1. Bölüm: Peron Dokuz Üç Çeyrek

14.6K 415 143
                                    

2020 editi: Bu hikayeyi fi tarihinde (2014'te) arkadaşımla yazdık ve belki hataları mevcut. Ancak kişisel sebeplerden dolayı hataları düzeltmeden yayında tutmaya devam edeceğim. Eğer yazım dili kuvvetli bir şeyler okuma niyetindeyseniz Işıltı ve İhtiras'ı okuyabilirsiniz. İyi eğlenceler. -edit sonu-

07.2014
İlk defa böyle bir fan-fiction yazdık. Çok heyecanlıyız, umarız beğenirsiniz. Lyra ve Venüs'ten saygılarla, Merlin'in Sakalı! :D

Gökyüzü berraktı. Merlin'in sakalı kadar beyaz ve altın bir Galleon kadar büyük ve yuvarlak Ay göğün en tepesinde parlıyordu. İğne yapraklı bir ağacın tepesinde olan atmaca insanmışçasına tekinsiz sarı gözleriyle etrafı süzdü. Ama atmacalar etrafa böyle bakınmazlardı. Bir şeyleri bekliyor gibi davranmazlardı da.Bu işte bir tuhaflık vardı. Ay'ın tam ortasında yavaş yavaş siyah bir gölge büyüdü. Ay'ı arkasına alarak gelen boz bir baykuştu bu. Kanatlarını bir yere yetişmeye çalışırmışçasına aceleyle çırpıyordu. Atmaca birden havalandı ve boz baykuşun peşine takıldı. Baykuş ve atmacanın yarışı pek uzun sürmedi. Atmaca bir pençe darbesiyle baykuşu yaraladı. Hayvan tek kanadıyla kendini havada tutmaya çalışsa da atmaca bir pençe darbesi daha indirdi.  baykuş aşağıya , ağaçların arasına düşerken atmaca pike yaptı ve gagasıyla mektubu baykuşun bacağından çekip çıkardı. Sonra göğe doğru kanat çırptı. Gitgide yükselerek yıldızların arasında kayboldu.

   "VALENTINE JULES! Sana kaç kere vaktinde uyan demem gerekecek acaba.  Bugün büyük gün! Uyumaya devam edersen ekspresi kaçıracaksın" dedi annesi.

"Tamam kalkıyorum! Zaten istasyon buraya çok da  uzak değil anne..." dedi  ve hazırlanmaya başladı. Aynaya baktı ve dağınık duran kahverengi saçlarını düzeltti. Mavi gözleriyle karşı karşıya geldi.Boynunda duran kolyesini düzeltti. Büyükannesi'nin yaş günü armağanıydı bu kolye.Kahvaltıya oturmadan önce babasıyla sandığını aşağıya indirdi. King's Cross istasyonuna ilk defa gidecekti. Ve tabi Hogwarts'a. Ama Hogwarts'a ilk defa gidip de birinci sınıfta olmamak nasıl tuhaf kaçmasın ki?. Kahvaltısını yavaşça bitirdikten sonra babasına döndü

" Perona nasıl geçeceğim?"

" 9uncu ve 10uncu peronlar arasındaki duvardan.Sağlam gözükür ama içinden hayalet gibi geçip gidersin." Dedi babası güvence vererek. Ama Valentine suratının bir tost gibi dümdüz olmasını istemiyordu.

"Seni bırakmamızı istemediğine emin misin? Yani biliyorsun ilk gidişin..."

"Hayır, sanırım taksiyle gideceğim."

Yavaşça herkes kapıya doğru geldi ve Valentine'a eşlik etti.Taksici sandığı bagaja yerleştirdiler ama baykuş kafesini kucağına aldı Valentine. Son kez arkasına baktı.

"Bize yazmayı unutma!" diyerek el salladı annesi. Gülümseyerek o da onlara el salladı.

                                                                                           * * *

    Kings Cross'a geldiğinde bu kadar çok Muggle görmeyi ummuyordu. 9uncu ve 10. peronlar arasındaki duvara geldiğinde Mugglelar için etrafına bakındı. Duvar oldukça sağlam gözüküyordu. Adım atmadan önce arkasından "Bence koşsan daha iyi edersin."  diye bir ses geldi. Arkasında kızıl saçlı ve yemyeşil gözlü bir kız duruyordu. Kız tek başına gözüküyordu ama arkasında ona çok benzeyen sarı saçlı bir kızı görünce tek olmadığını anladı.

"Birinci sınıftayken ben de zorlanmıştım ama bir kez koşmaya başlayınca istesen de duramayacağını anlıyorsun."

"Peki o zaman. Yüzüm dümdüz olmayacak değil mi?"

Bir Marauders Hikayesi - AndromedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin