(2)

3.9K 395 304
                                    

"Seulgi, Joohyun ile beraber odanda vakit geçirin isterseniz." Seulgi başını salladı ve bakışlarını Joohyun'a çevirdi.

O sırada Joohyun, Seulgi'ye yakın olduğu için Seulgi ona bakar bakmaz, neredeyse burunları değecekti. Seulgi hemen geri çekildi.

"Benimle gel Joohyun." birlikte Seulgi'nin odasına ilerlediler. Seulgi yatağının üstüne oturdu. Joohyun'da onun yanına oturdu. İkisi de sessizce dururken, Seulgi konuştu.

"Bizim sınıfa mı geleceksin Joohyun-ah?" Joohyun yine bakışlarını Seulgi'ye çevirdi ve pek sesli olmayan tınıyla konuştu.

"Evet, Seulgi. Sınıfınız da fazladan yer var mı?" Seulgi'nin aklına kendi yanının boş olduğu geldi. Büyük ihtimalle onun yanına oturacaktı.

"Aslında, benim yanım boştu Joohyun. Benim yanıma oturursun." Joohyun keyifle gülümsedi. Buna sevinmişti.

Ayağa kalktı ve Seulgi'nin kitaplığında ki kitaplara baktı. Seulgi'nin cinayet kitapları sevdiğini tahmin etti. Kendisi aksine aşk romanları okurdu.

"Seulgi?" sesi çok sessiz ve güçsüz çıkıyordu. Bu da Seulgi'nin onun dudaklarına bakmasına sebep veriyordu.

"Hım?"

"Kitaplarına dokunabilir miyim?" Joohyun, Seulgi'nin gözüne çok uysal gözüktü. Bu cümlesini fısıldayarak söylemişti.

"Dokunabilirsin Joohyun." Joohyun kitapların hepsine teker teker bakarken. Gözü bir kitaba takıştı.

"Bu kitabı ödünç alabilir miyim Seulgi?" Seulgi, Joohyun'a yaklaştı ve bahsettiği kitaba baktı. Bu Seulgi'nin en sevdiklerinden bir tanesiydi.

"Alabilirsin. Cinayet kitaplarını sever misin?"

"Hayır. Daha çok aşk romanları okurum."

°°°

"Tahta da yazanları defterine geçir Joohyun." Seulgi yeni sıra arkadaşının şaşkın şaşkın bakmasına güldü.

"Peki Seulgi." yine kısık ama baştan çıkarıcı bir sesle konuşuyordu.

"Neden kısık sesle konuşuyorsun? Normal konuşamıyor musun?" Seulgi ona sorgulayıcı bakışlarını atarken, Joohyun normal sesiyle konuştu.

"Kısık sesle konuşmuyorum Seulgi. Sadece... Soluk bir sesle konuşuyorum. Sesli konuşmayı sevmem." dedi. Seulgi anlayışla karşılarken, Joohyun onu inceliyordu.

"Seulgi?" Seulgi ona dönmeden bir mırıltı çıkardı.

"Hım?"

"Saçlarına dokunabilir miyim?" Seulgi ona baktı. Joohyun onun saçlarına bakıyordu. Beğenmiş bir hali vardı.

"Pekâla, dokunabilirsin." Joohyun, çok büyük bir dikkat ve yavaşlıkla, saçlarını ellerinin arasına almadan üstünden okşadı. Seulgi, Joohyun'un ona dokunmasıyla midesi kasıldı. Kendisine dokunması hoşuna gidiyordu.

"Bana dokunman hoşuma gitti Joohyun."

Lütfen oy verin. Oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var...

 Oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



can i touch,seulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin