MELODY

20. Bölüm

Şarkı bittiğinde çalmamda bitmişti ama arkamdaki tezahüratlar, ıslıklar ve alkış sesleri bitmemişti. Kulaklığımı çıkararak gözlerim dolu dolu arkamı dönmemle yüzümde bir gülümseme beliriverdi. Onlar buraya ne ara girmişti böyle..

"Sen çalarken girdik. Yaklaşık... iki üç dakika önce falan." dedi Namjoon hyung. Bir daha içimden düşünmicem.

"Hayır yani tamam IQ'nun 148 olduğunu biliyordum ama bu kadar da değil yani. Resmen içimde ki soruya cevap verdin be." dedim gülerek. Ama gözlerimdeki yaşlar adeta akmamak için direniyorlardı.

"Senin neden gözlerin doldu?" dedi Tae.

"Bu şarkı beni hep duygulandırıyor." Daha fazla konuşmayarak önüme dönecektim ki Namjoon hyungın söylediği sözle gözlerimi ona çevirdim.

"Ee bir BANGTAN şarkısı biliyor musun?" dedi yüzüme merakla bakarak. Bu hali bende gülme istediği uyandırmıştı ve biraz gülmüştümde.

"Tabiki de biliyorum." dedim ama Haneul cadısı durur mu hemen atladı.

"Ama en çok Jimin oppanın şarkılarını biliyor. Değil mi Yun?" dedi bana piç smile atarak. Ulan Haneul seni bir elime geçirirsem fena-

"Hangilerini biliyorsun?" diyerek kendimle bir savaşın içine çekilmeden önce sormuştu Jimin.

"Aslına bakarsan... hepsini biliyorum." Bir iki saniye gözlerine baktıktan sonra gözlerimi kaçırmıştım. Sanki daha fazla bakarsam o gözlerin bağımlığısı olucak ve onlara kapılacak gibiydim. Bana ne olmuştu böyle? Sanki içimdeki Yun onu gördükten sonra içeri kaçmıştı da yerine başka bir Yun gelmişti.

"Çalsana o zaman bir tanesini! Hadi! Ne duruyorsun!"

(Büş: Helva yapsana, helva yapsana dkzmsjsj tamam tamam hadi devam edin siz dkdmdm)

Jin hyungın hevesle söylediği sözler beni de bir anda gaza getirmişti.

"Tamam. Başlıyorum o zaman.."

"Hadi!" Hep bir ağızdan söylediklerinde yine gülümsemeden duramamıştım. Ama sizi yerim ki..

Lie şarkısını çalmaya karar vermiştim. Hem şarkıyı çok seviyordum hemde o giriş kısmının mükemmel piyano tuşlarıyla buluşunca ortaya çıkan muazzam sesi seviyorum. Bu şarkıyı her çalışımda Jimin'in partına gelmeden önceki kısım tüylerimi diken diken yapıyordu. Jimin girdiğinde ise ben kopuyordum zaten, orayı anlatmama gerek yok bence..

Parmaklarımı piyanonun tuşlarına koyarak yine çalmaya başlamıştım..

(25. saniyeden sonra tüyleri diken diken oluyor)

O kısmın muazzamlığı tüylerimi yine diken diken etmişti ve şarkı bitene kadarda gitmemişti.

Yanımda bir hareketlilik hissetmemle başımı yan tarafıma çevirdim ve bir adet bana gülümseyerek bakan sarı kafayla karşılaştım. Niye öyle gülüyorsun ki zalımın çocuğu?

Gülerek kolumu işaret etti. "Tüylerin diken diken olmuş."

"Ee ne var bunda? Bu hep oluyor." dedim gülerek. Benim güldüğümü görünce o da kafasını başka yöne çevirip gülmeye başladı.

"Ben de bizim Yun ne zaman gelir diyordum." dedi gülerek. O gülünce bende güldüm ve "Evet sanırım birazcık kendime gelebildim." dedim. Ama hala utangaç tavırlarım vardı. Tabi sadece Jimin'in yanında.

"Ee ben acıktım." diye atıldı oradan Jungkook.

"O zaman hadi yemek yiyelim. O arada da kızlar bize kendilerinden bahsederler." Sonunda konuştu bizim lider. Haneul'la birlikte başımızı sallayarak kabul ettik ve mutfağa doğru ilerlemeye başladık. Onlar önden biz arkadan ilerlerken Haneul'la biraz dedikodu yapıyorduk. Ama canım kuzenimin bizim arkamızda olduğunu unutmuştum tabi.

"Ne konuşuyorsunuz bakim siz böyle." Bir kolunu benim omzuma bir kolunuda Haneul'un omzuna atarak ortamıza geçti ve bu durumda da bizi birbirimizden ayırdı.

"Yoongi'cim ve Haneul'cum. Ne ara bu kadar yakın olduğunuzu ve birbirinize bu kadar yakın temaslarda bulunduğunuzu sorabilirmiyim acaba?" Tam cevap vermek için hazırlanıyorlarlardı ki onların yerine başka biri cevap verdi.

"Soramazsın." dedi oradan bir sarı kafa.

"Neden yaa?!"

"Çünkü şuanda benimle ilgilenmen gerekiyor. Aishh! Yani bizimle. Off! Neyse ne işte. Boşver şimdi onları. Hadi yürü."

..

Merhaba yavrucuklarım! Nassınız? Eyisiniz? Hadi oy verinde azcık beni de mutlu edin. O kadar yazıp sizin için uğraşıyoruz. Bir oyu ve yorumu çok görmeyin pilis...

OY VERİN! 😲

Öptüm bay 🤗