“Hazır mısın?”
“Hazırım.” Kyungsoo saçlarına son kez bakıp telefondaki sese odaklandı.
“O zaman in hadi. Ben geldim bile.”
“Nasıl yani?” Kyungsoo şaşırarak camdan dışarı baktığında modelin pahalı arabasını ve ona yaslanmış bir şekilde duran kusursuz bedeni gördü. “Hemen geliyorum Sunghee.” Kyungsoo’nun dudakları heyecanla yukarı kalkarken perdeyi kapatıp kapıya yöneldi. Girişte duran aynada kendine son kez bakıp sıcak nefesini havaya bıraktı ve dışarı çıktı. “Ne zaman geldin? Çok bekletmedim umarım.”
“Beklemek bu gecelik benim görevim sanırım?” Sunghee dergilerdeki pozlarından daha güzel görünen gülümsemesiyle diğerine bakıp arabayı çalıştı. “Bugün sizin hizmetkarınızım beyefendi. Eğer isterseniz size yemek ısmarlarım, dans ederim, sarhoş olduğunuzda sırtımda taşırım, sinirlendiğinizde bana vurabilirsiniz ve ayrıca yeri geldiğinde öpebilirsiniz de. Ki bunu yaparsanız memnun olurum.” Diğerinin flört içeren sesiyle Kyungsoo utanmaya başlamıştı.
“Bunu neden yapıyorsun? Sonuçta senin için önemli birisi değilim.”
“Ama bu geceden sonra sonuç ne olursa olsun ben senin için önemli biri olacağım ve minnetle beni anacaksın?” soru sorarken bile karizmatik olan ses diğerinin kulağına dolarken istemsizce dudakları yana kıvrıldı.
“Haklısın... Eğer kötü bir çocuk olursam şimdiden özür dilerim. Çünkü boktan bir gece beni bekliyor.”
“Merak etmeyiniz, sayın tek gecelik sevgilim bu gece tamamen sizin için varım.” Kyungsoo kıkırdamasına engel olamayarak utangaçlığını gizlemek için kemeriyle oynamaya başladı. “Şimdi gözlerini kapat ve müziğin tadını çıkararak sakinleş. Model olan arabasındaki müzik setine uzanarak Kyungsoo için uygun olan bir parçayı açtı.
“Caz sever misin?”
“Hayır sadece arabama binen kişileri tavlamak için kullanıyorum.” Kyungsoo bu sefer kendisini tutamayarak yüksek sesli bir kahkaha bıraktı.
“Tanrım değiştir şunu hiç sevmem!” Sunghee’nin koluna vurarak gülmesine devam etti. Sunghee ise müziği kapatarak yola odaklanmayı tercih etti.
“Şşş sakin ol her şey yolunda. Eğer dayanamayacak gibi olursan elimi tut ve seni anında buradan götüreyim tamam mı?”
“T-tamam...” Kyungsoo gözlerini kapatarak sakinleşmek için her zaman uyguladığı yöntemi uyguladı. İçinden 10’a kadar sayarak her şeyin yolunda gideceğine kendini inandırmaya çalıştı. “Gidebiliriz.” Kararlı gözlerle partinin yapılacağı salonun kapısına baktı.
“Pekala.” Model olan küçük eli kavrayarak lüks davet salonundan içeriye adımını attı. Kyungsoo heyecanını belli etmemek için ayrı bir çaba sarf ederek ilerliyordu. Kapıdan girdiği andan itibaren bütün gözler üzerlerindeydi. Kyungsoo’yu hatırlayanlar -ki Jongin sayesinde unutulmayan biri olmuştu- yargılarcasına Kyungsoo’ya bakarken hatırlamayanlar ya da yakışıklı yüz görmek isteyenler ise yanındaki modele bakıyordu. “İlk defa bana olan ilgiyi çalan biri oldu. Kutlarım bebeğim.” Uzun olan hafifçe eğilerek diğerinin kulağına fısıldadı.
“Ama sayende bana daha az kişi bakıyor.”
“Sen asıl seninkinin bakışlarıyla ilgilen.” Kyungsoo başını kaldırdığında ona keskin gözlerle bakan Jongin’i fark etti. Çok farklı bakıyordu. Kyungsoo bunu tarif edemese de gerçekten korkmaya başlamıştı. Jongin’in ilk defa bu kadar sinirli olduğunu görüyordu. Sanki birazdan Sunghee’yi dövecek kendisini ise... Burada becerecek gibiydi. ‘Tanrım neler düşünüyorum!’ Kyungsoo gözlerinin önünde oluşan kanlı sahneleri atmaya çalışarak başını salladı.