Aldığın ilk nefesin kıvılcımı yüreğime düştüğünde, kendi ellerimle kendi cehennemimi hazırladığımı biliyordum.
Bana nefes olmanı deli misali istediğim gibi..Özür dilerim, sevgilim. Sana cehennem demek haksızlık oldu.
Sen anca cennet olabilirdin..Fakat, yine de öyle bir yakardın ki bazen, bana hiç bakmasan bile, ben cehenneme komşu olduğumu düşünürdüm. Yanardım, kanardım ve sonra, kendi kendime sönerdim.
Bunu kimi zaman annemin ninnileri üstlenirdi, kimi zaman ise içime dokunan, bana seni anlatan şarkılarım..Biz seninle, bir o kadar uzak, ve bir o kadar da yakındık aslında..
Mesela, aynı gökyüzüne bakardık, aynı geceyi paylaşırdık, aynı kitapları okurduk..
Sonra ben, her gece binlerce dilek tutar, ardından da o kitabı karıştırır, senin altını çizebileceğin cümleleri arardım.Evet, yapardım bunu. Fakat unuttuğum bir şey vardı hep, sen kitaplara dahi zarar vermeyecek bir adamdın. Ama ben, yine de severdim senin parmaklarının dokunduğu yerlere dokunmayı..
İhtimaller kimi zaman sarhoş olurdu, kimi zaman ise yıldızsız bir koyda kaybolurdu.
Gökyüzüne bir kahkaha daha savururdum sonra.. Seni sevmek, bana gülmeyi öğretmişti çünkü.
Sorardım kendime, sen nasıl gülerken beğenirdin beni? Gülümsemeli miydim? Yoksa kahkaha mı atmalıydım?
Üzgünüm ama, ben seni görünce bunların hiçbirini yapamazdım.
Elim ayağım birbirine dolaşırdı, minik kalbim amansız çırpınışlarla birbirine tutturdu ve ben, yalnızca sana bakmakla yetinebilirdim.
Nefesim kesilirdi.Bu yıkıcı dünyanın, en güzel yanı.
Sanırım, bende adın buydu.
Kimi zaman; acılı bir babanın, ya da ipin üstünde sallanan bir ölünün bakışları ev sahipliği yapardı gözlerine..
Hafif bir rüzgar eserdi, ve uçuşurdu saçların. Ruhunda, kelimelere dökemediğin, kimselere de anlatamadığın şeyler oluyor gibi gelirdi. Ben anlardım, sevgilim..Yaşam bir gölgeden ibaret olurdu, son dizesi eksik bir şiir gibi kıvılırdın içime. Arayıpta bulamadığım, boynu bükük bir şiir..
Göz kapakların ağırlaşırdı, hissederdim. Derin bir nefes alırdın, zaman durmak üzere olurdu, yine hissederdim.
Küllerin mesken tuttuğu balkonundan, bir kül daha savrulurdu balkonuma. O kül gelirdi, yüreğime konardı ve ben onları saklardım.
İşte o zaman, ilk sigaramı içmiş olurdum..Bu yıkıcı dünya şahit olurdu ki, içtiğin bütün sigaraların günahı benim boyumaydı..
İşte o zaman yeniden dirilirdin, ve ben geri dönebilmen için tekrar günaha boyanırdım.Yanardım, sevgilim.
Bir gün, bana geri dönebilmen için.
~
1 HAZİRAN 2018
Biz geldik!
Şükürler olsun mu? Bence olsun.
Uzun zamandır aklımda olan bir kurguydu aslında kendileri. Ama anca fırsat bulabildim yazmaya.
Ruh'un Dolsun Çiçeklerle wattpad da - sanırım - bu isme sahip ilk hikaye olacak. Bu sebepten de olsa, emeğime ufak bir saygı göstermeye çalışın olur mu?Ve bu arada, fikirleriniz benim için çok önemli, belirtin lütfen. Unutmayın.
Çok çok öperim. ♥️
-veolinda19.20
TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruh'un dolsun çiçeklerle.
Short StoryEllerini yüzüme yaklaştırdı. Susturduğu bütün hisler şimdi dile gelmişti. Parmakları inceydi, teni kumral, ruhu yorgun, gözleri dolu, saçları küt, ömrü bembeyaz bir kadındı. Saçlarım yavaşça parmaklarının arasında akıyordu. Elleri yüzümü tuttu. Başı...