(3)

3.7K 340 237
                                    

Joohyun, okuldan gelir gelmez hemen odasına çekilmişti. Halsizdi ve birazda ateşi vardı. Uyursa geçeceğini düşünüp, annesini endişelendirmek istemedi. Zaten uykusu da vardı, kolayca uyuyabilirdi.

Tam yastığına sarılmış, uykuya dalacakken, odasının pencereden gördüğü sokaktan sesli gülme sesleri duydu. Aldırmadan geri uykuya dönmeyi düşünsede, merak etti. Kalkıp pencereye ilerledi.

Gördüğü manzarayla, içi huzursuzlukla doldu. Seulgi, hatırladığı kadarıyla Yerim adında ki kızla beraber gülüşerek geçiyordu. Seulgi ona hiç böyle güzel gülmemişti...

Bir müddet onları izledikten sonra, zaten hasta olduğu için daha çok içine dert edindi. Seulgi'ye karşı ne hissettiğini bilmesede, bir şeyler hissettiğini faketmişti. Ama Seulgi için aynı şey söylenemeyebilirdi.

°°°

"Neden konuşmuyorsun Joohyun?" aklından geçirdiği düşünceler sıra arkadaşı Seulgi ile bölünmüştü.

"Konuşmayı sevmem. Konuşmayı seven başka arkadaşlarınla konuşmalısın." her zaman ki uysal sesiyle konuşması Seulgi'nin midesinin kasılmasına sebep olsada toparlandı. Joohyun'da bugün biraz terslik olduğunun farkındaydı.

"Ama şu an seninle konuşmak istiyorum." kollarını göğsünde topladı. Meydan okurcasına olan bakışlarını da eksik etmedi tabi.

"Ne konuşmak istiyorsun?" Joohyun dünkü gördüğü olaydan sonra bozulmuştu. Haliyle çekinik durmaya özen gösteriyordu.

"Bir sorun mu var Joohyun?"

"Hayır. Artık dersi dinle." Seulgi sıkıntıyla başını salladı. Bakışlarını bu sefer öğretmenine çevirdi ve içinde ki sıkıntıyla dersini dinlemeye çalıştı. Joohyun neden ona soğuk davranıyordu? Bunu öğrenmeliydi.

Yaklaşık 10 dakika sonra zil çalmıştı. Seulgi ve Joohyung sırasından kalkmamış, huzursuzca birbirlerine bakmaktan sakınırcasına oturuyorlardı. Seulgi cesaret edip göz ucuyla yanındakine baktı. Bakar bakmaz yüzünün kızardığını gördü. Bu kızarıklık utangaçlığından değil ateşi olduğundandı.

"Joohyun?"

"Hım?" asilce gözkapaklarını kırparken, Seulgi yine etkilendiğini hissetti. Bu kadar soft olması onu delirtiyordu.

"Yüzüne dokunabilir miyim?" Joohyun yumuşakça başını salladı. Ardından, Seulgi titreyen elini ilk önce anlına, daha sonra çekinerek yanaklarına değdirdi. Bu yumuşak ten, ellerinin daha fazla titremesine neden oldu.

"Ateşin var revire gidelim."

°°°

"Seulgi?" yine o çekici ve nefes kesen yumuşak ama seksi sesiyle Seulgi'yi dürttü. Sesini olduğundan biraz daha kısık kullanmayı sevdiği için onu uyandırması da zor olacaktı.

Revire geldiklerinde, Joohyun'a serum takılmış ve okul çıkışına kadar dinlenmesini söylemişler ve birkaç günde evde dinlenmesi için rapor vermişlerdi. Ve Seulgi ise Joohyun'u yalnız bırakmamış, o uyurken yanındaki küçük tekli koltukta uyuyakalmıştı.

Joohyun yavaşça dürterken uyandı ve çekik, güzel gözlerini ovuşturdu.

"Hadi gidelim Seulgi. Okul çıkış zamanı geldi." dedi ve devam etti, o etileyici sesiyle.

"Giderken,eline dokunabilir miyim? Yani elini tutabilir miyim?"

"Giderken,eline dokunabilir miyim? Yani elini tutabilir miyim?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
can i touch,seulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin