Bölüm 16

73 13 0
                                    

Ağlamaya devam ediyorum. Her şeyi unutmuşum, belki de birazdan bıçaklanacağım ama yine de ağlıyorum. Karşımda çaresizce ölen birini görmek çok acı veriyordu. Tek yaptığı şey ise kızını kurtarmak. Anlamadıkları için öldürdüler. Her şeyin suçunu onlara attıkları için öldürdüler. Daha sonra bana biri sarılıyordu. Sesinden tanımıştım. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Süleyman-"Şşş şşş. Sakin ol. Sakin ol. Ölmeyeceksin sakin ol. Ben izin verir miyim lan çırağımı öldürmelerine?" Kaypaktı bu. Beni hiç yalnız bırakmamış demek. Ama ölüm korkusu değildi ki beni ağlatan. Ölüm görmekti. Hem de bir hiç uğruna birinin ölümünü görmek. Arabaya bindik. Ben şok durumundaydım. Hiçbir şey söylemeden yolculuk ettik. Sonunda eve vardık. Süleyman beni kucağında taşımıştı. Yatağa yatırdı ve

Süleyman-"Hadi bakalım bugün iyisin. İyi tarafımdan kalkmışım. Yarına kendini toparla, yoksa fena söverim sana." dedi ve odadan çıktı. Dedikleri umurumda bile değildi. Sadece uyumak istiyordum. Gözlerimi bir an karardı. Uykuya dalıyorum sandın lakin ejderhaların yanında buldum kendimi. Anne ejderhadan uzakta yatıyordum. Onu gördüğümde beni tekrar ağlama tuttu. Hemen yanıma koştular.

Anne-"Bir Bine. İyi misin? Çok kötü gözüküyorsun."

b-"İyi değilim anne. İyi değilim."

Gama-"Neden böylesin? Ne oldu?"

b-"Bu diyardan başka bir diyar biliyor musunuz?"

Alfa-"Bir senin diyarını biliyoruz."

b-"Hayır. Başka bir diyar daha buldum. Gördüğüm manzara korkunçtu. Anne. Sen bir ejderha kum olur toprağa katılır ölürse demiştin. Peki kanlar içinde ölme ihtimali var mı?"

Anne-"Eğer yaşama amacını gerçekleştirmemişse ataları onu reddeder ve bedeni toprak olmaz. Yoksa..." Ağlamama devam ettim. "Zihnine bakmama izin ver." dedi ve kafasını kafama değdirdi. Daha sonra olanları gördü. Hemen geri çekildi.

Beta-"Tamam. Sakin ol." Diye vücudumu okşadı ve kanadının altına aldı. Kanadının altına alana kadar fark etmemiştim. Boyları neredeyse annelerinki kadar olmuş. Kanadından toz benzeri bir şeyler düşüyordu. Belki bana öyle geliyordur. Daha sonra tozları izlerken uyuyakaldım.

Uyandığımda kanat hala üzerimde duruyordu. İlk baş unutup annenin kanadı sandım. Daha sonra kanadını kaldırdı ve

Beta-"Günaydın." dedi. Alfa ve Gama fazla abartılı bir şekilde benim sevdiğim kırmızı benekli mavi meyveden getirmişler. Ama bir yığın. Yani ülke doyar onlarla.

Anne-"Günaydın evladım. İyi uyuyabildin mi?"

b-"Evet. Teşekkür ederim. Hepinize. Beni mutlu etmeye çalıştınız. Çok saolun şimdi daha iyiyim. Ve özür dilerim. Sizi endişelendirdim."

Anne-"Endişelenmemiz normal sen onu kafanda kurcalama. Zaten son günümde seni üzgün görmek istemezdim." Son günü mü?

b-"Son günün derken?"

Anne-"Bu akşam atalarımın yanına varıyorum. Artık burayı çocuklarıma bırakıyorum. Atalarım yıllarca beni taşıdıkları gibi sırada ben gelecek nesli taşıyacağım." Bu haberi duymak beni mahvetmişti. Ama anne ejderha "şşş. Ne anlaşmıştık. Ben görevimi tamamladım. Bizim için ölüm bir onur. Hem beni göremeyecek değilsin ki? Her zaman üzerine bastığın zeminde olacağım. Son bir kez evlatlarımla uçmak istiyorum." Dedi ve eğildi. "Sırtıma bin. Sana bu diyarın güzelliklerini göstermek istiyorum. Diyarımız sadece buradan ibaret değil." dedi ve ben de dediği gibi sırtına bindim. Kanatlarını çırptı ve uçmaya başladık. Diğerleri de arkamızdan uçuyordu. Onların güneş sitemi bizimkinden farklı. Onlarda güneşin hemen üzerinde ay var. Ama sadece uçarken fark ediliyor. Ay derken ayları bu gezegenden daha büyük. Ama daha 3. Katmanda olduğu için normal küçük olması. Hmm. Denizleri de varmış. Ama okyanusları yok. Daha o kadar büyük değil. Dolaşabileceğimiz her yeri dolaştık. Havada iken aklıma bir fikir geldi.

b-"Anne. Şimdi sıra bende. Ben de seni dünyamda dolaştıracağım. Ben uçamıyorum ama gördüğüm yerleri sana göstermek istiyorum." Onun kafasına doğru sarıldım ve bütün bilgilerin akmasına izin verdim. O anda unuttuğum bilgiler de akmaya başladı. Ve ben de görüyordum. Bu annem ve babam.

Babam-"Bir an önce gitmeliyim. O geliyor."

Annem-"Ben de seninle geliyorum."

Babam-"Hayır. Gelemezsin. Bu çok tehlikeli."

Annem-"Gelmesem de oğlumuzu tehlikeye sokacağız. Beni de tanıyorlar." Kim tanıyor? Ne hakkında konuşuyorlar?

Babam-"Tamam. O zaman ölürsek beraber öleceğiz. Oğlum biz gidiyoruz." Lan öleceğiz falan diyorlar. Küçükken ben o kadar mı salakmışım?

b-"Baba. Nereyeee."

Anne-"Oğlum biz hemen bakkala gidip geleceğiz tamam mı. Sen burada uslu uslu otur." Annem ağlamaya başladı. "Eğer korkarsan bize seslen tamam mı? Biz yanında olamasak da seni görebiliriz. Yemeğini tam zamanında ye. Hiçbir öğünü kaçırma. Günde 3 öğün yemek ye. Sakın yanlış kişilerle arkadaşlık yapma. Her sabah ve akşam kıyafetlerini değiştir. Kendine her zaman iyi arkadaşlar edin. Güvenebileceğin, sırtını yaslayabileceğin arkadaşlar. Eğer canını sıkan bir şey olursa derdini arkadaşlarınla paylaş. Boyundan büyük yüklerin altına girme. Hiçbir yükü tek başına taşıma..."

Babam-"Hadi gitmeliyiz. Hissediyorum. Geliyor."

Anne-"Daha çok şey var anlatmak istediğim. Ama vaktimin olmamasına dayanamıyorum. Al şu kolyeyi. Sakın çıkarma. Ne olursa olsun. Bu kolye seni kötülüklerden koruyacak." Dedi ve boynuma taktıktan sonra babamın yanına koştu. Kapıyı kapatırken ağladığını gördüm. Ben de çocuktum. O zamanlar ne dediğini anlamamıştım. Ben de odama gittim ve uyudum.

Sabah uyandığımda anneannem ve dedem odada ağlıyorlardı. Benim odaya girmem ile anneannem bana "annen ve baban melek oldu" dediler. Melek ne demek ki? "Anne, baba..." Hani çağırınca yanımda olacaklardı? Hani beni hiç yalnız bırakmayacaklardı? Ağladım o gün. Sonra anneannemin ve dedemin vefatını gördüm. Ha. Onlar da mı melek oldu. Melek olmak kötü bir şey demek ki. Akrabalardan kimse ilgilenmedi onun yerine dayım beni sahiplendi. Dayım da kumar masasında her şeyini kaybedip borçlanınca "Özür dilerim Bir Bine. Sana iyi bir dayı olamadım." diye kendini iple asıp intihar etti. Haa. Dayım da mı melek oldu? Melek olmak iyi bir şey değil. Kimse olmamalı.

"Bu lanetli bir çocuk. Kimde kalsa öldürüyor."

"Benim kendi ailem tabi ki bu boklu çocuktan daha önemli. Bir de yanıma alıp besleyeceğim gelsin bizi öldürsün diye mi?"

"Çocuk esirgeme kuruma bile verilmemesi lazım bu çocuğun. Bence bu çocuğun bu dünyadan temizlenmesi lazım."

Benim hakkımda ne çok şey söylemişler. Ben bile anne ejderhanın zihnine aktarırken hatırlıyorum bunları. Daha sonra birkaç işe giriyorum ve dayak yiyip kovuluyorum. Keşke ben de melek olsam. Keşke ben de kurtulsam bunlardan. 15 yaşımdaydım daha. Son çare kaypağın genç yardımcı aranıyor kağıdı ile gidiyorum yanına.

Süleyman-"Senin ne özelliğin var ki seni işe alayım lan at kafası."O zamandan beridir aynıymış.

b-"Benim hiçbir özelliğim yok. Ama size çok yardımcı olurum. Gerçekten."

Süleyman-"Tamam lan tamam. Şurayı imzala. Sonra gel şuraları sil, kahvaltıyı hazırla." dedi ve öyle işe girdim. Bu zamana kadar da yanındaydım. İyi gününde, kötü gününde,  o hastalandı yemek yaptım, ben hastaladım bir yığın sövdü vs.

EJDERHA DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin