7 • Işık

927 25 4
                                    

"Neden Dünya'ya savaş açıyoruz? Yani bu kadar küçük bir örgütle? Ayrıca Dünya'ya savaş açacaksak savaşacağımız kişiler kim?"

"Nedenini açıklamak bana düşmez ama tahmin ettiğinden daha büyük bir örgütüz. Dünyanın her yerindeyiz." dedi Zoe.

"Aşağıda bir kafe var. Haydi oraya gidelim." diye ekledi Zach.

Kafamla onayladım. Merdivenlerden aşağı indik Zoe ve Zach kol kolaydı. Birbirlerinden ayrılmıyorlardı. Normal kardeşlere göre çok yakınlardı.

Sonunda kafeye vardık. Burasının bildiğiniz kafelerden farkı yoktu. Bir masaya oturduk. Paramı almışlardı, alacağım şeyleri ödeyemezdim. En iyisi bir şey sipariş vermemekti.

Arkadaşlarım almak istedikleri şeylerin siparişini masanın üzerindeki tabletten verdiler.

Amelia "Dove, sen bir şey almayacak mısın?" dedi.

"Paramı ve diğer eşyalarımı aldılar." Diğerleri gülmeye başladı.

Zach "Buradaki her şey ücretsizdir." dediğinde kendimi aptal gibi hissettim. Kendi siparişimi de verdikten sonra beklemeye başladım.

Gözüm Zoe'nin boynuna kaydı. Tek tük çürükler vardı. Sanırım bir sevgilisi vardı ve benim haberim yoktu.

Siparişler gelmeden tuvalete gittim. İşimi hallettikten sonra kabinden çıktım ve lavaboya doğru ilerledim.

Zoe aynanın karşısında tişörtünün yakasını aşağıya çekmiş, boynun etrafındaki çürüklere bakıyordu.

"Vay, şanslı erkek kimmiş?" dediğimde geldiğimi önceden farketmemiş olacak ki yerinde zıpladı ve tişörtünü geri kapadı.

"Neyden bahsediyorsun?" dedi.

"Boynundaki çürükler?" Şuan da zorla konuşuyormuş gibi bir hali vardı.

"Ah evet, ama sana ondan bahsedemem, garip karşılarsın." Doğru olabilirdi nasıl olsa burası özgür bir yerdi, boynundaki morartıların sahibi bir kız da olabilirdi. Ama garip karşılacağımı sanmıyordum.

"Garip olsa bile zamanla alışırım. Benden utanmana gerek yok." Derin bir nefes verdi.

"Burada yeni olduğun ve alışman gerektiği için sana henüz söylemedim. Alıştığın zaman söylemeyi planlıyordum.." dedi. "Sana garip olmaması için asıl kaçış hikayemi de anlatmamıştım."

"Tamam, uzatma da söyle."

"Boynumdaki şişlerin sahibi Zach."

•••

"Kardeşimle olan ilişki çok özeldi. Hiçbir zaman birbirimizden ayrı olmadık, her zaman birbirimizindik." dedi Zach.

"Babamın uyuşturucu ticareti yaptığı doğruydu fakat asıl sorun bu değildi. Uyuşturucu almaya gelen olduğunda saklanırdık, gerekirse sabaha kadar saklandığımız yerde uyurduk." dedi Zoe.

"Birbirimize sahip çıktıkça aramızdaki kardeşlik bağları koptu, daha farklı bir duygu büyüdü."

"Babam bizi bir şekilde farketti. Ardından bizi silahla kovaladı. Amelia'nın bizi bulmasıyla beş ay önce buraya geldik." Kahvem çoktan bitmişti. Hayatımda ilk defa ensest bir ilişki görüyordum. Bana gerçekleri anlattıkları için rahatlamış görünüyorlardı. Zoe gülümseyerek Zach'in omzuna yattı. Masumiyet ve uyumlarına gülümseyerek baktım.

•••

Kolumdaki serum bantı hala duruyordu. Beyaz renkli bu bantı kolumdan çıkaramadığım için lanet okuyordum.

Bir dakika. Bu bant eskiden krem rengindeydi, nasıl bir anda renk değiştirmişti?

Tanrım..

Gözümü kapadım ve bantın ucundan tutarak bir anda çektim. Küçük bir boncuk kadar büyük kabuk bağlamış bir delik vardı. Onun yanındaysa neredeyse kapanmış küçük serum deliği.

Bunun neden yapıldığını öğrenmem gerekiyordu. Desmond'u bulmaya gittim. Kapıyı açtım ve antreman salonlarına doğru yürüdüm. Desmond uzun saçlı bir erkekle konuşuyordu. Ne konuştuğu umurumda değildi Desmond'u hemen elinden tutup sürükleyerek boş bir antreman odasına götürdüm.

Kapıyı kapatırken. "Sorun ne? Neden beni önemli konuşmamı bölüp buraya getirdin?" dedi.

Kolumundaki deliği ona gösterdim. "Bana ne yaptınız?" Farkedilmiş gibi yüz ifadesi bir anda düştü.

"Şuan öğrenmen doğru olmaz." dedi ve kapıya doğru yürüdü.

Sinirle "Hayır şuanda öğrenmek istiyorum, bana bir açıklama borçlusunuz! Kendi vücuduma benim iznim olmadan ne enjekte ettiniz?" dedim.

Buz gibi gözlerle bana baktı. "Seni daha da güçlendirdik. Hiçbir insanın olamadığı kadar." Kesinlikle saçmalıyordu.

"Ben neden güçlü hissetmiyorum o zaman? Antremanda bile gördün, seni yerinden bile kıpırtamadım." Derin bir nefes verdi.

"Gücünü aktive edecek bir şey gerekli." dedi.

"Ne gibi bir şey?" Ağzından bir cevap çıkmasını beklerken hiç beklemediğim bir şey yaptı. Beni duvara yapıştırdı ve dudaklarımı tutkuyla öpmeye başladı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gözlerimi kapattım. Öpüşü Anthony'yi hatırlatmıştı, fark etmeden yanağımdan bir yaş döküldü. Karşılık veremiyordum, beni hapsetmişti. Sanki büyülenmiştim. Dudaklarım onunla beraber hafifçe oynamaya başladı.

Bir anda ne olduğunu yeni kavramış gibi Desmond'u hızlıca yere ittim. Omzumda duran saçların varlığını hissedemiyordum.

Hiçbir şey hissetmiyordum. Gözlerimi açtım. Her şey çok parlaktı.

Nereden geldiğini bilmediğim mor bir ışık gördüm. Yavaşça elimi kaldırıp inceledim.

Işığın kaynağı bendim. Vücudum parlıyordu. Kafamı yukarı kaldırdım, saçlarım havada uçuyordu.

Mor ışığın rengi iyice açılarak beyaza döndü.

Ardından her şey karanlıklaştı.

•••

Beauty Spot isimli texting kitabı çıkardım göz atarsınız;)

MORUN SICAK TONU • posedimoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin