▼come with me▼

2.8K 244 192
                                    

İyi Okumalar! VE MEDYA! *-*

. . .

Chris genelde arkadaşları arasında en mantıklı kararlar veren, olayları anlayan kişi olmuştu. Ama şu an film setinin dışında bahçedeki masalardan birine oturmuş beyninin olmadığını belirterek karşısındaki Scarlett ve Sebastian'ı delirtiyordu. 

Chris başını ellerinin arasına almış, yüzünü camdan yapılmış yuvarlak masaya çevirmişti. Saat tam öğle vaktiydi. Robert ile yaşadığı olay dündü. Chris onunla ilgilenmek istemiş ama hem o sırada donup kalmış hem de çekimi başlamak üzereydi. Yani Chris böyle anlatmıştı arkadaşlarına.

Aslında her şey açıktı. Robert bunu belli etmişti. Bir şekilde Chris'e sevgi duyularıyla bağlıydı. Scarlett'a ve Seb'e de sevgisi vardı ama Chris'e olan sevgisi farklıydı. Bu gün gibi ortadaydı.  Chris sadece bunun bir rüya olacağına gerçek olamayacağına inanıyordu çünkü Robert'ın onu sevmesi imkansız geliyordu ona.

Scarlett ve Seb ilk önce birbirlerine sonra anlayışla hala aynı pozisyonda olan arkadaşlarına baktılar. Konuşan ilk Scarlett olmuştu, "Chris, her şey açıkça belli. Neden hala inanmak istemiyorsun?" 

Chris kafasını kaldırıp ona baktı, gözlerinden kendi içinde verdiği savaşın kırıntıları vardı ve birde parıltı. Scarlett onun gözlerindeki bu parıltılara her zaman sahip olduğunu biliyordu. Chris ellerini başından çekip arkasına yaslandı ve arkadaşlarına baktı. 

"Ya bu beni denemek içinse?" diye sordu. Scarlett ve Seb kaşlarını aynı anda çattı. 

"Ne gibi bir deneme?" diye sordu Sebastian, suskunluğunu bozarak. Winter Soldier kostümü içindeydi, kolların birbirine bağlamış ve arkasına yaslanmış Chris'e bakıyordu. Scarlett onun çekiminin az önce bittiğini ve Chris'in onu acil çağırması üzerine soyunma odasına gitmeden hemen buraya geldiğini biliyordu. İkisi de, aslında çoğu kişi, Chris'i çok seviyordu. Setteki herkes birbirini seviyordu, Scarlett çok güzel bir aileye sahip olmuştu, setteki diğer herkes gibi.

Chris omuzlarını silkti, "Belki de benden şüphelendi ve o mesajı atarak beni sınamak istedi."

Scarlett ve Seb aynı şeyi düşünmüş, birbirlerine baktılar. Bu mantıklıydı. Scarlett onun asıl endişesini şimdi anlamıştı. Haklıydı, Robert bunu yapabilecek kadar zekiydi. Ama Scarlett bir kadındı ve kadınların düşünce sistemi erkeklerden biraz farklıydı. Bu yüzden sinsice sırıttı ve bu kez o omuzlarını silkti. 

"O zaman bizde onu sınarız." dedi. Chris ve Seb meraklı gözlerle ona baktı. Sonra Seb gülümseyerek Scarlett'a döndü, "Nedense Natasha Romanoff'un gizli işlerinden birinin kokusunu alıyorum."

Chris ve Scarlett aynı anda gülerken Scarlett göz kırptı. "Her kadın aslında gizli bir Natasha Romanoff yeteneğine sahiptir." dedi.

Chris hala gülerken onu onaylarken Scarlett birkaç saniye sonra aklına gelen fikri anlatmaya başlamıştı bile. 

- - -

"Hey, Evans."

Dar pantolonun ve kaslarını göz önüne sergileyen kısa kollu asker yeşilli tişörtünün içinde, karmaşık sarı saçlarıyla mükemmel bir görüntü sergileyen Chris siyah renkli arabasının önünde durdu ve ona seslenen Robert'a döndü. Klasik siyah-beyaz takım elbisesi içinde şaheser bir duruş yaratıyordu. Chris nefesi tutulmuş onun kendisine gelişini izliyordu.

Robert tam önünde durdu ve samimi bir şekilde gülümsedi birkaç saniye. Chris aynı şekilde karşılık verirken aralarında sadece 2 veya 3 adım olduğunun farkındaydı.

Robert sağ elini ensesindeki saçlarının içine geçirdi, sanki amacı Chris'i karşısında eritmekti, onu olabildiğince zorlamaktı.

 Uzun süren sessizlikten sonra Robert konuştu, "Uhm, iyi misin?" Elini ensesinden çekip direkt olarak Chris'in göz bebeklerinin içine baktı. "Eva ile ayrıldığınızı duydum da."

Chris içinden zaferle gülümsememek için kendini zor tutarak omuzlarını silkti, ellerini cebine atıp arkasında siyah arabaya yasladı. Bu hareketleri Robert'ın gözlerinin üzerinde gezmesine neden olmuştu ve Chris vücudunun uyuştuğunu hissetmeye başlamıştı.

"Çoğu ilişkide olur böyle şeyler." diye basit bir yanıt verdi. Robert gözlerini kıstı, başını hafiften sola eğdi. 

"Peki neden ayrıldınız? Çok tatlıydınız."

Chris içindeki birkaç umudun kırıldığını hissetse de bunu yüzüne yansıtmadı. "Aramızdaki sevgi romantizmden çok dosta yönelik bir sevgiydi. İkimiz de anlaşıp ayrıldık."

Chris'in içinden bir ses 'Yalancı' diye bağırırken ona aldırış etmemeye çalıştı, geri dönülemez bir acı çekmektense ufak yalanlar söylemeyi tercih ederdi. Ya da sadece kendini böyle kandırıyordu.

Robert başını salladı. "Üzgün olmadığına sevindim." dedi kısık bir sesle.

Chris ona hafiften gülümserken Robert onun arkasındaki arabaya baktı. Sonra tekrar ona. "Sanırım gidiyordun." Chris de arabaya bir bakış attı. "Ah, evet, bir yerlere gidip yemek yiyecektim de." dedi. 

Aklına gelen doğaçlama bir fikirle, sonucunun kötü olmamasını umarak onu inceleyen Robert'a döndü. Robert yakalanmış olmanın hiçbir etkisi yokmuş gibi hala ona bakıyordu. Chris boğazını temizledi, "Benimle gelmek ister misin?" diye sordu.

Robert'ın gözlerinden bir ışığın geçtiğine yemin edebilirdi. Başını salladı ve güldü, "Harika bir gece olacak Dorito." diyerek arabanın diğer kapısına doğru yürüdü. Chris onun gülüşüne gülerek öyle olacağını umut etti ve sürücü koltuğuna bindi. 

Robert haklıydı, harika bir gece olacaktı.

. . .

Merhabalar! 683 kelime. ehehe Uzun bence? :d

1K okuma olmuşuz! Her birinize teşekkür ederim! Bunun şerefine bir şeyler yapmak istiyorum. Benim fikrim istediğiniz bir ship ya da kurgu üzerine hikaye yazabilirim ama tabi siz bilirsiniz, fikirlere açığım. Farklı bir şey de isterseniz, edit veya başka herhangi bir şey. 

Her neyse, umarım beğenmişsinizdir, Görüşmek üzere! ^^

▼dorito▼ [downevans texting|tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin