BARUT KOKULU TEMMUZ GECESİ
1.BÖLÜMSON ŞEYH-ÜL CEBEL GÜLEN
6 EKİM 2002
İSRAİL TEL AVİV
23.00
Amerikalı James başkanlığında, İsrailli Ariel, İngiliz Ursula, Alman Martell ve Yunan Nemesis toplantı yapmaktaydı. Gündem Türkiye seçimlerı idi. Baskan James söze girdi:
-Sayın seçilmişler gündemimizde olan Türkiye seçimlerinin yapılmaması gerekli. Bu hepimizin ortak çıkarıdır. Ariel söze girerek:
-Bence seçimleri yapılmalıdır ama bir konsersiyum şeklinde kurulmalıdır. Bu şekilde Türkiye’yi topyekün bir savaş yapmadan parçalayabiliriz. Zaten ülkenin şu anki ekonomik durumu parlak değil. Halk bu seçimleri bir kurtuluş olarak görmektedir. Bölünmüş zayıf bir Türkiye hepimizin işine gelir.
Martell:
-Ariel’e katılıyorum, diyerek söze girdi. James:
- Öyle yapıyoruz zaten. Anadolu’yu ne pahasına olursa olsun istiyorum. Gerekirse Haçlı Seferleri düzenleriz lakin ben topyekün bir savaş istemiyorum. Anadolu’nun o güzel mimarisinin mahvolmasını istemiyorum.
James’in babası CIA bağlantılı bir şirketin sahibiydi. Babasını kaybettiğinde 10 yaşındaydı. Babası bir Rus ajanı tarafından öldürülmüştü. Türklerden sonra sıra Ruslara da gelecek, diyerek uzaklara daldı. Babası ailesıne fazla vakit ayırmazd. Ama bir gün eve erken dönmüştü. James onu bahçede karşılamak için koşarken duyduğu silah sesiyle irkilmişti. Babası oracıkta can verdi. O bilmediği kişiy bulup bunun nedenini sorup onu öldürecekti. Bunun için de çok güçlü olmalıydı. Aslında nedeni belliydi. Babası bir iş yaparken Rusların ayağına basmıştı ve infazı verilmişti. Sonra CIA bağlantılarıyla babasına bunu yapanın bir Rus olduğunu öğrendi. Babasının odasını karıştırırken bir defter bulmuştu. Defterde oğlum James’e yazıyordu. İçini açıp okuduğunda benim ölümümden Ruslar ve TÜRKLER sorumludur, yazıyordu. Türkler Haçlı ordularını katletmişlerdir tarih boyunca. Ruslar ise ABD’nin süper güç olmasını engellemek istiyordu. Onları amaçlarına ulaştırma ve benım intikamımı al, yazıyordu.” DÜNYAYA HAKIM OLMANIN TEK YOLU TÜRKLERİ YENMEKTİR.” Diyordu. Nemesiz:
-İyi misiniz Sayın James, dedi. Buğulanmış gözlerini silerek:
-İyiyim, dedi. Ariel’e dönerek gerekli planlamaları yapmanı istiyorum, dedi. Ursula gülerek:
-Seçimlerin sonucuna etki etmeyelim, sonuçlar belli olduğu andan itibaren tam bir kargaşa ortamı yaratalım, bombalar patlatalım, dedi.
Ursula’nın babası İngiliz, annesı İrlandalı’ydı. Aşırı kılolu doğmuştu. Babası da onun için “küçük ayı” anlamına gelen Ursula ismini koymuştu. Şu anda fazla kilolarından dolayı nefes almakta güçlük çekiyordu. Purosun çekip hırıltılı bir şekilde:
-Sayın James, nasıl? Dedi.
Evet, anlamında kafasını salladı. Nemesis böyle yaparak yeni seçilmiş partinin gelmeden zarar vereceğini düşünerek. İlk üç partinin konsersiyum kurmasını sağlarız.
-Peki, ya basarısız olursak? Dedi Ariel.
-Muhafazakârlar aşırı dincilerle bütünleşip hızlı bir yükselişe geçebilirler. James sinirlenerek ayağa kalktı:
-Başarısızlık diye bir şey yok. Dünyaya hâkim olmak istiyorsak başarmalıyız, dedi.
Daha önce hiç kimse James’i byle görmemişti. Ariel de korkmuş bir vaziyette:
-Gerekli bağlantılarımla temasa geçip seçim akşamı belli, büyük, halkın yoğun olduğu yerlerde bombaların patlaması için talimatlar verceğim. Türkiye tarihinin en ağır bilançosu olacak. Ursula:
-Bir aksilik çıkarsa, dedi. Hırıltılı sesiyle nefes almakta güçlük çekiyordu. Türkleri biliyorsunuz. Öldü, tarih sahnesinden silindi dediğ imizde bile yeniden doğdular. James:
-Merak etmeyin, bu sefer benim planlarım daha büyük. Türk devletini 1900’lu yılların başında içlerindeki hainlerle bir olup Osmanlı’yı yıktık ama Anadolu’yu parçalayamadık. Ama bu sefer sabredip tamamen ele geçireceğiz. Başka bir planım daha var. Bir daha ki toplantıda yani 29 Ekim’de size bir sürprizim olacak.Arkadaşlar ilk bölüm bitti.Kitap yazma konusunda ilk çalışmam değerli yorumlarınızı ve elesteilerinizi bekliyorum...