Ama Berkay???
Bunun burada ne işi vardı ki? Ahhh? Sinir oluyordum şu çocuğa. Tam o sırada klişe bir sahne ve Kaya hapşurur. Ah! bu kadar şanssız olmak zorunda mıydım sanki? Berkay kafasını içeriye uzatıp tek kaşını kaldırdı. Ama sonrasında kimseyi göremeyince gözleri tekrar beni buldu. Cidden bu çocuğun her hareketi beni sinir etmek zorunda mıydı?
BİR SANİYE!!!! ONUN BURADA NE İŞİ VAR?!?!
"Hemen söyeleyeyim prensesim. Sizi kurtarmaya geldim. Hadi gidiyoruz." dedi Berkay. Yine mi sesli düşünmüştüm? O. Bana. PRENSESİM. Mi. Demişti?! Hangi cesaretle ve biz derken kimi kast ediyordu?
"Pardon da siz kim oluyorsunuz?" dedim aklımda dönen onca tilkiye karşın sadece.
"Ah hadi ama tatlım. Yapma. Topla eşyalarını gidelim burdan." dedi saçma otoriter sesiyle. Tam o sırada içeriden Kaya çıkageldi. Bu çucuğun derdi ne?
Kaya'yı gören Berkay'ın ağzı yerle bütünleşti. Bunda bu kadar şaşac- Bir dakika yaa! Kaya neden sadece havluyla karşımızda duruyor?!
"Bu kim lan?!" dedi Kaya'ya bakıp, sonra da bana dönüp
"Bu kim Aslı?" dedi bu defa daha yüksek çıkan sesiyle Berkay. Dengesiz! dedi bir yanım. Ama haklı. dedi onu savunan diğer yanım. Bu iç çatışmaya son veren ses Kayanınki oldu.
"Aslı, bu kim aşkım?" dedi. AŞKIM?!?!? N'oluyor be?! Ama bir dakika ya. Aşkım kelimesinin üzerine özel bir vurgu yapmıştı. Berkay ise ağzı yerlerde geziyordu artık. Yazık(!) Ben de onun bu boşluğundan faydalanıp kapımı suratına kapattım ve her yerini kilitledim. Kaya geri geri adımlar atıyordu.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?!" dedim sinirle. Buna karşın o ise büyük bir sakinlikle
"Oradan yaptığım ne gibi gözüküyor?" dedi? Ne demek istediğini bir tek ben mi anlamadım? Tek kaşımı kaldırıp açıklaması için elimle işaret ettim. Seslice nefes vererek başladı.
"Benim ailem yok. Nedenini merak ettin değil mi? " Kafamı aşağı yukarı salladım benden beklenmeyen sakinlikle. Çünkü aile hassas noktamdı.
"Daha bugün öldü çünkü." dediğinde jetonumun düşmesini bekledim. Nasıl yani, tak aile ferdi Elif miydi?
"Bak istediğini söyle, ama neler döndüğünd-" kapı feci derecede yumruklanıyordu. Eğer açmazsam daha feci şeyler olabilirdi. Mesela Berkay beni ilk gördüğü yerde öldürebilirdi.
Elimle Kaya'ya bekle işareti yaptıktan sonra kapıya yöneldim. Evet, sadece yöneldim çünkü Kaya boğzımdan yakalamıştı. O kocaman kolu boğazımı sıkarken kapıya doğru birlikte yürüdük. Kapının önüne geldiğimizde Kaya
"Şimdi o salak erkek arkadaşına artık onu sevmediğini ve gitmesini istediğini söyle. Tabii canın kıymetliyse! İlk onu alalım elinden." dedi.
"İyi de o benim erkek arkadaşım değil ki!" dediğimde sanki ben bir ölüyüm demişim gibi tip tip baktı.
"Öyle mi? Bunu yutmamı bekleme salak!" dedi.
"Yut veya yutma sersem. O benim erkek arkadaşım değil. Sadece bana platonik bir şekilde aşık olan budalanın teki." dediğimde yumruk sesleri kesilmişti. Hadi canım! Beni duymuş olması imkansızdı. Hemen ardından gürültüyle silah patladı. Korkudan sıçrayınca Kaya'nın arkamda olmadığını fark ettim. Gözlerimle odayı taradım ama bulamadım. Sonra ayağımın dibinde bir kıpırtı hissedince oraya döndüm ve dolu dolu bir çift yeşil gözle karşılaştım. Kulaklarını tıkamış bir şeyler mırıldanıyordu. Dizlerini iyice kendine çekmişti. Neler oluyordu böyle? Yere eğilip aramızdaki boy mesafesini sıfırladım. Hıçkırarak
"An-nem, ab-lam... " dedi. Evet daha fazla konuşmasına gerek yoktu. Hemen gözlerim doldu. Ona doğru uzanıp teselli etmek amaçlı ve dostça sarıldım. Evet yapmamalıyd-
"Aaaahhhh!" Boynuma iğneyi yedim. Göz kapaklarım kapanmakta ısrar ederken Jennery, Berkay ve Kaya yanımda ve kahkaha atıyorlardı.
"Bu saflığını ne zaman atacaksın ha?" dedi Berkay alayla.
"Dur ben söyleyeyim hiçbir zaman." dedi Kaya ve tekrar kahkahalara boğuldular. Bir saniye??
JENNERY?!?!
Damn it!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yaşam (TOKYO)
Phiêu lưu~~Tokyo Üniversitesini kazanan Aslı, uçak ile farklı bir yere götürülür. Aslı'nın hayatta kalması gerekir. Eve varmak zorundadır. Ama bunun için ona verilen görevleri yerine getirmesi gerekiyor. Acaba yapabilir mi? Aslı'nın ağzından okuyacağınız hik...