Bölüm 14

78 14 2
                                    

Geri döndüğümde Gamze arkasına dönüktü. Ben tepsiyi kaldırıp dağıtmaya gittiğim zamandan kalma. Lan. LAN LANN. Zaman hiç ilerlememiş. LAĞĞN. Çok mutluyum. Cidden. O kadar stres yapmıştım ki stresle çalışan motor yapsalar benim motor uzaya çıkar. Aslında dakikalar içinde stresim geçiren bir annem vardı. İlk kez annem olarak düşündüm onu. Beni gerçekten evlatlarıdan ayrı tutmadığını gördüğümden dolayı olsa gerek. Elime aldım tepsiyi dağıtmaya başladım. Keyfim bayağı yerindeydi. O değil benim yaşlarımda kişiler bile burada kumar oynuyordu. Bunların yerinde olsam ve bu kadar param olsa bir iş sektörüne atılırım. Ne bileyim bir yerlere ortak olurum. Burada oturur kumar mı oynarım? Aslında bu içgüdü mevzusu bayağı iyi oldu. Arada birkaç rahatsız ayağını falan uzatıyor. Eski ben olsa kesin takılıp düşer bardakları kırardı.

Benim yaşlarımda birinin yanından geçiyordum. Yanında kızlar kaynıyor ama. Yanından geçtiğim an nedense midem karıncalandı. Nedenini anlamadım. Ama biraz sonra anladım.

Ad-"Şşşt. Garson. Bir gelsene buraya." Yanına yürümeye başladım. Benden içki isteyeceğini düşündüm ama yaklaştıkça midemdeki karıncalanma artmaya başladı. Midemdeki karıncalanma beni geriyor. Yanlarına vardığımda adam bir kızı işaret etti.

Ad-"Şimdi sana soru. Sence bu kızın ismi nedir?" Kız ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Aslında o kadar da belli etmiyordu. Ama anlamıştım yani.

b-"Maalesef bilmiyorum." dedim.

Ad-"İsmi Huriye. İnanabiliyor musun? Tam bir köylü ismi tsstststssts." dedi ve yanındaki kızlar da gülmesine eşlik etti. Gülüşüne sokam.

b-"Huriye bence güzel bir isim. Huri cennette yaşayan güzel kızlar anlamına gelir. Birinin dünyada olmasını sorun etmem." dedim. İçime playboy mu kaçtı lan. Ama alışkanlık işte. Şımarık çocukları göt etmek gibi bir alışkanlığım var.

Ad-"Ne diyorsun lan sen? Garson parçası seni. Zaten sana sormam hata. Köylü köylünün halinden anlıyor işte tsststtststss."Laf söylemeli miyim? Bilmiyorum. Söylersem olay uzar. Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüm ve Gamze'nin yanına yürümeye başladım. Bir anda arkamda bir şeyin bana hızla yaklaştığını hissettim. Bu o çocuktu. Nasıl mı anladım? Gama'yı bulmaktan daha kolay. Ha. Bulamadım daha ama neyse. Bu dünyada ayakkabısının çıkardığı gıcırtı, kalkarken sandalyesinden çıkan ses, koşarken her adımda attığında çıkan ses, parfümünün kokusu... yani çok belli. Tam bana vuracakken sanki sağdaki boş bardağı alıyormuş gibi sağa kaydım ve çocuğun yumruğu boşa çıkıp yerde yuvarlandı. Birkaç kız yanına koştu ve kaldırdı.

Ad-"Aptal köylü seni. Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan?"

Süleyman-"Asıl sen benim kim olduğumu biliyor musun lan? Benim mekanımda kime artistlik yapıyon sen?"

Ad-"Süleyman abi sen karışma. O veletle benim aramda."

Süleyman-"O velet dediğin benim çırağım oluyor. Haddini bil alırım seni ayağımın altına."

Ad-"Bu iş burada bitmedi." dedi ve kapıya doğru yöneldi. Kapıdan dışarı çıkana kadar arkasından baktı. Dışarı çıktığı anda tam kaypağa teşekkür edecekken yakama yapıştı ve duvara yapıştırdı. Bunu anlamadığıma göre hala içgüdüye çalışmam lazım notu aldım kenara.

Süleyman-"İşte bu yüzden babama hayata hazır değil dedim. Daha ilk günde başına bela aldın. Ne yarağımı yemeye lafına karşılık verdin?"

b-"Ne yapsaydım. Sussa mıydım? Sen öğretmedin mi bana zor durumda birini görürsen tekme atmayıp ayağa kaldırmam gerektiğini söyleyen? Şimdi niye kendinle çelişiyorsun?"

Süleyman-"Sana başını belaya sokmamayı da öğretmiştim hatırlarsan. Ama yarak kafalı olduğundan sağdan dediğimi üstten işiyon. Ona laf sokmadan da kurtarabilirdin kızı. Bu sorunu kendin çözeceksin. Madem hayatı öğrenmen lazım bu sorunlarla da kendin yüzleşmen lazım." Sanki hayatın boyunca çok yardım ettin de şimdi yardım edecen? Gerçekten. Beta nasıl görmüş bunda o sevgi dolu gözleri. Ben baktığımda sadece sinirli, iğrenç birinin gözlerini görüyorum. Bir an gözünün seyirdiğini fark ettim. Başka da bir şey yok. Yakamı bıraktı ve "Ben erken gidiyorum eve. Siz de bir saate işi bırakırsınız. Zaten kimse de kalmadı. Temizliği yapın dağılın." dedi ve ön kapıdan çıktı.

Kaypak yine yaptı yapacağını. Ne zaman ona sevgi beslemeye başlasam her seferinde aynısını yapıyor. Kendisini benden uzaklaştırıyor. İyi. Ne haltı varsa yesin. Sanki ben ondan yardım istedim. Huriye denen kız yanıma koştu ve

Huriye-"Beni savunduğun için teşekkürler. Patronundan azar işiteceğini bilmene rağmen arkamda durdun."

b-"Önemli değil. Kim olsa aynı şeyi yapardı."

Huriye-"Hayır yapmazdı. Sen farklısın. O yüzden sana teşekkür olarak verebileceğim tek şey bu." dedi ve yanağımdan öptü. Daha sonra kapıdan "Hoşça kal." dedi ve el sallayıp kapıyı kapattı. Arkamdan Gamze omzuma vurdu ve:

Gamze-"Vay. Daha ilk günden kız kaldırdın demek. " Cidden taşak muhabbetine mi gireyim seninle? "Böyleleri önemli bak bunlardan iyi devamlı müşteri olur."

b-"Neyse işte konuyu kapatalım. Zaten çok yoruldum bütün günüm ejderhalarla oynayarak geçti."

Gamze-"Ejderhalar ne alaka ya?" Lan ağzımın yayına sokam. Normal bir insan EJDERHA derken ej inde falan lafını düzeltir. Nasıl yorgun hissediyorsam kendimi.

b-"Yav işte aklıma okuduğum roman geldi de. Birden kendimi orada gibi hissettim."

Gamze-"Alem adamsın ha sende. İçmeden sarhoş oldun."

b-"Sadece yorgunum. Doğru dürüst düşünemiyorum. Eve gideyim yeter. Kendime gelirim."

Gamze-"Tamam." Temizliği de bitirdik ve kumarhaneyi kapattık. 2 saat sonra diğer elemanlar açacak. Dışarıda arabada Süleyman'nın şöförü Faruk abiyi gördüm.

Faruk-"Gel Bir Bine. Eve bırakayım seni."

b-"Gerek yok Faruk abi. Kendim giderim."

Faruk-"Yav nasıl gideceksin. Saat daha 6. Metrolar falan yeni kalkıyordur. Boşuna sıkışma oralarda."

b-"Gerek yok abi teşekkürler."

Faruk-"İyi bakalım. Benden günah gitti." dedi ve gaza basıp gitti.

EJDERHA DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin