AKY:ARAF/Yeniden Gelen

743 58 53
                                    

Gelecek bölümlere yakışan bir yazı ama burada kalsın bu resim😊 - Çatlak

Yelda:

Sabahın erken saatlerinde uyanıp bir süre etrafımı seyrettim. Kreş işlerini henüz tamamlamadığım için içimde büyük bir sıkıntı vardı ve halledene kadar da bu sıkıntının büyümeye devam edeceğini biliyordum.
Yatağımdan yavaşça kalkıp banyoya ilerledim. Rütün işlerimi hallettiğimde kızların uyuduğuna emin olarak mutfağa uğrayıp kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya koyuldum.

'' Güzel kokuyor.'' Elif gözlerinde hâlâ uyku barındırarak mutfağa girdiğinde şaşırdım. O her zaman enerjiktir oysaki.
'' Bir sorun mu var? "
" Aslında gece uyuyamadım."
"Neden?"
"Okuduğum romanı bitirmek için çabaladım."
"Günler çuvala mı girdi kızım amacın neydi?"
"Biliyorum biliyorum ama çok sürükleyiciydi." Dolaptan bardak alıp su doldurdu.
"Neyse gidip hazırlanayım sen döktürüyorsun bu sabah kahvaltıda yardıma ihtiyacın yok belli."
"Şuna bak sen. İşten kaçıyorum demiyor da!" sahte bir sinirle elimdeki kaşığı salladığımda Elif gülerek mutfaktan çıktı. Bazen kendimi sorunlarımızla boğulurken gerilsek ve birbirimize çıkışsak da bizi bizden daha iyi tanıyan ve seven yoktu şu hayatta. Sahip olduğumuz kardeşliği korumak için her şeyimizi verebilecek bir seviyedeydik.

Yağmur

"Yağmur hadi uyan yumurtan soğuyor!" Kulaklarımda işkence yapan sese küfürler yağdırmak istesem de bunu yapmayıp sakince(!) yataktan kalktım.
"Bağırmayın artık ne olur kalktım tamam." Yalvarırcasına isyan ettiğimde sesler kesildi. Çok şükür!
"Canım arkadaşlarım neden bana işkence ediyorsunuz sorabilir miyim?"

"Çünkü ben kahvaltı hazırladım." Yelda'nın gurur dolu bakışlarının ardından Elif'in elinde kemirdiği kreple odaya girmesi eş zamanlı oldu.
"Aslında bana kalsa seni hiç uyandırmaz hepsini ben yerdim ama işte Yelda uyandırmak için her yolu denedi." Yelda'nın elinde gördüklerim tencere kapakları değildi değil mi?
"Siz delisiniz. Kulaklarıma böyle işkenceler neden yapıyorsunuz ki? Ama neyse kahvaltı varmış bekletmek olmaz hadi yürüyün." yaptığım yüz seksen derecelik dönüşle kendimle gurur duyup mutfağa koştum. Elif'in bütün her şeyi yeme potansiyelini göze alıp aç kalamam tamam mı?

" Çay koyayım ver bardağını." İnce belli çay bardağını Yelda'ya uzatıp kızartılmış ekmeklerden birisini ısırdım. Yumurtalıydı.
"Günün planları neler bakalım?"
"Benim bir müvekkil ile görüşmem var bir de şu dünkü çocuk."
"Hangi çocuk?" çatalına sappladığı salatalığı ağzına atarken meraklı gözlerle bana bakan Elif'e Onur'dan bahsetmediğimi farkettim.
"Dün bir adam geldi. Lise terkim iş arıyorum dedi. Ben de korumam olabileceğini düşündüm." Yaptığım kısa açıklama ile başını sallayıp dikkatli olmam gerektiği ile nutuklar çekmeye başladı. Ezbere bildiğimiz şu uzun nutuklardan!
"Elif sakin ol büyüdük artık."
"Biliyorum. Asıl sorun da bu zaten Yelda. Yuvadan uçup gideceğiniz zamanlar yaklaşıyor." Olayı birden duygusal bir hale çeviren ve ağlamaya başlayan Elif'e dehşetle baktım. Bu kızın aklından neler geçiyor böyle?
"Bana bakın ikinizin de nikah şahidi ben olacağım ona göre. Aksi takdirde bu düğün gerçekleşmez!"
"Elif ortada evlenecek doğru düzgün bir adam bulalım da sonra düşünürüz şahit olayını."
"Ben onu bunu anlamam nikah şahidiniz benim o kadar! Önceden bildireyim." Acaba özel gününde de o yüzden mi bu kadar aşırı tepkiler veriyor?
Gülmek istiyorum ama ya kızarsa?
"Gülersem kızar mısın?"
"Neden kızayım ki anlamadım?" bu saf tepkiye Yelda ile büyük bir kahkaha patlattık.

--

"Günaydın Yağmur Hanım. ''
'' Günaydın Aslı."
"Yağmur Hanım dünkü beyefendi tekrar geldi ve odanızda bekliyor." Erkendem gelmesini beklemiyordum doğrusu. Belli ki işi gerçekten istiyor ve önemsiyordu.

Aynı Kaderin Yıldızları 2: ArafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin