Bölüm 3 ︱ Yürek Parçalayan Acı

641 60 60
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim 🐦

Ders bitiminde Asaf eşyalarını toplarken kitabının arasından bende olan notun aynısından düştü.

"Bu notlar bu kitaba mı özel?" dediğimde başını hafifçe sallayarak yerdeki not kartını aldı ve kitabının arasına sıkıştırdı.

Ufak bir hayal kırıklığı avuçlarıma düşerken bunun aslında beni rahatlattığını fark ettim. Henüz beni sevmesine hazır değildim çünkü onu onsuz sevmeye alışıktım ben. Elim ayağıma dolandırdı bir kere, öyle uzun uzun hatta hiç bakamazdım güzel gözlerine. Varlığına alışır sonra da benden gider mi diye korkardım. Giderse çok ağlar hassas olan yapımdan dolayı toplanmam zor olurdu. Böylesi çok daha kolaydı. Başkasını sevecek olması bile beni sevme ihtimalinden az korkutuyordu. Şayet beni zehirleyen bu sevgi karşılık bulursa güçlendirdi ve ölümüm yakın olurdu.

Derin bir iç çektim.

Ah Asaf...

Amfiden çıkışını izledikten sonra yavaş yavaş eşyalarımı toplamaya başladım. Masanın altında kalan şey dikkatimi çekerken eğildim ve ceketini unuttuğunu fark ettim.

Asaf'ın ceketi, onun kokusunun sindiği ceket.

Herkesin çıktığından emin olduktan sonra ceketi aldım ve yıllardır bunu bekliyor gibi kokladım.

Ah o kokusu...benden başka herkese sinen o kokusu. Ah o toprak gibi kokusu ruhumun katiliydi. Bir insanın kokusu da kendisi gibi nezih olabilir miydi? Gülümsedim.

Asaf Demir'di o. Diğer erkekler gibi değildi. Bir kadını en güzel sevebilecek erkekti o. Ne kadar yumuşak severdi kim bilir. Ya da derin...

Gözleri gibi derin ve bakışları gibi yumuşak. Tebessümü bile sevildiğimi hissettirirdi. Bir istiridyenin incisini koruması gibi koruyordu ruhunu. Onu tanımadan ruhunu tanımadan sevmiştim.

Neyini mi sevmiştim?

Hayvanlara olan sevgisini sevmiştim.

Kitaplarla olan bağını sevmiştim.

İstikrarını sevmiştim. Diğer erkekler gibi yılışık olmak yerine kendini koruyup ağırbaşlı olmasını sevmiştim.

Onu Asaf Demir olduğu için sevmiştim. Dersleri bile büyük bir dikkat ve ciddiyetle dinlemesini sevmiştim.

Gözlerini, kokusunu, varlığını sevmiştim. Sanki kalbimden öpmüştü beni. Hiç bilmediğim bir anda vurulmuştum.

Çarpılmak gibi bir histi. İlk görüşte aşktan uzak ama bir o kadar da yakındı hislerim.

Onu bankta otururken görmüştüm. Çaprazındaki banka oturmuş üniversiteye yeni gelmenin heyecanını yaşıyordum. O ise kırk yıldır bu işi yapıyor gibi rahattı ve kitabına sarılmıştı. Güneş saçlarını öperken o bundan rahatsız olmuyor gibi oturup okumaya devam etmişti. Gözlerinin rengini etrafına kısa bir bakış attığında az çok seçmiştim.

KUŞLARI ÖLDÜREN ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin