22. Bölüm

66 19 10
                                    

Şimdi acil bir plan yapmam lazım. Yoongi'yi o havuzun içine nasıl atabilirim. Neyse ilk önce biraz serinlemem lazım sanırım. Burası çok mu sıcak ne.

Ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkartarak havuza doğru koştum ve balıklama atladım.

"Napıyorsun Yun?" Seslerini görmezden geldim ve havuzun içinde yüzmeye başladım.

"Ne duruyorsunuz sizde gelsenize."

"Biz mi?"

"Evet siz. Nasıl olsa hepinizin altında şort var pantolon değil."

"Bana uyar." dedi sarı kafa. Terliklerini bir kenara atarak tişörtünü çıkarmaya başladı.

"Hayır dur! Çıkartma o tişörtü. Tişörtlü gel. Geliyorsanız tişörtlü gelin." dedim utana sıkıla.

"İyi peki." dedi Jimin sırıtarak. Ardından o da benim gibi koşarak balıklama atladı. Ardından Jungkook, ardından Namjoon, ardından Tae, ardından Jin, ardından Hoseok. Haneul niye gelmedi?

"Haneul sende gelsene."

"Yok ya ben dışarda duruyim. Hem Yoongi de dışarda."

Havuzdan dışarı çıkarak Yoongi'yi havuza doğru sürüklemeye başladım. Karşı gelmedi çünkü ben bir şeyi kafaya koyunca yapan biriydim. O yüzden o da beni ikiletmeden havuza doğru yürüyordu. Havuzun oraya gelince durdum ve Yoongi'nin arkasına geçerek Haneul'a seslendim. Yoongi de o ara terliklerini çıkartıyordu.

"Artık dışarda değil." dediğim gibi Yoongi'yi sırtından iterek havuza düşmesini sağladım. Ardından Haneul'u sürükleyerek havuzun oraya getirdim ve ayakkabılarıyla çoraplarını çıkarması için bekledim. Çıkarınca Haneul'un elinden tuttum ve birlikte havuza doğru koşarak bombalama atladık.

Hepimiz birlikte havuzun içinde yüzüyorduk. Yoongi'nin yanına giderek "Kuzencim." dedim.

"Ne var Yun."

"Deve güreşi mi yapsak."

"Olurr. Çocuklar, deve güreşi yapalım mı?"

"O ne?" diye sordu Jimin.

"Şimdi bu daha çok deniz de oynanan bir oyun ama el mecbur havuzda oynayacağız biz. Şimdi şöyle, bir kişi bir kişinin omzuna çıkarak oturuyor. Diğer iki kişide aynısını yapıyor ve üsteki kişiler yani omuza oturan kişiler birbirlernin suyun içine düşürmeye çalışıyorlar." dedim.

"Tamam olur. Takımlara ayrılalım ilk önce. Ama kaybeden ne yapacak?" diye sordu Namjoon.

"Biz bir takımlara ayrılalım da sonra cezayı düşünürüz." diye yanıtladı kuzenciğim. Haneul oynamamaya karar verdi. Tanımadığı erkeklerle pek tensel temasda bulunmazdı o da, ben gibi. Zaten böylesi daha iyi oldu. Hem onun açısından hemde benim açımdan. Kimsenin omzuna oturtmazdım onu. Ee Yoongi ile de daha sevgili olmadığı için onun da omzuna oturamazdı. Benim gibi kuzeni olsaydı, tanıdığı birileri yada akrabası olan herhangi biri, o zaman izin verirdim. Daha doğru düzgün tanımadığı erkeklerle birlikte bir yere bile gitmesine izin vermiyordum. O da bana vermiyordu tabi. Beraber gidiyorduk yanlarına. Bu hayatta herşey karşılıklı. Eğer Haneul bir erkek yüzünden ağlasa bile bu dünyayı ona dar ederdim.

"Ee takımları oluşturalım hadi." dedi Jimin.

"Şöyle yapalım, şimdi ben kimsenin omzuna oturamayacağıma göre Yoongi ile ben oluyoruz. Siz kendi aranızda halledin."

Çocuklar taş kağıt makas yaparak takımlara ayrılmışlardı. Takımlar şöyleydi; Ben - Yoongi, Jimin - Jungkook, Tae - Hoseok, Namjoon - Seokjin. Herkes kendi dengine göre bir eş bulmuştu. Gerçi Jimin ile Jungkook, Tae ile Hoseok pek denk değildi bana göre ama banane. Bence Jimin'le Hoseok, Tae'yle Jungkook olmalıydı. Bence ama bence. Ama banane taşıyacaklar düşünsün. Dedim ya banane.

(Büş: Tamam anladık sanane djdksksn)

Havuzun içine atlayarak Yoongi'nin omzunda yerini aldım. Diğerleri de aynılarını yaptılar. Tabiki de Yoongi'nin omzuna falan çıkmadılar. Tamam siz okumaya devam edin susuyorum...

Karşıda ki ikili bize pis pis bakıp sırıtıyordu. Hele ki yukardakinin sırıtmasını söylemiyorum bile.

Evett.. Bekle bizi deve güreşi! Biz geliyoruz! BANGTAN geliyor! En önemlisi de tabiki "BEN" geliyorum!

..

Biliyorum kısa oldu bu bölüm ama inan ki canım yazmak istemiyor. Acaba neden? Bir düşünün 🙄

Öptüm bay 😘

MELODYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin