29 EKİM 2002
ANKARA
AK PARTİ BİNASISeçime bir haftadan daha az kala büyük bir heyecanla son toplantısını bu anlamlı günde yapacakti. Herkesin heyecanı yüzünden okunuyordu. Recep Tayyip Erdoğan:
-Arkadaslar, ben de sizler kadar heyecanlıyım. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda bu toplantıyı yapmak heyecanımıza heyecan katiyor. Seçimi kazanacagız ama seçimden sonra çok yorucu ve zorlu günler bizleri bekliyor. Maalesef devletimiz enkaz halinde şu an ve biz bu enkazı kaldırıp yerine güçlü yıkılmaz bir bina dikeceğiz. Tabiki bu zaman alacak ama başaracağız. Eğer ben bu uzun maratona dayanamam diyen varsa şimdiden bıraksın gitsin, anlayışla karşılarım. Bu ülke ne zulümler gördü. En basit ve yakın tarih 28 Şubat 1997. Nasıl Erbakan Hoca’mızı engellemeye çalıştılarsa bizi de daha ağır şekilde engellemeye çalışacaklar. Ama biz vazgeçmeyeceğiz, yıkılmayacağız. Türkiye’mizi hak ettiği yere getireceğiz. Halkımızın çok sevdiği hocalarımızdan bizlere destek verenlerin de olması sevindirici...
"Nereden bilebilirdi ki yıllardır vatanını seven bir hoca olarak bilinen, kendini İslam'a adamış bir adamın aynı gün Amerika'da bir yerde düşmanlarımızla ülkemizi ele geçirmek için plan yaptığını. Belki o an biri dese kesinlikle inanmazdı ama yıllar geçince anlayacaktı onun bir vatan haini olduğunu, ülkemizin başına neler açacağını… Ama bu millet öyle bir millettir ki baş edemeyeceği hiçbir şey yoktur. Bunu da “15 Temmuz” gecesi ve sonrasında layıkıyla göstermiştir.”
Halk tedirgin ve bir kurtuluş arıyor. O kurtuluş da bizleriz. Ak Parti olarak bu seçimi kazandığımız takdirde öyle çalışmalar yapacağız ki halkımız bizi asla göndermek istemeyecek. Öncelik hedefimiz 2023. Sonrasında sırasıyla 2053 ve 2071. Bizler yüksek ihtimal 2053, 2071 leri göremeyeceğiz lakin öyle bir nesil yetiştireceğiz ki bizlerin de üstünde olacak. Ülkemizi o hak ettiği değere ulaştıracaklar. Abdulkadir Aksu lafa girerek:
-28 Şubat sürecine benzer olaylar yaşanabilir farkındayız değil mi arkadaşlar? Erdoğan:
-Beyler önceliğimiz seçimi kazanmak. Ondan sonra gerekli tüm adımlar atılacak. Tabiki ilk önceliğimiz askeriye. Artık bu darbelere son vermenin zamanı geldi. Her darbe, her muhtıra ülkeyi daha geriye götürüyor. Bunu anlatmamız lazım. Askerimiz de bunu biliyor. Ama yapıyorlar. Bu da ülkemizi bölmeye çalışan yabancı devletlerin oyunları işte. Bunu bıkmadan usanmadan anlatıp bu vahim olayların yaşanmasına engel olacağız. Ne olursa olsun davadan, 2023 hayallerinden vazgeçmek yok.
Aslında seçim o akşam bitmişti. Çünkü orada bulunan herkesin yüzündeki o azim, o hırs, o mutluluk bunu gösteriyordu.30 EKİM 2002
YER BİLİNMİYOR
SAAT: 04.20James uyumamıştı. Cadda’nın ölü bedenini görmeden uyuyamadı. Yavaş adımlarla Cadda’nın odasına doğru gidiyordu. Az sonra Cadda’nın ölü bedenini görecekti. Kapının kolunu çevirdi, odada kimse yoktu. Kendisine ilginç gelen tek şey masanın üzerindeki kağıttı. James hızlı bir hamleyle kağıdı alarak okumaya başladı. “Yüce Efendim James’e” diyerek başlamıştı mektup…
“Efendim çok üzgünüm, böyle olmaması gerekiyordu. Ama sıradan biri için benim ölüm emrimi vermeniz çok kötü bir duygu. Beni asıl üzen şey de bu. Ölmekten falan korkmuyorum. Benim adımı babam koydu. Cadda’nın anlamını da biliyorsunuz. Bir daha hiçbir şekilde karşınıza çıkmayacağım. O gördüğüm hain Türk’ü de hafızamdan sildim. Sizi unutmayacağım…
Cadda
James mektubu bitirdiğinde duyguları ve beyni çok karışıktı. Ne yapacağını bilmiyordu. İlk defa kendini bu kadar karmaşık hissetti. Bunu Şeyh-ül Cebel ile paylaşmalı mıydı onu da bilmiyordu. Cadda’yı bulmak hiç kolay olmayacakti...