DY(T) 11
Artık güzelim evime sadece bir adım uzaktaydım.
Evet, uçak varmıştı ve az sonra inecektik. Herkes inmişti, bir tek ben kalmıştım. Arkamda da kimse yok zannediyordum.
Ağzım kapandı ve kollarımı tutuldu. Kulağıma o nahoş ses doldu.
"Hazırlan Aslı, gideceğini sanmıyorum." Bu ses Kaya'ya aitti.
"Hahaha, ama gelecek." Bu da Mertti. Bir kolumda Mert, diğer kolumda Kaya, biri bir tarafa diğeri de diğer tarafa çekiştirip duruyordu. En sonunda konuşma hakkını kendimde buldum ve kollarımı silkeleyip konuştum.
"Hiçbir yere gelmiyorum. Rahat bırakın beni. Herkes kendi evine." dedim. Az önce mantıklı mı konuşmuştum? Benden beklenmeyecek hareketlerdi bunlar.
Uçağın bagaj bölümünden küçük çantamı aldım ve bir taksiye atladım. Merve ve Elifin nerede oldukları hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Gerçekten eve varacaktım. Bu inanılmaz derecede mutlu ediciydi. Evimiz havaalanına oldukça uzaktaydı ve biraz uyumak fena olmazdı. Kendimi yine haklı bulunca çantamı cama koyduğum gibi kafamı yasladım ve uyudum.
~~
Uyandığımda hava kararmıştı. Hala taksideydim. Bunun imkansız ve mantıksız olduğunu düşünüp dışarı çıktım.
Sırt çantamda ufak bir el feneri vardı. El fenerini açıp etrafa baktım. Her yerde ağaçlar vardı. Arkamdan bir çıtırtı gelince oraya döndüm. Çalılar tekrar kımıldadı. El feneri de orayı aydınlatıyordu. Ağır ve temkinli adımlarla çalılara yaklaştım. Çalıların arkasından bir siluet çıktı. Kim olduğunu anlamıyordum. Her yeri yara bere içindeydi ve her yerinden kanlar adeta fışkırıyordu.
Adam bir zombi misali bana doğru gelmeye başladı. Hayır hayır. Bu erkek değil, kızdı. Hem de sarışın bir kız. Hem de bana çok benzeyen bir kız. B-bu Merve!!!!
Hızla Merveye koştum ve onu tutup yaralarına baktım. Yüzü seçilmeyecek derecede kötüydü. Bunu ona yapanı kendi ellerimle parçalayacaktım.
Merve ağzını açtı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama belli ki yapamıyordu.
"T-tuzak. Ben kardeşin değilim." Kız yavaş yavaş bunları söylerken, ben onun Merve olmadığını anlamış ve onu yere bırakıp ormanın dışına doğru koşmaya başlamıştım. Tabii dışını bulabilirsem.
Yine de neyden kaçtığımı bilmeden koşmaya devam ettim. Kısa süre sonra yoruldum ve durup nefes almaya başladım. Hızlı koşabilirdim ama kısa sürede yorulurdum.
Ben hızlı hızlı nefesler alıp verirken arkamdan. Elif çıktı koşarak.
"A-aslı? Burada ne arıyorsun?!" dedi. O sırada aklıma Merve geldi.
"Merve nerede?"
"Bilmiyorum. Havaalanında kaybettim ikinizi de." dedi. O sırada telefonum çaldı. Arayana baktım. Merve?
"Alo Merve?!"
"Merhaba Aslı. Ormandaki küçük kulübede Merve ile birlikte ölmeye ne dersin? Merak etme, sen gelmeden öldürmeyeceğim. Sonuçta ikizsiniz ve sen üç dakika daha büyüksün." Tanıdığım bir ses bunları söyleyip kapatmıştı. Kulübeyi bulmalıydım.
"Hadi Elif. Onu bulmalıyız. Az kaldı. Kurtulacağız." dedim Elif'i de peşimden sürüklerken. Umarım artık gerçekten kurtuluruz.
Finale bir adım...*Kötü kadın gülüşleri* Finalde neler olacak? Sizce Aslı, Merveyi ve kendini bu sıkıcı belalardan kurtarabilecek mi? Yoksa?.. Fikirlere açık bir bölüm. Final hazırda bekliyor...
*Yazar burada kitabı final yapmanın zevki ile kötü kadın gülüşleri yaparak kitabın kapağını kapatır.*
![](https://img.wattpad.com/cover/19280067-288-k708348.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yaşam (TOKYO)
مغامرة~~Tokyo Üniversitesini kazanan Aslı, uçak ile farklı bir yere götürülür. Aslı'nın hayatta kalması gerekir. Eve varmak zorundadır. Ama bunun için ona verilen görevleri yerine getirmesi gerekiyor. Acaba yapabilir mi? Aslı'nın ağzından okuyacağınız hik...