III. Bölüm: Öpücük

7 1 0
                                    

Buz kesmiştim. Beni daha önce öpen bir sürü kız olmuştu. 3 yıl öncesine kadar. Küçüklükten beri tüm kızlar peşimdeydi. Daha ortaokuldayken bir sürü kızla öpüşmüştüm.

"Umarım bunu gelirken herkese yapmamışsındır" dedim.

Unutmuştum. Uzun süredir kimse, annem bile yanağımdan öpmemişti. Mutfağa geçtiğimde buzdolabını açtım. Bir şey bulamayınca "pizza sever misin?" dedim. "O ne?" dediğinde elimi alnıma vurdum.

"Şaka mısın?" dediğimde gözlerini büyüterek bana baktı. "Ben şaka değilim" dediğinde oldukça saf bir kız olduğunu ve en kısa zamanda en yakın psikiyatriste götürmeye karar vermiştim. Kız belli ki delirmişti, yarın ilk işim onu götürmek olacaktı. Masaldan çıktığını iddia eden bu güzel kızı akıl hastanesine kapattırmak ne kadar vicdanıma kaba gözükse de zorundaydım. Ben iyi olamıyordum, insanlar iyi olmalıydı.

"Biliyorum şaka olmadığını, hatırlamaya çalış. Nereden geliyorsun?" dediğimde bıkkınlıkla koca siyah gözlerini bana dikti. "Ben söyledim ya. Buraya geldim. Nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim yok. Sadece..." dediğinde pizzacıyı aramak için giden ellerim durdu.

"Prense çok benziyorsun."

Onun dediği şeye kahkaha attığımda "demek ki bazı insanların hayallerine de konuk oluyorum, fark etmeden" dedim. Ben gülünce bana sinirle baktı ve "bana inanmıyor musun?" dedi.

Tabi ki de hayır.

İç sesimle aynı anda bunu dillendirdiğimizde "pekala, kanıtlayacağım" dedi ve ayağa kalktı. En fazla ne yapabilirdi ki? "Burada elma var mı?" dediğinde "evet, buzdolabını aç, sebzelikte" dediğimde bana anlamadığını belli eden gözlerle baktı. "O ne?" dediğinde gülümseyip buzdolabını açtım.

"Bu bir buzdolabı. Uzun süredir kendisi var. Meyve ve sebzelerimizi bozulmadan uzun ömürlü saklayabiliyor" dediğimde gözlerini büyüterek "Vay canına! Cadı bunu görse bayılırdı" deyip çevresine bakmaya başladı. Sonra kendini toparlayıp bir elma aldı.

"Sen veya senin gibiler her ne kadar inanmasalar da, benim masalımdaki cadı, tüm masallardaki aynı cadı. Yani senin okuduğun masallardaki tüm cadıların hepsi aynı kişi. Pamuk prenses'i biliyor musun? Hani elma veren cadı vardı? Oradaki cadı benim hikayemdeki cadıyla aynı. Ve o elmaya zehir katarken, ben hastalandığımda ise yemeklere şifa katarken bana da öğretmişti. Şimdi iyi izle" dediğinde alaycı gözlerimi ona dikerek izlemeye başladım. 2-3 dakika boyunca sürekli elini parmaklarıyla gezdirirken "niye olmuyor?" diye kendi kendine konuştu.

"Bu saçmalığı ne zaman bırakacasın? Pizza 10 dakikaya gelir. O zaman tadına bakarsın. Ben şimdi yatmaya gidiyorum. Sen benim yatağımda yatarsın." dediğimde "Dur!" diye çığlık attı. Ani bir panik dalgasıyla kafamı çevirdiğimde elmanın etrafında sarı minik parıltılar gördüğüme yemin bile edebilirdim.

Körle yatan şaşı kalkar misali.

Deliriyor muyum diye kendimi uzun uzun sorguladım. Fakat 2-3 salise boyunca oradaydı. Ve hemen yok olmuştu. Geriye doğru gitmeye başladığımda belimi sertçe tezgaha vurdum. Acısıyla elimi koyduğumda zaten bulanan midem bu gördüğüm şeyin heyecanı ve stresiyle iki büklüm oldu ve tuvalete kusup hemen çıkardım.

Mutfağa geri döndüğümde "Bu elmayı ye. Şifası olacaktır" dedi. Küçük bir kahkaha atıp "Sana nerden inanacağım?" dedim fakat zihnim çoktan inanmıştı. Aklımı kaçıracaktım.

Ona dik dik bakıp elmayı elinden aldığımda bana gülümseyerek baktı ve elmayı aldım. Bir ısırık aldığımda tadının diğerlerine göre oldukça lezzetli olduğunu fark ettim. "Bunu nasıl yaptın?" dediğimde beni hiç umursamadan arkasını döndü.

"Bu arada gelirken herkese yaptım" dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım. "Neyi?" dediğimde ecel terleri dökmeye başlamıştım.

"Bizim diyarımızda teşekkür etmek ve yanağa öpücük kondurmak adettir. Teşekkür borcu böyle kapatılır. Bende buraya gelirken nereye geleceğimi bilmediğim için bir adamı durdurup burası neresi dedim. İstanbul dediğinde teşekkür edip yanağını öptüm. Gerekliydi sonuçta" dediğinde "Ne dedin sen?" dedim fısıltıyla. "O da beni eve bırakabileceğini söyledi ve sağolsun buraya kadar getirdi. Beni sokağın başında bırakınca ona teşekkür amaçlı yanağını öptüm. Akşama geleceğini söyledi. Buradaki insanlar çok yardımsever" dediğinde elimi sertçe tezgaha vurdum ve "ne yaptığını sanıyorsun?!" diye bağırdım.

Gözleri dolduğunda "lütfen, cadı gibi bakma. Sen benim kurtarıcı prensimsin" dediğinde biraz sakinleştim ama kurtarıcı prensler, cadılar hepsi bana yalanmış gibi geliyordu. "Kızım sen beni aptal mı sandın? Yok masallardan kaçmalar, yok prensler, yok elmalar? Şimdi de masum ayağına bir erkeği ayartıp buraya kadar peşine taktığını söylüyorsun!" dedim sakin bir şekilde.

Bence kız verici. Bir kez daha düşün knks.

İç sesime en derininden can acıtacak küfür gönderdiğimde sustu. Bana üzgün bakışlar atan kıza karşı ellerimi saçıma daldırdım ve yukarı baktım. "Başıma bela" dediğimde bana ağlayan gözlerle baktı.

"Hadi ama! Balık burcu..." dediğimde kapı çaldı. Pizzacının gelecek olduğunu düşündüğümde "sakın kıpırdama. Para alıp geliyorum" dediğimde "para nedir?" dedi. Ona bakıp salona doğru koştum. Kapı ısrarla çalarken bir anda kapının açılma sesini duydum. Parama sonunda ulaştığımda hemen kapıya gidip önümdeki manzaraya karşı ağzım açık baktım.

Kaybolan RapunzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin