1.Bölüm

64 5 4
                                    

Şarkı: Pera-Son Bir Defa
○○○
İnsan sevdiğine mi güvenir?
Yoksa güvendiğini mi severdi?     
○○○○○○

Çok küçükken yağmurun yağışını asla kabul etmezdim. Gökyüzü gece ve gündüz olmaktan çok yorulur, yorulduğu içinde ağlar diye düşünürdüm. Ağladığını düşündüğüm gökyüzü için her yağmur yağışında küçük bahçeli evimizin bahçesine koşar ve sırılsıklam olana kadar beklerdim. Yağmur dinene kadar ağaçlarla konuşur dururdum. Daha sonra gökyüzünün asla ağlamayacağını sadece ekolojik dengeden ötürü yağmur yağdığını öğrendiğimde ise çok yıkılmıştım. Çocukluk aklı işte..

Nisan, yılda en sevdiğim aydı. Elimde kahvem, kampüsün kafeteryasında oturmuş dışarıda yağan yağmuru seyrediyordum son dört gündür olduğu gibi. Ankara'nın son dört günü Nisan ayına girdik gireli yağışlı geçiyordu. Şu an dışarı çıkıp ıslanana kadar durmak istiyordum fakat bir saat sonra dersim vardı ve böyle bir şeye kalkışmaya şimdilik hiç niyetim yoktu.

Sessizce etrafı seyrederken sol tarafımdaki sandalyenin çekilmesiyle bakışlarım oraya çevrildi. Kaya ve Güntekin gelmişti. Kaya tam karşıma oturup selam verdikten sonra telefonuna gömülürken, Güntekin elimdeki kahveye uzandı ve bir kaç yudum aldı.

"Filtre kahveyi içmeyeceğini bile bile neden alıyorsun anlamıyorum."

Gülümsedim. "Ben içmezsem en azından sen içiyorsun."

Başını sağa doğru yatırıp, "haklısın fıstık," dedi ve tek yudumda elindeki kahveyi bitirdikten sonra, telefonunu çıkarıp kurcalamaya başladı.

Güntekin, Kaya, Ali, Elif, Yasmin ve ben üniversiteye başladığımız ilk sene tanışmıştık. Bir grup olup dört sene boyunca böyle takılmıştık. Hâlâ da öyle takılmaya devam ediyorduk. Artık son senemizdi ve bundan sonra ne oluruz diye düşünmüyorduk. Çünkü bundan sonra da birbirimizin hayatında olacaktık ve asla ayrılmayacaktık. Umarım...

Telefonumun çalmasıyla ekranda adı gözüken arkadaşımın çağrısını yanıtladım.

"Efendim Yasmin?" Dedim usulca.

"Neredesiniz siz ya? Sınavdan çıktım moralim çok bozuk. Hemen yanına gelmeliyim tatlım!"

Sitemlerine karşılık kıkırdadım ve kantinde olduğumuzu söyleyip kapadım. Yasmin de böyleydi. Konu gezmek ve eğlence olunca sınırsız neşeye sahipken, ders ve okul olsun anında yelkenleri suya düşürüyordu.
Bir kaç dakika sonra sağ tarafıma oturan Yasmin'le ilgilenmeye başladım. Gerçekten kötü görünüyordu ve dersleri böyle kafaya takmasına asla dayanamıyordum. Ailesi baskıcı ve kuralcıydı. Eğer bu sene mezun olamazsa Hatay'a, çiftliklerine yerleşmek zorunda kalacaktı. Yasmin elleriyle saçını geri attıktan sonra yüzünü ellerinin arasına gömüp, çıkan boğuk sesine aldırmadan konuştu. "Ya hayır anlamıyorum ben, bu kadın ne istiyor ki daha benden? Ben elimden gelen gayreti gösteriyorum ama geçemiyorum şu edebiyat dersinden!"

Dudaklarım usulca gerilirken Yasmin'e yaklaşıp sırtını sıvazladım. "Ben seni çalıştırırım ve o dersten de geçersin." Bir süre ciddi olup olmadığımı kavramak için suratıma baktı. Gözlerindeki ışıkla heyecanlı bir şekilde boynuma atladı ve neredeyse boğmaya kalkıştı.
"Sen var ya sen! Sen dünyanın en harika ve aynı zamanda yardım sever arkadaşısın Mihrimah! Seni çok ama çook seviyorum ben ya!" Çığlık çığlığa söylediği sözlere gülerek karşılık verirken bir yandan da beni boğan kollarından kurtulmaya çalışıyordum.

"Boğacaksın kızı Yasmin, bıraksana Seray'ı!"

Güntekin'i haklı bularak bende söylendim. "Ah bence de Yasmin! Öleceğim, nefes alamıyorum."
Yasmin kollarını usulca çekerek saçlarını savurdu ve Güntekin'e meydan okurcasına diklenerek, "konu Mihrimah olduğunda, çekildiğin sahalara geri dönüyorsun farketmedim sanma," dedi yüzündeki sırıtmasıyla. Dediği şeyle kıpkırımızı kesildiğimden emindim. Güntekin'le uzun süredir arkadaştık nasıl böyle bir şeyi düşünebilirdi? Beni gıcık tutarken, Güntekin sanki pot kırmış gibi toparlamaya çalıştı sözlerini.

"Yanılıyorsun o zaman. Seray'ı ve diğer ikinizi kardeşim gibi kolladığımı biliyorsun. Daha ne bu tatava Yasmin?" Dedi sertçe ve masadan hızlıca kalkıp gitti.

Gitmesine anlam veremeyerek Kaya ve Yasmin bana bakarken anlamayarak onlara tek kaşım havada baktım. Neler oluyordu?
Kaya bir süre masadan giden Güntekin'in arkasından baktı ve Yasmin'e dönerek konuştu. "Yasmin saçmalama istersen sen? Ne diye yüzüne vuruyorsun adamın?" son sözlerine doğru kısılan sözleriyle birlikte arkama doğru yaslandım ve bir müddet kendime gelmeye çalıştım.

Onlar aralarında konuşmaya devam edince telefonumdan saate baktım ve ayaklandım. Ayaklanmamla bana dönen arkadaşlarıma dersimin olduğunu söyleyip hızlıca veda ettim ve çıkışta beklememelerini söyledim. Merdivenlerden bir üst kata hızlıca çıkarak sınıfa doğru ilerkerken, Güntekin'i alt sınıflardan bir kızla görünce duraksadım. İçimde ne olduğunu bilemediğim bir duyguyla karşı karşıya gelince kendimi cimcikledim ve koşarcasına dersime yetiştim. Yanlış şeyler düşünüp, saçma bir hevese kapılmak hiç istemiyordum!

Güneşe Bakan GünebakanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin