“Merhabalar, ben Luhan. Sesim çok karizmatik değil mi? Haha, şaka yapıyorum, bir erkeğe göre sesim fazla tatlı değil mi? Ahh... Ne? Yoksa beni kız mı sandınız? Hayır! Tabii ki erkeğim! Herneyse, ama bu sese alışsanız iyi olur. Çünkü artık Ay parladığında Cinnamon programıyla kulaklarınızı ben dolduracağım. Bu sesi sevdiniz değil mi? O zaman bundan sonra her akşam saat 9’da 88,12’yi açın. Şimdi çok sevdiğim bir şarkıyla ara vereceğim. Evet biliyorum program yeni başladı ancak ilk gün için heyecanımı yenmeliyim. Sanırım boğazım kurudu.” Ve Luhan gülerek yayından çıktı
“Aferin Luhan iyi işti!”
“Teşekkür ederim.” Luhan başını eğip radyo yayın şefine gülümsedi. Gözlerini kapatıp derin derin nefesler alarak heyecanını yenmeye çalıştı. Şarkı bittiğinde yayın düğmesine basıp mikrofonun karşısına geçti.
“Şarkıyı sevdiniz mi? Sanırım şimdi daha iyiyim. Cinnamon tag’iyle atılan bütün tweetlere bakıyorum şu an. Hepiniz beni merak etmişsiniz bunu yakında zaten öğrenirsiniz, onun yerine size bu gece ki ve yayının ilk hikayesini anlatsam mı?”
---
[Günümüz]
“Taemin benim burada ne işim var?”
“Bunu geldikten sonra sorman çok ironik Luhan.”
“Luhan? Seni koca kafalı!” Luhan kendine karşı olan saygısızca konuşma tarzı yüzünden Taemin’in kafasına vurdu. “Abinim ben senin!”
“Sadece rolümüze odaklanmaya çalışıyorum. Luhan.” Adını özellikle vurgulaması Luhan’ın daha çok sinirlenmesine neden olmuştu.
“Şuradan çıkalım sana göstereceğim ben.” Okul formasını düzelterek Taemin’in iteklemesiyle kendini yıllar sonra tekrar lisede buldu. “Eee hangi kız?” okulun önündeki kalabalığa kafası takılsada önemsemedi. Okulda genelde böyle şeyler olurdu. Yani onun zamanında olurdu...
“Şurda bak, yan dönük, uzun saçlı, elinde telefonu var.”
“Tamamdır, hadi şimdi sen buradan uzaklaş.”
“Seni seviyorum hyung!” Taemin sahte bir kalp ve gülücük atıp okulun bahçesinde gözden kayboldu. Luhan’sa lise yıllarından kalma havasını takınarak-kesinlikle pasif bir öğrenciydi- kalabalığa doğru yaklaştı. Uzun saçlı kızı gözüne kestirip sinirli bakışlarını takınmayı ihmal etmeyerek sertçe kolundan çekip kendisine doğru çevirdi.
“Bana bak! Sevgilimden uzak dur seni sürtük tamam mı? Bir daha onu rahatsız edersen senin Taemin’e attığın tüm fotoğrafları internette yayınlarım.” Kızın yüzüne bile bakma gereği duymadan bağırmıştı.
“Ne diyorsun sen ya?” ancak aldığı tepki yüzünden yavaşça ilgisiz durmaya çalışan kafasını ona çevirdi. ‘Ama bir dakika. Ben onu tanıyorum!’
“KESTİK!”
“S-sen... Sen ünlüsün!..”
“Sorun ne Jaerin?” üzerindeki kıyafetlerden ‘Ben yönetmenim ‘ diye bağıran adam aralarına girmişti.
“Jaerin! Sen osun!”
“Bak, eğer yine o takıntılı fanlardan biriysen bu sefer seni şirketim gerçekten dava edecek.”
“H-hayır ben...” yanağına inen tokatla sarsılmıştı. “Oh!” savrulan bedenini bir an önce toparlayarak kendisine saldıran kişiye baktı.