8.Bölüm

2.8K 142 12
                                    

Rahip gitmişti.Artık onsuzdum.Varlığına alışmıştım ve garip bir şekilde ona ihtiyaç duyuyordum.Onu geri istiyordum ve garip bir şekilde bana çıkış yolunu göstermesi için oynatacığı tüm oyunlara dahi hazırlıklıydım.Ancak bu cidden garipti.

O nereye gidebilirdi ki?Bunu kim yapmıştı?Sanırım cevabını az çok tahmin ediyordum.Bu yola çıkmadan önce rahip bana gerçekten emin adımlarla yaklaşıyordu.Birden bire beni yüzüstü bırakamazdı.Bunu kendi isteğiyle yapmadıysa geriye tek seçenek kalıyordu ve bu seçeneği gözlerimin önüne dahi getirmek istemiyordum.

Gözlerimi tekrar kağıda diktim ve bulduğum yere geri yapıştırdım.Artık tek başımaysam burdan çıkış yolunu aramam gerekiyordu ve şuanda durduğum yer hakkında en ufak bir fikrim yoktu.İşin içinde rahip de olmayınca Mel'den ve Jessica'dan cidddi anlamda korkmaya başlamıştım.Sanki nereye gidersem orada karşıma çıkacaklarmış gibime geliyordu.Madem beni burada istemiyorlardı neden buradan çıkış yolunu bulmama yardım etmiyorlardı ki?Kedinin fareyle oynadığı gibi beni kullandıklarını düşünmeye başladım ve bu cidden rahatsız ediciydi.

Elime kameramı aldıkta sonra koridorda ilerlemeye devam ettim ve koridor sağda devam edince sağa döndüm.Koridorun burası tamamen karanlığa gömülmüştü ve bende kameramın pilinin bittiğini farkettim.Pil aramaya çalıştım elimle çantamda ama el ile yoklayınca bir şey elde edemedim ve bende çaresiz bir şekilde ciddi anlamda duvarı yoklaya yoklaya ilerliyordum.Tamamen zifiri karanlıktı ve ben hiç bir şey göremiyordum.Göremediğim şeylerden korkma gibi bir huyum vardır.Dokunduğum tattığım bir şey olsada görmeyi mutlaka isterdim.Biraz daha ilerleyince ileride küçük bir ışık vardı.Sanırım bir odadan süzülüyordu.Hızlı adımlarla ışığın olduğu yere gitmeye başladım.Ne kadar ışık o kadar iyiydi benim açımdan.Bende ışığa büyük hızla ulaştığımda bir odadan süzülüğü konsunda haklı olduğuma sevinerek odaya girdim.Güçlü ışık göz bebeklerime aniden hücum edince gözlerimi kısmak zorunda kaldım.Elimi gözlerime siper ederek etrafımı taramaya başladım.Çok büyük bir oda değildi ancak evimdeki salon kadar genişti.Fazla geniş olmamasına rağmen gerçekten yüksek bir yapısı vardı ve tepesinde büyük ve bütün ihtişamıyla gözlerime çarpan bir avize vardı ancak  buna avize demek anlamsızdı.Çok büyük bir şeydi ve gözlerimi rahatsız ediyordu.

Gözlerim odadaki güçlü ışığa alıştığında elimi gözlerimden çektim ve etrafı taramaya başladım.Oda çok zarif bir şekilde döşenmişti.Beyaz duvarları vardı ve siyah büyük bir kitaplık.Ayrıca siyah bir çalışma masası ve beyaz bir sandalye.Bu eski görünümlü tımarhaneden daha çok bir ofise benziyordu.Eski ve modern arasında sıkışıp kalmış gibi bir havası vardı ve bu, bu odayı daha çekici kılıyordu.Nedense içim ısınmıştı bu odaya.Sandalyeye doğru ilerledim ve oturdum.Çok yorulmuştum,açtım ve susuzdum.Daha sonra odada sonradan gözüme çarpan mini bir buzdolabını gördüm ve hızla oraya koştum.İçini açtığımda bir su bir bira ve bir brokoli salatası vardı.İçindede bir not.Not her zamanki alıştığım güzel yazısıyla değil düz bir yazıyla yazılmıştı.Güzeldi ancak el yazısı değildi.Çok alışmıştım el yazısına ve aniden bu notun rahipten gelmediğini anladım.Notu okumaya başladım.

"Acıktığını ve susadığını düşündüm.Rahip artık yok.Eminim ki bana söz verdiği gibi sanada kurtulma sözü vermiştir.Tutamayacağı sözler verir genellikle.Ancak o deli adam artık yok.Rahatına bakabilirsin.Umarım sana verdklerimi beğenirsin.Kitaplıkta siyah ciltli bir kitabın arasında küçük bir not daha var.Yemek işini hallettikten sonra oraya bakarsın.Ha bu arada artık elimdesin ve elimden öylece kurtulamazsın.Gerçekten çok yorulacaksın.Hansel ve Gretel hikayesini bilirsin.Cadı,çocukları öldürmeden önce tıka basa doyurmuştu.Umarım neden yemek verdiğimi anlamışsındır.Ve ayrıca...ARTIK ELİMDESİN OYUN BAŞLASIN..!"

Daha önce belki on kez sıçtığımı düşünüyordum.Ama şimdi cidden sıçtım.

Tımarhane-SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin