O an okuduğum şey bir mesaj değildi benim çöküşümdü.
O kadar Yükselmişken birden yere çakılmak insanın canından can alıyormuş. Senin sayende bunu tatmış oldum Ulaş.
******
Alarm sesi bana şu an Mehter Marşı gibi geliyordu ses çok yüksekti. Kendime daha fazla bu sesle işkence edemezdim. Kalkıp alarmı kapattım. Ama bir kere kalkmıştım ya uyuyamazdım. Her zamanki miskinlikle kalkıp mutfağa gittim tam dolabı açacakken kapı çaldı. Ne şans ama!
İsyankar bir surat ifadesiyle kapının deliğinden baktım. Gelen düşman değildi. Gelen öykü ablaydı. Yüzüme Amazonlar gibi maske taksam olurdu ama öykü abla bu hemen anlardı bende hiç istifimi bozmadan kapıyı açtım.
-kız Çınar ağacı olmamı bekledin herhalde.
-yok abla ya boşver Nasılsın?
-He boşvereyim. Kızım iki gündür setteyiz. Hayalet Casper gibi ortada dolanıyorsun. Bak bugün buradaki son çekimimiz. Ondan sonra ver elini Trabzon. Emre de Osman hoca da ha bi de partnerinde sana ne olduğunu anlamadı. Son çare ben geldim. Hadi bakalım anlat.Haklıydı ne dese haklıydı ben ruhumu o mesaja gömmüştüm. Ve iki gündür ruhumu çıkarmaya çalışıyordum. Beynim ruhumu kurtarmaya çalışırken kalbim sorularıma cevap arıyordu iki günün özeti buydu. Ama böyle söyleyemezdim.
-Abla neden böyle hissettiğimi bilmiyorum ama bak geçen gün hani ulaşla yemeğe gitmiştik ya...
Ben ona olanları en ince ayrıntısına kadar anlattıktan sonra
-Buldum kalk gidiyoruz hadi.
-Nereye abla?
-ilk önce sete sonrasını görürsün haydi....
Sete geldik herşey neredeyse hazırdı.
Bende dahil öykü abla gülmem için bana iyi bir nutukta attı. Evet evet her şey tamamdı. Nefesin parmaklarının kırılma sahnesi vardı. Psikologla bu konuyu daha önceden konuşmuştuk ama benim yüreğim bunu kaldırabilir mi o an emin değildim. Öykü abla ve Ulaş beni izliyordu. Diğerleri aşağıda dinleniyolardı.Mehmet Ali ve ben ses gelince odaya girdik ortam çok kasvetliydi. Mehmet Ali artık Vedattı. Yatağın önüne yığıldı nefes vedat konuşmayı başladı ben onun dediklerini boğuyordum ve duymuyordum. Söyleme sırası bana gelince gözyaşlarım kelimelerime işledi. Ve o an geldi vedat Nefesin elini tuttu ve parmaklarını kırdı. Bir anda tamamen herkesi yok sayarak ağlamaya başladım kestik sesi gelince dizlerimin üstünde vücudumu topladım. Gözlerim açılmıyordu. O sahneyi az önce yaşamıştım. Gözlerimi açmak tek çare kaldığını anladığımda açtım.
Karşımdaki telaşla korkunun gözlerine perdesi çekilmiş adamı görünce her şey yeniden canlandı. Öykü abla durumu anlayarak beni tuttuğu gibi karavana götürdü. Ayaklarımı uzatıp su verince yanıma oturdu.
-iyi misin güzel göz-
Öykü abla lafını bitirmeden karavan kapısı bir hışımla açıldı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan karavandan çıkartılıp bi arabanın önüne getirilmiştim. Sinirle döndüğümde karşımda Ulaş vardı.
-bin.
-niyeymiş?
-İrem bin dedim benim bi masada bulamadığım kız arkadaşım var onu bulcaz bi de hesap sorcam. Şimdi çabuk bin yoksa delilikte sınırları aşarım.Onu ilk defa böyle hırçın öfkeli ve nedensiz görmüştüm. İtiraz edemezdim.
Arabadan indiğimizde ona söylemeden gittiğim yere gelmiştik.
Sinirli ve çabuk sesiyle
-Evet kız arkadaşım tam olarak buradaydı ama ben bir yere gidip geldiğimde puf olup gitmişti. Şimdi anlat ne oldu da gittin ve telefon numaranı değiştirdin. Senin yüzünden iki gündür operatörle akraba oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDALUK
ChickLitKalplerin mazisi birbiri için yazılmış yürekler kenetlenmiş gözler ayrılmama yemini etmişti sanki o an bunların hepsi onlara aitti. Gökyüzü onların deniz onların yer onlarındı ve sonunda sonsuzluk mu yoksa ayrılık mı olduğu belli değildi ama o tünel...