3 • Kaçış

1.4K 22 2
                                    

•Multide Dove var. Belirlediğim özelliklere sahip tek bunu buldum. Benim hoşuma gitti. Eğer beğenmediyseniz aklınızda başka bir karakter uydurabilirsiniz•

Kaza geçirdiği anda ölüm nedeni olan Earl ile sevişiyordum.

Yoksa asıl ölüm nedeni ben miydim?

Olmasam bile mutsuz ölmesine neden olmuştum.

O kolyeyi önüne attığım anda içinde yaşadığı duygu patlamasını tahmin bile edemezdim.

Neden sarhoş olmuştum ki, neden onu son bir ay boyunca Earl ile aldatıyordum?

Fazla sadık olduğu için mi?

Ya da ben mi açgözlüydüm?

Gözüme çarpan ışık hüzmesiyle uyandım. Güneş suratımı yakıyordu.

Dün bayıldıktan sonra serum yemiştim. Kolumdaki yuvarlak bant hala duruyordu. Ucundan tutup çıkarmaya çalıştım ama acıtıyordu. Ben de yeniden kapadım.

Doktorun teslim verdiği kolyeyi yeniden boynuma taktım.

Bir insanın değerini ölünce anlıyordunuz.

Okula gitmem gerekiyordu. Ama gitmek istemiyordum.

•••

3 gün boyunca okula gitmemiştim. Ama anneme bugün gideceğime söz verdim. Normalde annem çok kısıtlayıcı biriydi, devamsızlığımın olduğu gün olmazdı ama yaşanan son hadiseden sonra ağzını açmamıştı.

Üstüme düz bir tişört ve siyah bir tayt giydim ardından okul çantamı alıp aşağı indim. Annem evden ayrılmıştı, babam ise iş gezisindeydi. Kardeşim Arthur ise mutfakta mısır gevreği yiyordu. Arthur'dan bir yaş büyük olmama rağmen ergenlik sayesinde boyumu on santim geçmişti. Boyu ortalamanın biraz üstündeydi.

Sarı kıvırcık saçlarına dokunup biraz neşemi almaya çalıştım. Ama bebeksi yumuşaklıktaki saçları her zamanki gibi negatif enerjimi almıyordu.

Anthony'nin öldüğü ve onu bir daha göremeyeceğim gerçeğini bir kez daha aklıma geldi.

Yanağımdan bir damla yaş aktı. Tanrım, gözyaşlarımın sürekli yanağımdan akıp gitmesine sinir oluyordum!

Arthur hala kafasında olan elimi çekti ve bana sarıldı. Kardeşimin yıkandığı bebek şampuanı kokusu burnumu sardı. Saçları bu şampuan sayesinde yumuşaktı zaten.

Göz yaşlarım yanağımdan teker teker damlarken zaman durmuş gibiydi.

Arthur'un okula giderken bana eşlik etmesini istedim.

Normalde aynı okulda olmamıza rağmen onunla beraber okula gitmezdik. O okula arkadaşlarıyla beraber giderdi. Beni ise Anthony alırdı.

Yolda yürümeye başladık. Yüzümden hala tek tük yaşlar akıyordu. Arthur durdu ve göz yaşlarımı sildi ama onun da gözleri doluydu.

Anthony'yi bizim aileden sevmeyen yoktu.

Normalde neşeli olan Arthur'un sönmüş suratından bunu anlayabilirdiniz.

Kolunu omzuma attı ve okula doğru yol aldık.

•••

Dolabımdan bir sonraki ders için ihtiyacım olan kitapları aldım. O sırada en son duymak istediğim sesi duydum.

"Ah Dove! Sonunda buldum seni." Earl gelip yanağıma bir öpücük kondurdu ve kolunu omzuma attı.

Kolunu indirdim. "Hadi ama Dove gecemizden sonra kendini daha iyi hissediyor musun?" Hala neyden bahsediyordu?

"Anthony öldü ve senin bahsettiğin konuya bak!" Sinirle dolabımın kapağını kapattım ve ordan sınıfa doğru ilerlemeye başladım.

Ama öğrencilerin hepsi bana doğru bakıyordu. İnsanların hepsi Anthony'yi Earl ile aldattığımı anlamışlardı.

Kalbim güm güm atıyordu.

Artık burada kalamazdım.

•••

Okuldan kaçıp eve doğru koştum. Koşarken suratımı sıyıran rüzgar nedeniyle gözyaşlarım kulağıma doğru akıyordu.

Sonunda eve geldiğimde anahtarla kapıyı açtım. Kapıyı sertçe kapatıp odama doğru çıkmaya başladım. Odama vardığımda dolabımın üstünden büyük bir sırt çantası indirip içine ihtiyacım olan eşyaları koydum. Annemlerin odasındaki çekmecede duran yaklaşık 500 dolar kadar parayı da çantama atıp evden çıktım. Terminale doğru koşmaya başladım.

Nereye gideceğimi bilmiyordum.

Bilet satan görevlinin yanına ilerledim. "İlk durak neresi?"

Görevli bilgisayardan kalkış bilgilerine baktı.

"Aslında ilk otobüsün gittiği yer şehrin kuzeyi."
Tanrım San Francisco'dan kurtulmak istiyordum.

"Şehir dışı ilk sefer ne zaman?"

"İlk sefer Seattle'a ama otobüs kapasitesi dolduğu için bugünlük boş şehir dışı sefer koltuğu yok."

Başka çarem yoktu. Umutsuzca şehrin kuzeyine giden bileti aldım.

Belki kaçış planım bana sonradan çocukça bir heves gibi gelirdi ve geri dönmek isterdim. Eve dönmek çok daha kolay olurdu.

Ama şuan hayatımdan uzakta kalmam gerektiğine inanıyordum.

Ama otobüse binerken içimden bir ses fikrimin hiç değişmeyeceğini söylüyordu.

MORUN SICAK TONU • posedimoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin