" Sera, bebeğim bilmiyorum hangi cehennemdesin ama artık merak etmeye başladım. Mesajımı alırsan ara artık beni. " Telefonu sıkıntıyla salonun ortasında ki kahverengi sehpaya koydum. Kız arkadaşım telefonuna cevap vermiyordu ve iki saattir kayıptı. Ve en önemlisi o şey içeride yatıyordu. Hangisini düşüneceğimi şaşırmıştım ve endişeliydim. Bu olanların bana tuaf gelmesi gerekiyordu ama ben sakindim. Tek endişem Sera'ydı.
Odama girip kapıyı kilitledim ve çekmeceye fırlattığım defteri alıp yatağa oturdum. Amcamın yazılarını okumak oldukça zordu ama çizimleri incelemem yeterliydi. Ilk bulduğum resim, güzel ve büyük kanatları olan bir adamdı. Altında yazan yazıyı okuyamadım ve başka sayfaya geçtim. Gördüğüm resim ürkütücüydü. Omurganın iki yanında ki kesik izleri ve sırtından aşağı akan kanların aldığı yol... Tıpkı onun sırtındakinin aynısı olan izlerin anlamı ve resmin altında ki yazı benim için önemliydi ama amcamın öyle bir yazısı vardı ki, sadece bazı yerleri okuyabiliyordum.
Defteri tekrar çekmeceye koyup telefonumu almak için salona girdim. Sera' dan hala bir haber yoktu.
Çenemi sıvazlayıp ne yapmam gerektiğini düşündüm ve ilk önce amcamı aramaya karar verdim.
" Evlat, ne zamandır aramıyordun? "
" Iıı, evet amca biraz yoğun bir zamandı. Aslında ben, sana bir şey sormak için aramıştım. "
" Sor bakalım, yine ne oldu? " Gri koltuğa yerleştim.
" Bir şey olduğu yok, ben vakit geçirmek için senin bana verdiğin şu deftere bir göz attımda. Okuyamadığım bir yeri soracaktım. "
" Ooo, gözlerim yaşardı Çağın! Nereyi okuyamadın? "
" Şey, bir resim var. Sırtında iki yara izi olan bir kız resmi. Altında ki yazıyı merak ettimde. " Sıkıntıyla geri yaslandım. Amcamın her şeyi bildiği belliydi ama içeride ki kızı bilmesini istemiyordum. Yani, şimdilik.
" Ahh, o resimi babamın ajandasından bulmuştum. Çok etkileyici, değil mi? "
" Evet, evet çok etkilendim amca. "
" Sürgün edilmiş bir kanatsız. " Biraz duraksadım. İkimizin nefes sesleri duyuluyordu sadece.
" Anlamadım? "
" Resmin altında ki yazıyı diyorum evlat,sürgün edilmiş bir kanatsız. " Söyledikleri anlamsız gelince kaşlarım çatıldı.
" O da ne demek? "
" Ahh evlat, bunu anlamak gerçekten biraz zor. Ben bile hala tam emin değilim. " Cevap vermedim. Sessizlik tekrar sardı ikimizi.
" Çağın, sen iyi misin evlat? "
" Hıhı, iyiyim amca. " İçerden gelen seslerle, hemen ayağa kalktım. " Şey, benim şimdi kapatmam gerek amca, yarın görüşürüz! "
"Çağın..." Telefonu amcamın yüzüne kapadığım gibi koltuktan fırlayıp oturma odasının önüne geldim.
" Aç şu kapıyı! Hey, orda mısın?" Kilidi çevirip kapıyı açtığım an korku dolu gözlerle karşılaştım.
" Neden uyandın? Daha gece yarısındayız. "
" Kapıyı üzerime kilitlemişsin! Beni burada zorla tutabileceğini düşünüyorsan..."
"Saçmalama, sadece gitmeni istemedim."
" Bu evde bir şey var, anlıyor musun? Uyuyamıyorum, nefes alış verişim düzensizleşti ve terlemeye başladım. " Omzuma çarparak yanımdan geçip evi karıştırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATSIZ
FantasySert bir baş ağrısı ile uyandı. Karanlıktı. Ama gözleri karanlığa alışmaya çalışıyordu. Sessizdi. Ama kulaklarında bir çınlama kol geziniyordu. Yorgundu. Ama artık akrep ve yelkovan kadar yalnızdı. Bu hayat farklıydı ve o asla buraya ait değildi. ...