▼i am sorry▼

1.9K 125 43
                                    

1295 kelimelik feelsli bölüme hoş geldiniz! *-* İyi okumalar dilerim honeys! *-*

Bu arada bölümü iki müzik eşliğinde yazdım, ikisi de çok hoş ve bölüme uyuyor. Aşağıya yazdım (birisi medyada bulunuyor), birini veya ikisini dinleyerek okumanızı tavsiye ederim. *-*

. . .

[playlist for chapter: Jaymes Young - What Is Love or Moondust.]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

. . .

New York genelde sıcak olurdu. Bazı zamanlar ise sonbahar havası yaşanırdı. Rüzgar eser, güneş kendini bulutların arkasına saklardı. Hala orada olurdu ama kendisini tam olarak hissettirmezdi.

Ormanın içinde kalmış, New York'tan uzaktaki orman evinin kapı eşiğindeki merdivene oturmuş olan adam da bunu yapıyordu. Saklanıyordu.

Sarı saçlarının tutamları hafif esen rüzgarla sallanıyor, ormanı sarmalayan yeşilin tonlarına zıt olan mavi renkteki gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Özenle dizilmiş kirpikleri ara sıra o derin mavi gözleri kapatıyor, sonra geri açılıyordu. Üstüne giydiği ince kıyafetler onun rüzgarı daha fazla hissetmesine neden oluyordu. Ayakları çıplak bir şekilde merdivenin bitimindeki çimene doğru sarkıyordu. Ayaklarını gıdıklayan çimenden, esen rüzgardan, üstüne yansıyan güneş ışıklarından rahatsız değildi. Tam tersine, kendisini hafiflemiş hissediyordu.

Burası onun düşünmesini engelliyor, üstüne üstlük onda güzel duygular doğuruyordu.

Derin bir nefes alarak ormanın güzel kokularını içinde çekti. Gözlerini kapatıp ormanın doğal sesini, kokusunu ve rüzgarı hissetti. Güneşin cildi yakmayan ışıkları beyaza yakın teninde dans ediyordu. Karşıdan bakıldığında bu adamın muhteşem görüntüsü ormanın görüntüsü ile kapışırdı.

Çocukluğunda şirin denebilecek bu adam şu an şirinliğin yanında nefes kesici bir görüntüye de sahipti. Yapılı vücudunu o kadar güzel taşıyordu ki. Omuzları geniş, vücudunun her yeri kaslıydı. Kötü durmuyor, aksine harika duruyordu.

Yapılı olan hala gözleri kapalı duruyordu. Düşüncelerden uzaktı. Ona göre daha cılız adam kendisini dünyaya kapatmış, doğaya açmış adamı izlemeye doymuyordu. Amacı buraya gelip konuşmaktı. Ama şimdi ondan birkaç adım ötede durur, onu izlerken nasıl konuşulacağını unutmuş gibiydi.

Sevdiği kişi o olduğu için her zaman minnet duymuştu. Onu tanımak bile başlı başına minnet gerektirecek bir şeydi. Çünkü karşısında duran adam her şeyiyle mükemmeldi. Onu sevdiği için, kör kütük ona bağlandığı için demiyordu bunu, öyle olduğu için diyordu.

▼dorito▼ [downevans texting|tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin