8. Bölüm // Uslanmaz Hasta //

11.8K 516 14
                                    

8.Bölüm

Multimedya : Uslanmaz Cem

// Upuzun bir bölüm oldu. Keyifli Okumalar //



Cem, elindeki dosyalarını asistanına verip hızla ceketini alarak odadan çıktı. Bu akşam biraz kafa dağıtıp, kendini aramalıydı. Günlerdir çektiği sıkıntı, yokuştan yuvarlana yuvarlana kaos oluşturmuştu yüreğinde.



Arabasına atladığı gibi kendini evi yerine yeni açılan mekana attı. Bar, hem çok gözde değildi hem de daha önce gitmediği bir yerdeydi. Biraz değişiklik yapmanın vaktidir, diyerek arabasını oraya sürüklerken aklı oldukça yorgun düşmüştü. Her daim gülümsemesi, konuşkanlığı içindeki sıkıntının gizlenme yöntemiydi. Gerçek gülümsemesi biricik doktoru ve doktoruna kaptırdığı dostuna gözüküyordu. Sıkıntılı günlerinin bir an önce geçmesini beklerken kendini zamanın içinde kaybedip duruyordu. Mekana vardığında arabasını uzağa park edip içeri girdi. Barmenin yanına ilerleyip bir viski isteyerek oturdu. Barın içini gözlemlerken mekana on üzerinde yedi vermişti. Üç puanı direkt damsız olmayan kadınlardan kesmişti. Her gittiği mekan damsız kadın kaynarken burada bir kelin kafasındaki seyrek saç kadar damsız kadın vardı. İçinden derin bir nefes alan Cem, burada da kalbinin sahibini bulamayacağını anladı. Tek takılan güzellere göz gezdirirken hepsinin aynı karakterlere sahip olduğunu çok geçmeden anlamıştı. Hepsi dakikalık ve anlıktı. O ise sadece ömürlük istiyordu. Bir an önce kalbinin sahibini bulmasının başka bir nedeni daha vardı elbette. Nedenini kalbine gömerken viskisinden bir yudum daha aldı.

‘’ Pislik ! ‘’ diye çığıran bir kadına baktığında göz göze gelmişlerdi. Aralarındaki mesafe az olmamakla beraber yeterince açıktı. Kadın karanlığın içine daha çok sinmişken, Cem de aydınlığa sinmişti. Gözlerini kısarak ışığın az olduğu yerdeki kadına baktı boş gözlerle. Gözlerindeki isyan, diline vurmuştu anlaşılan. Gözleri bir anlığına buluşurken ikilinin ikisi de aynı anda çekmişti bakışlarını. Cem, önüne dönüp viskisini yudumlarken merakına yenilip tekrar isyankar kadına baktı. 

Genç kadın ise elindeki telefonu masaya vurarak söylenmesine devam ediyordu.

‘’ Aşağılık pislik, ot beyinli, kuş kafesinde büyümüş aygır ! ‘’ 

Cem, duyduklarıyla gülmeden edememişti. Anlaşılan bu güzel bayanı üzen bir adet odun vardı. İçkisini alıp onun yanına doğru ilerlerken kadının güzelliği daha çok ortaya çıkıyordu. Cem, söylenmeye devam eden kadının yanına vardığında aklına ilişen görüntüyle şok oldu. Bu kadın günler önce Eva’nın orada gördüğü hastanın ta kendisiydi. O gün bu güzelliğe odaklanıp kalmışken kendini ilk kez birine bu kadar kaptırmış hissetmişti. Şimdi ise o güzellik tam karşısında söylenmeye devam ediyordu. Dilinin peltekleşmesi ile sarhoş olmaya başladığının farkına varırken kendini o gözlerin esaretine kaptırmıştı.

‘’ Ne bakıyorsun öküz gibi ? ‘’ 

Duyduğu sesle şuurunu kaybeden Cem, ağzının açılmasını zor engellemişti. Bu kadın ne dediğin farkında değildi anlaşılan…

‘’ Bana mı dedin ? ‘’ diye sordu Cem. Etrafına bakarken barmenden başka damsız adam da görememişti.

‘’ Sana diyorum tabi ot beyinli. Ne öyle aval aval bakıyorsun ? Söyleyeceğin varsa söyle yoksa ikile önümden ! ‘’

Genç kadının ağzından çıkan her söz Cem’in kafasına şaplak atarken genç adam hala bu güzellikten o sözlerin çıktığına inanamıyordu. Sinirleri yavaş yavaş beyninin meclisinde toplanırken kendini tutmaya çalışıyordu.

‘’ Bana bak seni cadı ! Söylediklerini içkiye yoruyorum yoksa o ağzını kapatmasını zevkle bilirim. ‘’ diyerek çapkınca sırıttı. Madem karşısındaki ne dediğini bilmiyordu o zaman kendi de ne yaptığını bilmezdi.

Her şey karşılıklı, diyerek söylenen Cem karşısındaki güzeli süzmeden edemiyordu. Siyaha kaçkın koyu kahve saçları ve ela gözleriyle yüzünün tüm güzelliği arzı endam ediyordu. 

‘’ Boş konuşmak için geldiysen git başımdan. Senin gibi birisini def ettim zaten sen de başıma çıkma! ‘’ 

Sesinin soğukluğu sözlerinin sertliğine yansıyordu. Cem, kalbi yaralı cadının üstüne gitmeye karar verirken içten içe gülmeden edemiyordu.

‘’ Bu gecemde oldukça eğlenceli geçecek güzellik…’’ diyerek çapkınca sırıtırken ela gözlerin bir anda renk değiştirip koyu kahverengiye büründüğüne şahit oldu. 

‘’ Güzellik değil Cemre ! Senin eğlencen benim eğlencemin başladığı yerde biter ! ‘’ diyerek masasındaki suyu Cem’im yüzüne attı. 

Sesi güçlü bir şekilde soğuk ve sert çıksa da titrek bir ses tonu onu yalnız bırakmamıştı. Cem, bir anda neye uğradığına şaşarken karşısındaki güzelliğin sözleriyle taşan öfkesi buza dönüşmüştü.

‘’ Senin eğlencen ancak karaktersiz kızlarla olur benimle değil! Güzelliğinde, eğlencen de batsın ! ‘’ diyerek dolu gözleriyle kalktı yerinden. Sarhoşluğun yerini bir anda derin bir öfke, nefretlik bir ses alırken Cem ise kalakalmıştı olduğu yerde.

‘’ Cem’re… ‘’ söylenirken genç kadının arkasından yüreğine de bir cemre parçası düştüğünden habersizdi.



Eva, gelmek bilmeyen uykusuna söylenirken üzerindeki pikeyi ayaklarının arasına alıp yan yattı. Gözleri pencereden içeriye süzülen ayın ışığına odaklanırken gözlerinin önüne şu ana kadar olan tüm hastaları geliyordu. Birkaç ayda bu kadar tecrübe edinip kendini geliştirme imkanı bulması kendisi için harika bir şanstı. 

İçine en çok işleyen hastaları ise hiç şüphesiz Cem, Burak ve Betül olmuştu. Kalbi yaralı, pişman ruhlu üç hastası içine işlerken en az acıyı da Cem de hissetmişti ikiliye oranla. Burak ve Betül kaderlerine boyun eğip pişmanlık ve gözyaşlarıyla akan zamana tutunurken Cem ise sabırsızlıkla kalbinin sahibini bekliyordu. Onun pişmanlık ve gözyaşı savaşına girmemesi kendi için bir artıyken doktoruna bile söyleyemediği önemli sırrı o artısını da alıp götürüyordu. Her ne kadar belli etmese de Cem’in gülen gözlerinin ve söylediği sözlerinin altında başka bir mana yatıyordu. Yakında o sırrı öğrenip hastasını daha rahat bir şekilde ağırlamayı aklına koyarken Yetkin düşmüştü ansızın Cem'le beraber. Hiç şüphesiz uslanmaz hastasının en büyük artısı dostu Yetkin olmuştu. Hızlanan kalbi bile genç adamın adına eşlik ederken Eva gözlerini heyecanla kapayıp kendini yarın için dinlenmeye verdi.



Genç adam kafasının içinde orkestra çaldırtan telefonuna sayarken gözleri kapalı bir şekilde telefonunu bulmaya çalışıyordu. Yatağını el yordamıyla arayıp telefonunu bulmaya çalışırken susmak bilmeyen telefonuna da sabahın köründe arayan kişiyle beraber sövüyordu. En sonunda yastığının altında bulduğu telefonla rahatlayarak daha fazla bu işkenceye katılmadan aramayı açtı.

‘’ İki saattir bulamadın mı telefonunu ? ‘’ diye bağıran Yetkin’le gözlerini sinirle açıp kafasını kuş tüyü yastığına daha çok gömdü.

‘’ Seni kıt beyinli adam ! Bilmiyorsun sanki huyumu… Sendeki inat kimsede yok valla. Açmıyorum biliyorsun nedenini daha ne aramaya devam ediyorsun. Sabah sabah sövmelerimle seni anmam hoşuna mu gidiyor ? ‘’

Arkadaşının hırçın tonu keyfini arttırırken yatağında kalkıp banyoya doğru ilerledi.

‘’ Şuurun açılıyor erkenden fena mı ? Bana sövüp duracağına kaldır başını yastıktan da hazırlan. 20 dakikaya parkta ol yoksa sana beklediğin o park macerasını anlatmam. ‘’ diyerek telefonunu kapattı. Yüzünü yıkayıp tıraşını olurken sabahın erken vaktinde uyku düşkünü Cem’i uyandırmanın keyfini sürüyordu. Öte yandan Cem ise söylenmelerine hız kesmeden devam ederek yataktan kalktı.

‘’ Bunun acısını senden fena çıkartacağım dostum ! ‘’ derken elindeki telefonu açıp hızla mesaj yazıp yolladı. Sap gibi ikili sporun keyfi çıkmazdı. Masum güzelliğiyle maceranın ana kahramanı da orada bulunmalıydı.

Hain sırıtışını sadece kendi görürken duyacağı macera olayını da merakla bekliyordu…

Eva, sabahın erken vaktinde kalktığı halde yatağından çıkmayıp yatak keyfi yapıyordu. Bugün öğleden sonra gelecek hastalarından dolayı birkaç saatini keyif yapmaya ayırdı. Yalnızlıktan canı sıkılırken spor yapmaya karar verdi. O günün ardından daha spora çıkamamış, kendini yoğun temponun içinde bulmuştu. Şimdi ise boş vakti varken bunu değerlendirmeli ve kafasını biraz da olsa dağıtmalıydı. Yatağından uyuşukça çıkıp banyoya doğru ilerlerken telefonuna gelen mesajla yatağına doğru geri dönüp telefonunu eline aldı.

‘’ Bu güzel günde beni uykumdan eden can dostumla parka spor yapmaya çıkarken sensiz o sporun sağlığı olmaz dedim ve sana haber ettim. Hem sizin aranız iyiye giderken bana da bol malzemeli bir moral desteği olur…

Uslanmaz, Yakışıklı hastan Cem

Mesajını gülümseyerek okurken kararsızlığını bir kenara itip daha bir özenli hazırlanmaya başladı Eva. Rahat ve şık bir şekilde giyinip kulaklığını da alarak evden çıktı. Amacı biraz yürüyüş yaptıktan sonra onların yanına doğru ilerlemekti. Kulaklığında çalan şarkıyla daha da rahatlayan Eva, şarkının ritminde kendini kaybederek yürüyüşten koşuya geçti.

Yetkinse her şeyden habersiz ıslığının eşliğinde hazırlanıp evinden çıktı. Park yeri yakın olduğu için arabasını es geçip yürüyüşüne başladı. Cem’le yolda karşılaşacağını umarak temposunu arttırarak yürüyüşüne devam etti. Geçen ki park olayı gözlerinin önüne gelirken içten bir şekilde gülümsedi. Aklı ve kendi ne kadar inkar etse de Eva’nın kahveleriyle birlikte aklını başından aldığı bariz bir gerçekti. İnkar yerine kabullenmeyi seçip bu sefer gerçek aşka kavuşmak elindeydi. Aklının savaşına son verirken bundan sonra her şeyi akışına göre bırakacaktı. Kendi bile aldığı karara inanmazken genç kadını gördüğünde her şeyin yavaş yavaş gerçekleşeceğini umuyordu.

‘’ Şaşkın aşık dünyaya dön ! ‘’ 

Daldığı düşüncelerden arınıp sesin kendisine dönerken Cem’e sinirli bir bakış atmayı ihmal etmemişti.

‘’ Uykucu hala kendine gelemedin anlaşılan. ‘’ diye sert bir şekilde söylendi Yetkin. Kendi daha yeni kabullenmişken arkadaşının emin bir şekilde kendine takılması sinirlerini bozuyordu.

‘’ Ben kendime çoktan geldim de sen hala uykunda konuşuyorsun gibi… Hadi bana takılmayı bırak da itirafını kendine yap. ‘’ derken pişkince sırıttı Cem. Sözlerinin tersine bu durumdan keyif aldığını içten içe hissediyordu Yetkin’in. 

‘’ Ben de kendime geldim, hiç merak etme.. Bu kadar gevezelik yeter, koşu yarışına ne dersin ? ‘’ diyerek keyifle sırıttı. 

‘’ Yenersem aşk itirafını duymak istiyorum,‘’ diyerek keyifle gülümsedi Cem. Yetkin ise bu isteğe karşı çıkmayarak ‘’ Pes etmemen hiç şaşırtmadı doğrusu. O zaman ben de senin şu sakladığın olayı öğrenmek istiyorum. Bu kadar gizlediğin yeter. ‘’ diyerek buruk bir şekilde gülümsedi. Elbette bir dost olarak arkadaşının bir sıkıntıda olduğunu anlamıştı. Günlerdir aklını kurcalayan soruyu sormanın rahatlığıyla arkadaşının şok geçiren yüzüne keyifle baktı.

‘’ Anlamayacağımı mı sandın ? ‘’ diyerek kaşlarını kaldırarak sertçe sordu. Cem, düşünceler girdabından çıkarak, ‘’ Aynen öyle… Şimdi bunun sırası değil senden o itirafı duymam gerek… ‘’ diyerek koşusuna başladı. Saniyeler süren duygunluk yerini eski neşesine bırakmıştı.

Yetkin, daha fazla arkadaşını zorlamadan yaptığı çocukluğa gülerek, ‘’ Ben başladı dememiştim ama, ‘’ deyip güldü. Arkasından hızla koşarak aradaki farkı kapatmaya çalıştı. Şimdiki halleri olgun bir erkekten uzak on yaşındaki çocuk gibiydi. İkili nefessizce hızla koşmaya devam ederken onları süzen genç bakışlardan habersizlerdi. Parktaki kızlar bu yakışıklı ikiliye bakıp iç çekerken kendi sporlarına çoktan ara verip dinlenmeye başlamışlardı.

Yarışı Cem kazanırken kendini zaferin coşkusuyla çimlerin üzerine attı. Yetkinse mağlubiyetin bozgunluğuyla kendini çimlere atarken ‘’ Bunu saymıyorum hilebaz…’’ diyerek Cem’e söylendi.

‘’ Beni ilgilendirmez. Şimdi itiraftan önce geçen ki olayları anlat da keyfim daha da katlansın. ‘’ diyerek pişkince sırıttı. Bugün kendini güzel itiraflar bekliyordu.

Yetkin, derin bir soluk vererek, ‘’ Senin keyfine de diyecek yok paşam… ‘’ diyerek homurtulu bir şekilde söylendi. Artık anlatma vakti geldi diyerek arkadaşına döndü.

‘’ O gün ben parkta ısınma hareketlerini gözüm kısık yaparken kendimle baş başaydım. Kendimi spora kaptırmışken birinin beni izlediğini fark ettim. Çaktırmadan gözlerimi biraz daha açıp beni izleyen meraklı gözleri inceledim. Bu kişinin Eva olduğunu fark ettiğimde ise şok olmuş ama bunu çaktırmadan kaldığım yerden sporuma devam ediyordum. Yaklaşık on dakika daha beni izledikten sonra arkasına dönerek uzaklaştı oradan. O beni izlerken bende onu izliyordum tabi. Yanıma gelmesini beklerken arkasını dönüp gitmesi sinir etmişti beni. Bana ‘’ Sen güvenmeyi bilmezsin ! ‘’ derken kendi cesaretsiz çıkmıştı. ‘’ homurtuları eşliğinde o güne geri dönen Yetkin, Eva’nın bu hareketine söylenmeye devam ediyordu. 

Cem, arkadaşının kendini kaptırdığını görünce gülmeden edemedi.

‘’ Vayy be ! Bu hareket sana koymasaydı bu kadar içerlemezdin sen. İkinizde birbirinizden inatçı çıktı. Yalnız Eva’nın adını söylediğin an gözlerinden bir yıldız kaydı ki sorma gitsin… ‘’ diyerek kahkahasını patlattı. Kumral yüzü, hafif kirli sakalı ve ışık saçan gözleriyle ahenk oluşturan kahkahası çoğu erkeğe eğrelti dursa da Cem’e ayrı bir hava katıp üzerine cuk diye oturuyordu. Kahkahanın ender yakıştığı erkeklerden olma şansına sahipken bunun keyfini doyasıya çıkardığı da bir gerçekti.

Yetkin, Cem’in söylediklerine gizliden hak verirken kendi de asıl gerçeğin farkındaydı. 

‘’ O yıldız kalbime de düşüp yüreğimin en derine de kaydı… ‘’ diyerek yılların bomba itirafını da yaptı. Cem, ondan böyle bir laf beklemezken şaşkınca sırıtmaya başladı.

‘’ Senin altında da ne romantiklik yatarmış da haberimiz yokmuş Yetkin Bey. ‘’

Yetkinse yaptığı itirafla kalakalırken kendine şaşırmadan edemedi. İçinde taşan sevginin artık kendini tutamadığının da farkına varmıştı. Arkadaşının lafına sade bir gülümseme ile karşılık verirken anlattığı olayın devamını getirmeye başladı.

‘’ O gün sen bizi oyuna getirdiğinde çaresizce onun hastası olmuştum. Sohbetimiz bir anda başlarken kendimizi kaptırmış devam ediyorduk. En sonunda onun bana güvensiz lafları canımı sıkmış, onu da cesaretsizliğiyle köşeye sıkıştırmaya karar vermiştim. Bir anda parktaki olayı ve cesaretinin olmadığını söylediğimde yüzünün halini görmeliydin. O hırçın kedi bir an da hırçınlığı unutup masumluğu ele almıştı. Birkaç saniyelik şokun ardından üste çıkma çabaları bendeniz tarafından altta kalırken sinirleri de bana boşalmıştı. Kendimizi bir alevin içinde bulurken o beni ustaca kovmayı tercih etmişti en sonunda. Bense sinirle oradan çıktığımda aklım ve kalbim ters dönmüştü. Kendimi sahildeki bir restauranta attığımda kafam darmaduman olmuştu. Dakikalar sonra ise onu masamda görmeyi hiç ummamıştım. Aklı sıra kendini cesaret konusunda haklı çıkartırken onun bu tavrı benim kahkaha atmama neden olmuştu. Minik kuş sonunda cesaretini ele almıştı. Yemekte sohbet, hafif tartışmalar yol alırken ben yine ona kapılmış gitmiştim… ‘’

Son sözleri fısıltıya dönüşürken kendini daha bir rahatlamış hissetmişti. Sarf ettiği sözlerden sonra dostuna bakan Yetkin, arkadaşının uslanmaz ışıltılı bakışlarıyla ‘’ Cem ! ‘’ diye bağırdı. 

Cem, son olarak dostunun bağırmasıyla artık kendini tutamaz olmuştu. İçinde taşan kahkahasını saldığında uzun zaman sonra kendini ilk kez bu kadar neşeli bulmuştu. Eğlencesi son sürat devam ederken Yetkin’in gözlerindeki sinirle bu eğlence tavan yapmıştı.

‘’ Hiç bana öyle bakma. Ben sizi bir araya getirmeye çalışırken meğer siz buna dünden hazırmışsınız. Bekliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası. Helal yengeme… ‘’

Son sözüyle Yetkin’in koyulaşan bakışlarını üzerinde hissedip hızlı bir atakla yattığı yerden kalktı.

‘’ O siniri bana değil de spordan çıkar azcık… ‘’ diyerek hafif tempolu koşusuna başladı. Yetkin içinden sabır çekerken gülümsemeden edemedi. Sonunda içindekileri dostuna anlatıp rahatlamış, masum güzelliğine olan sevgisinden de bir kez daha emin olmuştu. Hızla yerinden doğrulup koşuya başlarken Cem’e yetişmişti bile. Birbirlerine söylene söylene spor hareketlerine başlayan ikili yüzlerindeki gülümsemeyle anın tadını çıkartıyordu. 

Eva, ise yürürken etrafına bakıp Cem’le Yetkin’i bulmaya çalışıyordu. Yarım saattir hem spor hem de gözlem yapıyordu. İkiliyi hala bulamamanın siniriyle yürümeye devam ederken hızla atan kalbine de kızıp duruyordu. Gözlerini yana doğru çevirirken terden sırılsıklam olmuş iki yakışıklıyı da fark etti. Onlara doğru nasıl bir adım atacağım diye düşünürken çalan telefonu kararsızlığından kurtarmıştı ona. Telefonunu merakla açtığında ise koca bir ‘’ Ne ! ‘’ sesi etrafındakilerin de ilgisini çekmişti. Hızla geriye dönüp koşarken kendisine şaşkınca ve merakla bakan ikiliyi ise unutmuştu…

SON…

Voteler için teşekkürler devamını da bekliyorum :)) Yorum yapmadan ayrılmamanızı da rica ediyorum umarım beni kırmazsınız..

Vazgeçebilir Misin ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin