasik alarm sesinin rahatsız ediciliğine katlanmak zorunda kalmıyordu.

Aslında bugün diğer günlerden daha güzel duygularla uyanmıştı. Uyandıktan birkaç saniye sonra aklına dolan dün geceki anılar ve Robert'ın sesiyle hafiften gülümsedi. Gülümsemesi sevgi doluydu. Sevilme doluydu.

Çoğu kişi ile birbirlerini karşılıklı seviyordu. Bu sevgiler arkadaşlık, dostluk, ebeveyn-evlat gibi sevgilerdi. Birde diğer kesim vardı; hayranları, fanları ya da onu izleyip, görüp beğenmiş olan insanlar. Saf duygularla. Chris her bir saf sevgiyi seviyordu, karşılık alıyordu. Çok güzel bir şeydi bu, Chris farkındaydı her zaman.

Ama aşık olmak. Birini yalnızca sevmemek, aynı zamanda o kişiye aşık olmak.

Annesi ve babası her zaman ona aşkı anlatırken birbirlerine bakışlarıyla bu duygunun ne kadar güzel olduğunu gösteriyorlardı. Chris birçok duyguyu tatmıştı. Aşk bunların arasında tatmayı en çok istediği şey olmuştu. Anne ve babasının katkısı bunda büyüktü. Onlar kavga ettiklerinden bile birbirlerine bakışlarıyla her şeyi hallediyorlardı.

Chris bu zaman kadar aşkın acı halini tatmıştı ama dün..Dün o kadar güzeldi ki. Chris tamamlandığı hissetmişti. Robert sadece yanındayken bile ondan kendisine geçen hisler tek başına bile onu sarhoş edecek türdendi. Ama Robert sadece yanında öylece durmamıştı. Öpüşmüşler, birbirlerine dokunmuş ve hissetmişlerdi. Sohbet etmişler, bir geceyi birlikte geçirmişlerdi.

Tanrı şahitti ki Chris Robert evden ayrılırken gitmesini hiç istememiş, hatta bir an birlikte uyumayı teklif etmeyi aklından geçirmişti. Sonra ilk önce buna alışması gerektiğini düşünmüştü. Her şeyi alelacele yapmak istemiyordu. Elbette bunca zamanın acısını çıkarmak istiyordu ama yapmayacaktı. Hızlı davranmayacaktı. Ağırdan da almayacaktı. Sadece Robert ile her şeyin tadına vararak yaşayacaktı. Tadına vararak, tüm güzel duyguları hücrelerine kadar işleyerek.

Robert'ın da düşüncesinin böyle olduğunu biliyordu. Robert nazik ve sabırlı biriydi. Zevkine de düşkün. Zevkine düşkün olması onun sevdiği bir şeyi yaparken oldukça titiz ve yaptığı şeyden en sonuna kadar haz almakta usta yapıyordu.

Gözlerini elleriyle ovdu. Yataktan kalkarken kendi kendine güldü. "Uyandığım anda düşündüğüm şeylere bak." dedi sesli bir şekilde. Komik gelmişti ona durumu, aynı zamanda eğlenceli. Sabahları genelde gün boyu yapacağı şeyleri düşünürdü ama bugün içinde patlamak isteyen mutlulukla her şeyi unutmuş kendini ana bırakmıştı.

- - -

"Merhaba." dedi gülümseyerek setteki bir çalışana. Birkaç kafa ona dönünce onlara da gülümsedi. Aslında sete gelene kadar gördüğü herkese gülümsemişti. Sokaktaki hayvanlara bile. Hatta bir köpeğin başını okşamış ufak bir konuşma yapmıştı. Duş alırken söylediği parçayı evinin olduğu sokaktaki çiçekçinin yanından geçerken de söylemişti. Gerçi arabanın içinden çok duyulmamıştı ama çiçekçinin yanından geçen birkaç kişi kafasını döndermiş, ona bakmıştı.

▼dorito▼ [downevans texting|tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin