Merve yatağımda zıplayıp duruyordu. ''N'oluyor Merve! Bir dur kızım ya!'' dedim. Ama o beni her zamanki gibi dinlermedi ve tepemde zıplayıp ''Kazandııın!!'' demeye devam ediyordu. Neyi kazanmıştım ki?! Şu an sadece uyku kaybettiğimi düşünerek kalktım ve yastığımı Merve'ye fırlattım. Merve, ne kadar farklı olsak da ikizimdi.
''Neyi kazandım ya, bir rahat bırak da uyuyayım değil mi?!'' diye azarladım onu.
''Tokyo'ya gidiyorsun kardeş, ama ben kazanamadım. Yine de burada bir üniversite tutturmuşum!'' dediği an karışık duygular yaşadım. Hem mutlu, hem mutsuz. Kalktım, kısa bir duş aldım ve annemlerle kahvaltı ettik. Uçak biletini sabah Merve delisi almıştı. Bu akşam sekizdeydi. Nasıl bu kadar erken saate buldu bilmiyordum ama tek amacı bir an önce beni göndermekti sanırım.
~~
''Merve! Annemlere dikkat et, bak benim yokluğumu fırsat bilip-''
''Tamam, Aslı! Kes sesini. Git artık.'' dedi. Sesi mi çatalladı? Oha! Ağlıyor! Ayh, duygulandım ya. Ben bunları nasıl bırakacağım ki burada. Neyse. Bir telefon veya Skype uzağımdalar. Sıkıntı yok.
Annemi ve Merveyi arkamda gözü yaşlı bırakırken team Aslı babam ağlamadı. O nedir yaa! Ağlamak felan, olmuyor yani.
Anlıyor musunuz? Anlayamazsınız!
Tamam iç ses kapa çeneni, anladık.
Anlayamazsııığğn.
İç ses volume: 0
Neyse. Asırlık iç ses tartışmamı da yaptım. O birkaç sene açamaz artık ağzını. Harbi ama ne çabuk gidiyorum ya! Garip.
~~
Uçağa binince hemen elime kitabımı alıp okumaya başladım ve aynı anda bir anonsla irkildim. "Kaptanınız konuşuyor! sayın yolcular lütfen kemerlerinizi bağlayınız ve beni iyi dinleyiniz bu konuşma tekrarlanmayacaktır. Öncelikle bu yolculuğun geriye dönüşünün olmayacağını söylemek isterim. Hepimiz aynı yere gidiyoruz ve hiçbirimiz geri dönmeyecek bu yaşamdan sağ çıkmaya çalışın! Başarılar!!"
Whatt?! Ne dedi lan bu yarım akıllı kaptan? Oğlum yoksa bizi deli mi kaçırıyor? Yanımdaki kadına bakınca o da bana 'Ne dedi, kim dedi, kim ne dedi?' adlı bakışıyla bakıyordu. İki elimi de yanlarıma açıp ''Bilmem?'' dedim. O sırada başka bir anons duyduk. "Sayın yolcularımız kemerlerinizi bağlayın. İnişe geçiyoruz." dedi hostes bayan. Noluyor abi? Daha kalkmadan nereye indiriyorsun sen bizi adamım. Hey, hey! Dostum titre ve kendine gel! Ah! Çok fazla film izliyorum.
Derken uçak inmişti. Noluyor be! Vallahi bir halt anlamadım. Kitabımı sırt çantama tıkıp aykalandım. Yanımdaki kadın da eşyalarını toplayıp ayaklandı.
''Ben Elif, hadi neler oluyor anlayalım.'' dedi müfettiş gadget havasıyla.
''Ben de Aslı, hadi!'' dedim. İkimiz de tam böyle havaya girdik ki uçaktan indiğimizde yemyeşil, ormanlık alan vardı karşımızda. Gizemli havamızla devam ettik yola. Tabii hala neler dönüyor anlayamadık.
Ben demiştim anlayamazsın diye.
İç ses hiç sırası değil lütfen kapa bir kendini.
Biz uçaktan indiğimiz anda bir kadın tiz bir çığlık attı. O tarafa döndük ki bizim iki katımızda siyah siyah böcekler uçaktan fışkırıyor! Elifi kolundan kaptığım gibi ormana daldım. Koşuyorduk. Yeterince uzaklaştığımıza inandığımda koşmayı bıraktım. Valizimi de orada bırakmıştım zaten. Sadece sırt çantam vardı.
''Bunlar bizi Türkiye'de bir yere getirdiler. On beş dakikada gelmemiz imkansız ötesi! Kim ki bunlar? Ne yapmaya çalışıyorlar?" dedi Elif. Bence de ya, bunlar kimdi. Çantamdan telefonumu çıkardım. Çekmiyordu. Ne bekliyorum ki zaten? Burada telefonun çekmesini felan mı? Bu harabe yerde? O sırada Elif "Aslı bak! Burada kalabiliriz!" dediği anda o yöne döndüm. Yrım küre şeklinde ufak bir mağara vardı. Kafamı aşağı yukarı salladım. İçeriye girdik. Uluma sesleri ve daha bilmediğim tonla ses tırsmama yol açmıştı. Hava soğuktu ve üstümde tişört ve altımda kapri kot vardı. Cidden! Ne şans ama! Elifi de benim gibi titrerken görünce havanın soğuk olduğunu daha iyi anladım. O sırada çalıların oradan sesler geldi.
Elif dışarı çıkıp bakmamızı önerdi ancak korkumdan reddettim. Geceyi öyle atlattık. Uyandığımda kuş sesleri doldurdu kulağımı. Kafamı yana çevirdiğimde Elif uyuyordu. Uyanası için dürtükledim. Kalktıktan sonra çantamdan birkaç atıştırmalık çıkardım. Çandamdan atıştıramalıklar eksik olmazdı. Karnımızı kısmen doyurduktan sonra dışarı çıktık ve tarzan'ın kız versiyonu önümüze çıktı.
"Ben Jennery ama sizzz oooofff yenileri mi geldi ? Bu hayata hoşgeldiniz . Vahşi doğada birlikte yaşarız artık tek olmaktan kurtuldum ama yiyecek ve diğer ihtiyaçlar iki katına çıktı." dedi Japonca. Ne saçmalıyordu bu kız? Vahşi doğa, bu hayat! Noluyor be! Jennery evini işaret etti. Tahtadan yapılmış ufak bir kulübe vardı. oraya doğru ilerledik. Jennery "Aç mısınız?" dedi. Elif ve ben aynı anda "Haii(Evet)!!" diye bağırdık. Jennery güldü ve çatıdan dumanı tüten bir şey indirdi. Ramen?! -Spagetti Çorbası- İyi de o yemeği burada nasıl yaptı ki? Her neyse deyip yemeye başladım. Buradan nasıl olsa kurtulacaktım. Kamera şakası felandır değil mi?
Hıhı canım, ondan.
Sen de anca moral boz!
Ramen bitince Jennery bize bir kitabı andıran bir şey verip içinde yazan şeyleri toplamamızı istedi. Ormanın güvenli olup olmadığını sorduğumda ise çok uzaklaşmadığımız sürece güvenli olacağını söyleyince rahatladım. Ormanda o garip meyveleri toplarken annemi babamı ve Merveyi düşünmeden edemedim. Acaba şimdi ne yapıyorlardır? Beni merak etmişler midir? Acaba buradan nasıl kurtulurum? Elifin çığlığıyla yerimden fırladım ve yanına koştum. Bacağında büyük bir oyuk vardı ve etraf kanla kaplıydı. Elif "Dikkat eeeetttt!!!" diye bağırdı ama artık çok geçti. Üzerimde kurt yapılı bir yaratık vardı ve kana susamış gibi beni ısırmak için bir hamle yaptı ama başarısız oldu. Çünkü bacağına büyükçe bir yara almıştı. Yaratık inleyerek yere yığıldı. Ve benden onu kurtarmamı istercesine bir bakış attı. Elifi sırtıma alıp eve götürdüm. Hemen müttefiğimize durumu izah edip yaratığı kurtarmak için ormana koştum. Neyse ki olduğu yerde yatıyordu ve ölmemişti. Ama onu nasıl kurtarabilirdim ki? Çok ağırdı ve ölmek üzereydi? Bu yaratığı kurtarsam bize avlanmada yardımcı olurdu ve ona da birkaç kemik verirsek sorun çıkartmayacağa benziyordu. Ama nasıl??? Nasıl kurtarabilirdim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yaşam (TOKYO)
Aventura~~Tokyo Üniversitesini kazanan Aslı, uçak ile farklı bir yere götürülür. Aslı'nın hayatta kalması gerekir. Eve varmak zorundadır. Ama bunun için ona verilen görevleri yerine getirmesi gerekiyor. Acaba yapabilir mi? Aslı'nın ağzından okuyacağınız hik...