Kapak için LuteusPoeta'ya çook teşekkür ederim :)
Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi Okumalar...
TUĞBERK
Sabah her zamanki gibi erken kalkmıştım. Uyanmak için alarma ya da benzeri bir şeye ihtiyacım yoktu. Uyumayı sevmediğim için erken saatlerde kendiliğimden uyanabiliyordum çünkü. Yatağımın altına koyduğum deri defteri çıkartıp sırtımı yatağın başlığına dayadım. Erken uyandığım için yapacak bir şeyim olmalıydı değil mi? Bende uyandığım gün içerisinde yaşamak istediklerimi ya da geçtiğimiz günde yaşadıklarımı resmediyordum çizgisiz defterimin sayfalarına. Kelimelerle aram oldum olası iyi olmadığı için günlük tutmak bana göre değildi. Onun yerine iyi olduğum tek dalı kullanıyor, resim çiziyordum. Neredeyse yarısına geldiğim defterde son kaldığım boş sayfayı açıp sol elimdeki kalemi daha sıkı kavradım. Kalem tutarken parmaklarımı sıkmaktan kendimi alamazdım. Kalemi hafifçe kıpırdatıp bugün olmasını hayal ettiğim şeyi çizmeye başladım.
Hafif sivri bir çene, yuvarlak şirin bir yüz, küçük bir burun, yukarı kıvrılmış dolgun dudaklar... En sevdiğim yeri sona ayırarak gözlerini daha bir özenerek çizmeye başladım. Görmeyi istediğim ışıltıyı yansıtmaya çalışıyordum beyaz sayfayı güzelleştiren yüzüne. Geniş alnını kaplayan kahküllerinden başlayıp beline kadar inen sarı saçlarını çizdim aynı özenle. Resim çizmeyi zaten seviyordum fakat onu çizmek ayrı bir keyif veriyordu. Onu karşıma oturtturup saatlerce bıkmadan resmini çizebilirdim. Parıldayan gözleriyle ve dudağındaki içten gülümsemesiyle baktığı arkası dönük adamı, onu çizerken gösterdiğim özenden yoksun bir şekilde çizip resmimi tamamladım. Evet bugün ki hayalim Eslem'in bana resime aktardığım gibi bakması, gülmesiydi. Gözlerinde daima olan hüznü silmeyi o kadar çok isterdim ki.
"Tuğberk!" Merdivenlerden seslenen annemin sesiyle defteri geri yerine koyup üzerimi değişme işlemini erteledim ve hızla merdivenlerden indim. Merdiven inmeyi de çıkmayı da sevmiyordum. Annem sanki küçük bir çocukmuşum gibi "Koşma düşeceksin." diye uyardı beni. Yanaklarına ardı arkasına öpücüklerimi bırakırken babam "Kocaman çocuk oldu hala onu düşün zaten." diyerek homurdandı. Kendi çocuklarını kıskanan bir babaya sahip olmak gerçekten tuhaftı. Annem beni kollarının arasına alırken "Hiçte bile benim oğlum daha küçük." diye mırıldandı. 27 yaş çokta küçük sayılmazdı değil mi? Gel de bunu anneme anlat. Beni hala 7 yaşında sanıyor, ona ek 20 yılımı yok sayıyordu. Babamın kıskançlıktan ölmesini istemediğim için beni saran kolların arasından çıkıp masa da bana ait olan yere oturdum.
Tabağımı boş yer kalmayana kadar doldurdum. "Az ye az. Kızlar bakmayacak evde kalacaksın sonra." Babamım alayla söylediği cümleye cevap vermek üzereydim ki annem bana fırsat tanımadan "Sen karışma yesin çocuk. Zaten senin yüzünden çalışmaya da başladı daha az görüyorum. Ay oğlum sen kilo mu verdin? Tabi verirsin baban oradan oraya koşturuyor seni yemek yiyecek vaktin mi var. En iyisi çalışma." dedi. Başta söylediklerine sıradan tepkiler verirken son söylediği kelimeyle çatalım havada asılı kaldı. Çalışma mı demişti o? Dişlerimin arasından "Çalışacağım." diye mırıldandım. "Ne gerek var ki oğlum evlenince başlarsın çalışmaya. Aslında evlenmesen de olur zaten öyle bir niyetinde yok." Annemin söylediği cümleleri Eslem ile tanışmadan önce duysam büyük bir hevesle kabul ederdim. Fakat şimdi sorguluyordum. Gerçekten de evlenmek istemiyor muydum?
Babamın "Eslem kızım nasıl? Dedesi de ölünce kimsesiz kaldı kızcağız." demesiyle anneme cevap vermeme gerek kalmadı. "Bilmem iyi gibi. Açacağı pastaneyle fazla ilgili." gerçekte nasıl olduğunu bilmiyordum ki. Dışarıdan görünen pastane açacağı için heyecanlı ve hevesliydi. Ama bu heyecanı gözlerine ulaşmıyordu. Onun için gözlerinin içi parlayarak bana bakmasını istemiştim ya. Gerçekten mutlu olmasını istiyordum. "Bir gün yemeğe çağır da ben de tanışayım." dedi annem içtenlikle. O da ailesini küçük bir yaşta kaybettiği için Eslem'i anlıyordu belki de. Başımla onaylamakla yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
RomansCan çıkmayınca huy çıkmaz derler ya hani, Sarmaşık pastane sayesinde tanışan çiftte bu tanıma uyuyorlardı. İkisi de birbirinden inatçı, ikisi de zıt karakterli. Hiçbir ortak noktaları yok ikisinin de. Ya da var ama inatlarından inkar ediyorlar. Tek...