Hayat beni bir kere daha çıkışı olmayan bir yola sürüklemişti.Ne hissettiğimi ya da ne düşündüğümü artık pek düşünmüyordum.Tek bildiğim başımın çok büyük bir belada olduğu ve kaba bir vampire mühürlenmiş olduğumdu.
Bütün yol boyunca kucağında olmaktan ben yorulmuştum.Ama onun yüzünde en ufak bir zorlanma belirtisi bile yoktu.Ev artık görünmeye başladığın da beni kucağından indirdi.Sert bakışlarımla onu dikizlemeye başladım.Umarım bir açıklama yapması gerektiğinin farkındadır. Beni dönüştürme fikri ona gayet normal gelse bile bana sormadan bu kararı vermesi beni yeterince sinirlendirmişti.İlk defa o sarı gözlerini bana dikmemişti.Kafası eğik bir şekilde konuşmaya başladı.
"Ben..ben şey.
Öz..özür dilerim.Sana sormalıydım.Bundan istediğin kadar kaç ama tek yol bu "dedi.
Özür dilerken bu kadar zorlananıda ilk defa gördüm.Bide pişkin ayı ne olucak.Ben buna boşuna "buz prens"demedim.Hiç birşey demeden yanından sıyrılıp eve girdim.Bu korku ve elimi tuttuğunda gördüklerim beni çok etkilemişti.İçeri girdiğimde herkes sesini çıkartmadan bana bakıyordu.Sinirimi belli etmek için sesimi yükselttim.
"Hepiniz biliyordunuz!Bana iki günde dost muamelesi yapmanızı beklemiyorum.Ama biraz samimiyet kırıntısı isterdim.Unutmayın ki sadece Tamay'ın hayatı tehlikede değil. Ortada benim de hayatım ve en önemlisi de hissettiklerim var. Eğer bu işi yürütmek istiyorsanız önce güvenmelisiniz.Tıpkı benim size güvenip yanınıza geldiğim gibi..."dedim.Sert ve hızlı adımlarla solda duran tekli koltuğa yerleştim.Aklıma bir an Erda gelmişti.Hayır onu nasıl unuttum.Onu da gördüler başına birşey gelmiş olabilir.Korku ile ayağa kalktım.
"Erda onun başı dertte"dedim.
Tamay hiç istifini bozmadan
"Onu merak etme Ateş onu koruyacak"dedi.
O kadar öfkeliydim ki Ateş'in kim olduğunu bile sormadım.
Oda da sessizlik hakimdi.Tamay bu sessizliği erkeksi sesi ile yardı.
"Yerimizi buldular.Burdan birkaç gün içinde ayrılmalıyız"dedi.
Herkes gayet rutin bir olaymış gibi olumlu tepkiler verdiler.
Daha ağzımı açmadan
"Ailene bir yaz kampı için Edirne'ye gidiceğini söyledik"dedi.Sonrada kaş ile göz arasında yok oldu.Rima'ya kırgın olduğum için onunla konuşmadan kaldığım odaya doğru ilerledim. Merdivenleri çıkıp karşıdaki odaya ilerlerken sağ tarafta duran kapısı aralık kapıdan sesle geliyordu.Gayet huzur veren bi tınısı vardı.Galiba piyanoydu. Kapı aralık olduğu için yavaşça kapının kenarından içeri baktım. Bu Tamaydı.Ne yani bu kalas piyano mu çalıyordu?
Gayet güzel çalmasıda ayrı bir ilgimi çekiyordu.Biraz izledikten sonra Tamay'ın sesi ile irkildim.
"İçeri gel cücesi! Kokun seni ele veriyor"dedi.
Beni fark etmesine şaşırmadım. T-shirtümün eteklerini sıkarak içeri girdim.Ayrıca yer cucesi diyorda neden acaba.Kendisi sırık olduğu için olmasın o.Çalmaya devam etti.Çalarken dudaklarının hafif havalanması beni şaşırtmıştı.Galiba yine aklımı okumuştu.Kendimden emin bir şekilde
"Aklımı okumayı kes!"dedim.
Adama bak ya iki dakika rahat bırakmıyor.Mahremimiz kalmadı resmen.Bu sefer kahkahası odayı inletti.O az önce kahkaha mı attı?
Yok canım.Bu kadar komik olan ne acaba doğrular mı?
Keşki hep gülse ona nasıl yakıştığının farkında bile değil şapşal.Ben yine mi düşündüm. Allahım bu kadar sersem olmak acaba genetik miydi.
Sarı gözlerini kahvelerime indirince utancım beni gırtlaklıyordu.Ayağa kalkıp bana yaklaşması artık son seviyeydi. Kesin ısırıcak ya da canımı yakıcak dedim.Bana doğru eğilirken sarı gözlerinden kendimi görebiliyordum.
"Seni de kahkaha ile görsek neyse ama bu kadar bencil olma"dedi.
Az sonra benim kahkaham odada yankılanırken bu sefer cidden gözleri şaşkınlıktan açılmıştı.
Daha tek soluk almadan kapıdan içeri Mert daldı.Bize aval aval bakarken acaba ne düşünüyor diye çok merak ettim.Ama Tamay anlamış olmalıydı ki kaşları hemen çatıldı.Bozuntuya vermeden
"Konuşsana oğlum!"dedi.
"Civardakiler burada olduğumuzu öğrendi"dedi.
"Hepsi senin yüzünden oldu"dedi.
Bana bakarken amacını pek anlamasamda sinirim yine zıplamıştı.
Odun ya odun,ruhsuz,ayı. Kolumdan tuttuğu gibi beni salona çekiştirdi.Bir ordunun komutanı edasıyla başladı herkese komut vermeye.En son bana dönüp"Sen de yanımdan ayrılma"dedi.Karanlık tam anlamıyla çökmüştü.Herkes biryerlere kaybolmuştu.Tamay ve bende evden biraz ileride bir ağacın yanında bekliyorduk.Hafif rüzgar esince bana dönüp baktı. Saçlarını topla ve Hırkamı giy!
Kokunu almamaları gerek.
"Ama tokam yok"dedim
Bileğindeki bilekliği çıkarıp uzattı.
Hiçbirşey demeden alıp saçımı topladım.Hırkasını da giydim. Giydim giymesine de hırka diz kapağıma geliyordu.İnsan değil dev mübarek.Hırkadan yayılan koku hoşuma gitmişti.Biraz da güven hissi aşılamıyor değildi.
Az sonra ileriden gelen sesle arkamı döndüm.Yine o kadın bu sürtükten bir kurtulamadım gitti.
Bana vahşi hayvan misali bakıyordu.Kadın ani bir hamle ile Tamay üzerien atladı.Ben biraz ileri kaçarak onları izliyordum. Öylesine vahşi ve acımasız dövüşüyorlardı ki tüylerim diken diken olmuştu.Kadının Tamayı zorladığı beliydi.Kadın sert bir darbe ile Tamayı ağaca fırlattı. Sonra turkuaz gözlerini bana çevirdi.Gözlerim çoktan dolmuşken bana doğru ilerledi. Daha göz kırpmadan yanımda bitiverdi.Elini koluma değdirdiği an inanılmaz bir elekrtik akımı ile yere yığıldım.Acı kaslarımı her lifine dağılmışken artık gözlerimin kapanıyordu.Bilincim tamamen karanlığa büründü.Beni ağaca çarpması ile bir süre yerde kaldım.Kafamı kaldırdığımda Mira'nın yerde baygın duruyordu.Onun öldüğünü düşüncesi öfkemi kamçılamıştı.Ayağa kalkıp O sürtüğün tepesine bindim. Kafasını gövdesinden tek hamlede ayırdım.Bir vampiri öldürmek zordur.Sadece iki yolu vardır.Gümüş kazık ve kafasını koparmaktı.Mira öylece yatıyordu.Muhtemelen yüksek dozda elektrik almıştı vücudu.Her vampirin kendine türüne ait özellikleri vardır.Bu kadında yüksek dozda elekrrikle insanları öldürebilirdi.Onu almak için eğildim.Ama vücuduma giren ağrı beni engellemişti.Onun canı yandığı için benimde yanıyordu.Onu götürmem lazımdı.Eve saniyeler içinde geldik.Bizimkilere baktım.Kimse ağır yaralanmamıştı.Sadece Sarpın kolu biraz derin kesilmişti.Onu yatağa yatırdım.Efsun bir büyücüydü.Onu iğleştirebilirdi. Hepimiz odadan çıktıktan sonra onu tedavi etmeye başladı.Yarım saat sonra kapıdan sakin davranışlarla çıktı.
"Sakin ol o iyi birkaç saat uyumalı sadece.Bu arada ona dokunduğumda birkaç şey gördüm.Onun özel güçleri olduğunu ilk gördüğümde anladım.Ama bu kadar beklememiştim.O bir "Sangin". Eğer dönüşürse inanılmaz güçleri olur"dedi.Sangin;Vampir türlerindeki en kuvvetli ve yetenekli vampirlerdir.Sanginler geleceği görürler ve onların ilk vampir türü olduğuna inanılır.
Efsun onu iğleştirdiği için artık vücuduma saplanan bu ağrılarda geçmişti.Çocuklar salondaydılar.Rima Sarpın başındaydı.Bende Efsunun söylediklerini düşünüyordum.
Eğer o bir Sangin ise elini sararken gördükleri doğruydu.
Ben ve o....
Yutkundum.Ve birşey demeden salondan ayrıldım.Uyuduğu odanın kapısına geldim.Kapıyı yavaşça açtım.Öylece uyuyordu.Yatağın kenarına oturup onu izlemeye başladım.
Ben nasıl bir insana bağlanıpta onu dönüştürüp mutlu olabilirdim.Ben daha önce duygulardan hiç birini hayatımın bir parçasıyken düşünmemiştim.Öfke dışında.
Bir süre sadece öylece koltukta otururup onu izledim.Onun gerçek ailesinin katillerinden olmak beni istemediğim bir duyguya sürükledi.Vicdan azabı.Daha önce bir vicdanım olduğunu bile bilmeyen ben şimdi vicdanımın azabını yaşıyordum.O sadece onu bulduğumu ve mühürlendiğimizi biliyordu. Ailesini ve bütün köyü saatler içinde yok ettiğimizi bilmiyordu.Sadece bütün gece başında beklemekle yetindim.Sadece beklemek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanguinarius;Kan içen
VampireMira vampirlere saplantı derescesinde bağlı olan bir kızdır.Bu merakı ve araştırmaları onu "Sanguinarius"denilen bir bilgilye ulaştırır. Sanguinarius bir topluluktur.Ve anlamıda"kan içendir".Bu bilgi onu hiç beklemiyeceği kanlı ve aşk dolu bir yola...