0.5 -"Hainler"

214 27 9
                                    

Sis dolu bir güne uyandım. Boğazım kupkuruydu.

Ayağa kalktım. Başım dönüyordu. Kendimi içimde bulunduğum duruma alıştırmaya çalıştığım için pek uyuyamamıştım.

Yavaşça doğruldum. Hizmetçilere seslenmek yerine sabahlığımı üzerimden sıyırdım. Üzerime bana özel yapılan elbisemi giydim. Krem rengi elbisenin altın sarısı detayları vardı ve bedenimi sarıyordu.

 Krem rengi elbisenin altın sarısı detayları vardı ve bedenimi sarıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı taradım ve ince, yaprak dallarından oluşan tacımı taktım.

Saçlarımı taradım ve ince, yaprak dallarından oluşan tacımı taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Omuzlarımı dikleştirdim ve aynaya baktım. Aaron ve Rhae orduları ile üzerime geliyordu, bir kaç saate sarayımı işgal etmeye çalışacaklardı.

Tahtımı hainlere vermeyeceğim.

Ayağa kalktım. Hızla odamdan çıktım ve taht odama doğru yürümeye başladım.

"Konseyin hepsi on dakika içinde taht odasında olsun," dedim yanımdan geçen hizmetçiye. Bunu söylerken durmamış, kızın yüzüne de bakmamıştım.

Taht odası sessizdi. Demir Taht'a doğru yürüdüm ve tam önünde durdum. Atalarım burada oturmuşlardı. Bu taht atalarıma aitti.

Bana aitti.

Yavaşça tahtın basamaklarını tırmandım ve oturdum. Sırtımı dikleştirdim ama yaslanmadım.

Kapı açılınca tüm konseyim geldi. Hepsi diz çöktü. 

"Bir kaç saat içinde saray kuşatılacak, emriniz nedir?" dedi Samuel Yorgh.  O hala Kraliçe eliydi. Babama onu kraliçe eli yapacağıma söz vermiş, bunun yerine kanun başı yapmıştım.

"Kalenin her yerine, her yüksekliğe asker yığın. Sarayın içinde en az on bin asker bulundurun."

"Sizi geçit'e götürmeliyiz,"dedi Lord Leanor.

"Rhae savaşacak. Ben neden kaçayım?" derin bir nefes aldım. "Leydi Selene ve diğer tüm akrabalarımı geçitlere götürün ve saklayın. Babam dışarıda ordumu yönetecek. Kadınlar ve çocukları çıkarın. Düşmanımız olmayını öldürmeyin."

"Aaron'u öldürün ve cesedini bana getirin. Ama Rhae'ye dokunmayın. Onu canlı istiyorum. Avantaj bizde. Sayıca üstünüz. Ama büyük hanelerin çoğu onları destekliyor."

"Kraliçe Eli dışında herkes çıksın. Silahlanın ve hazır olun." dedim.

Herkes yavaş yavaş odadan çıkarken babamla göz göze geldim ama kafam çevirdim. Kapı yavaşça kapandı.

"Neden hala Kraliçe Eli olduğunuzu merak etmiyor musunuz, lordum?" diye sordum. Samuel Yorgh bu sabah lacivert giysiler içindeydi. Sabahın erken saatlerinde olmamıza rağmen saçları düzgünce taranmıştı.

"Beni buna uygun bulduğunuz için hala burada olduğuma inanıyorum, siz doğrusunu bilirsiniz." dedi. Gülümsedim. Hamlelerini doğru oynuyordu. Uysal yaklaşıyordu, güvenimi kazanmak istiyordu.

"Sizin ve merhum kraliçe Rhaenys'in bir birliktelik yaşadığınızı duymuştum, kaybı sizi sarsmış olmalı."

"O benim hizmet etmek ile yükümlü olduğum Kraliçemdi, fazlası değil," dedi duygusuz bir tonda.

Elleri titriyordu ama bunu görmemem için yumruklarını sıktı.

"Zalim Kraliçe'nin hükmü," duraksadım. "Bitti."

"Benim hükmümü engellemek için şuan devasa bir ordu üzerime geliyor ve ben sizinle konuşuyorum. Çünkü sizden ümitliyim. Kral Valleria'ya hizmet ettiniz. Kraliçe Rhaenys'e hizmet ettiniz. Şimdi de bana hizmet edin. Bu topraklara barışı, adaleti getirelim. Eğer ölürsem, bir şeyler başararak öleyim."

Tahttan ayağa kalktım. "Siz beni seçtiniz, ben de sizi seçiyorum." dedim.

"Bu ne demek oluyor?" dedi kafası karışmış halde.

"Konsey. İçlerinden güvenmediklerimi ayırmama yardım edeceksiniz. Hiç biri aptal adamlar değil. Arkamdan ne söylerlerse bileceğim. Bana getirdiğiniz her isim, size altın sikkeleri ile ödenecek. İstediğiniz zaman Kraliçe Eli olmayı bırakabilirsiniz, size toprak ve asker vereceğim."

"Sizin casusunuz mu olmamı istiyorsunuz? Ben bir Kral Muhafızı, Bir Kraliçe Eli oldum. Bu iş için kendinize uyhun bir casus bulun." Hışımla eğildi ve odanın kapısına doğru yürüdü. 

"Mektup elimde," dedim. Durdu ve şaşkınlıkla bana doğru döndü. Eli ceplerine gitti ama elbette boştu.

"Kraliçe'nin aranızda olanları kendi el yazısı ile kağıda döktüğü o mektup. Ah, işin sonunun bu raddeye geleceğini herkes bilebilirdi."

"Yapamazsın." dedi fısıltıya yakın bir sesle.

"Emin misin?" dedim.

"Ya söylediğimi yaparsın, yada bu mektup senin itibarını yerle bir eder. Kraliçenin yatak eşlikçisi."

Hiç bir şey söylemeden öylece durdu. Söylediklerimi tarttı. Sonra hiç bir şey söylemeden çekip gitti.

Kabul ettiğini biliyordum.

Olduğum yerde kalmaya devam ettim. Tahtın soğukluğu kemiklerime işliyordu. 

Selene, diğer soylu kadınlar ve çocuklar güvende olacaktı. Babam komutanlık yapacaktı. Ben ise bu keskin ve soğuk tahtta tek başıma oturarak kapının açılmasını bekleyecektim.

Bu kapıdan iki kişi girebilirdi. Ya savaşı kazandığımızı söyleyecek olan Samuel Yorgh, yada beni yok etmeye gelecek hainlerden biri.

Çanlar çaldı. Bunun anlamını biliyordum.

Hainler sarayımın yakınlarına gelmişlerdi.

CROWN FOR QUEEN. (Kraliçe #2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin