Omuzlarımda tüm masumluğu ile uyuyordu.Tek bir an bile kıpırdamadan uyumasını izledim.Bütün gece bir bebek gibi uyumuştu.Bazen gözlerindeki masumluk beni deli ediyordu.Nasıl olurda bu kadar saf ve temiz olabilirdi.Arabadan içeri doğan güneşin ışıkları yüzüne vururken kıpırdanmaya başladı.Gözleri tüm derinliği ile açılırken omuzumda olan kafasını görünce geri çekildi.
Normalde gülme olayı benim için pek alışıldık olmasa bile bu kızın şapşal hareketleri beni güldürüyordu.Ani tepkileri şaşkın bakışları ve tabiki garip düşünceleri.Bana bakmadan geri çekilir çekilmez üstünü düzeltmeye başladı.Doğan güneş tüm kızıllığı ile yüzüne çarparken arabayı sert bir fren ile durdurdum.Daha uyanır uyanmaz başladı. Şimdi ne olmuştu ki neden arabayı durdurdu bu şimdi.Hem ben nasıl onun omuzunda uyumuştum.Onun yapmadığına eminim.Galiba benim aptallığımdı.Ah kızım sürekli başını belaya sokmayı nasıl beceriyordun.Galiba bana hesap sorucak.Arabadan çıkıp biraz ilerideki uçurumun kenarına giderken bana in işareti yapmıştı.
Bu sefer işim kesinlikle bitti.Ne diye adamın omzunda uyudun ki yine nefretini kusucaktır kesin.
Yavaş adımlarla araçtan inip yanına doğru ilerledim.Belkide beni uçurumdan atıcaktı.İçimden dualar ederken korkum iyice artıyordu.Yanına geldiğimde güneş tüm güzelliği ile bizi uçurumun kenarında karşıladı. Güneş yeni doğuyordu.Hiçbirşey demeden yanında yerimi aldım.
İkimizinde ağzını bıçak açmadı.
Bir süre sadece gün doğumu izledik.Sonra güven veren sesi ile bana dönüp
"Gerçekten bana yardım etmek istiyormusun?"dedi.
Şaşkınlıkla aralanan ağzımdan nerdeyse kalp atışlarım duyuluyordu.Be..benim yardımımı istiyordu.Ben Tamay'a yardım edicektim.Benden bir cevap beklediğini gösterir gibi gözlerini gözlerime dikti.
Bu önemli bir konuydu.Bu teklifi sunan bendim.Ama Tamay beni kendinden koruyamazdı.Derin bir nefes alıp doğan güneşe doğru baktım.Gözlerine bakmadan konuşmam daha kolay olucaktı.
"Yardımımı istemediğini sanıyordum"dedim.
Üzgün gözler ile bana doğru bir adım attı.O adım atınca refleks olarak biraz geri çekildim.Neden çekildiğimi bilmiyordum.Bir adım daha attı bir adım daha ve bir tane daha...
Ben ise bir adım dışında geri gidemedim.En son mesafe yok olduğunda hızla çarpan kalbime susmasını emrettim.Ama beni dinlemiyordu.Aniden kocaman kolları ile beni kollarına aldığında neye uğradığımı şaşırdım.
Bu ne demekdi şimdi.Bu adamı çözmek imkansızdı.Ama tehlikeli sularda olduğumu biliyordum.
Beni kolları ile sıkıca sararken içimde daha önce hiç yaşamadığım bir duygu meydana geldi.Ne oluyor bana içimde sanki biri kalbime tekme atıyordu. Zihnim oldukca karışık kalbim ise çoktan yerle bir olmuştu.
Kolları ile beni iyice sıkarken kaburgalarımın zorlandığını hissettim.Saçlarıma yasladığı yüzünü çıkarıp
"Özür dilerim"dedi.
Ne!
Ben az önce yanlış duydum herhalde Tamay benden özür mü diliyordu.Ona ne demeliydim.Ne söyleyip ne yapmalıydım. Donup kalmışken bana yüzünü döndü.O an ağzımdan çıkan cümlelerin benim iradem dışında çıktığına yemin edebilirim.
"Ben daima senin yanında olucam"dedim.
Bunu kalbim söyletmişti.Aklım kalbime küfürler savururken hemen arkadan gelen fren sesi ile gelenlerin çocuklar olduğunu gördüm.Beni bırakması gerekti. Kendimi onun kollarından ayırırken bize doğru kıkırdayarak gelen çocuklara eğlence çıkmıştı.
Mert dalga geçen ses tonu ile
"Rahatsız ettik.Kusura bakmayın"dedi.
Gözlerimi devirdiğim sırada Sarpta dahil oldu.
"Evet abi siz meşgulsünüz. İsterseniz sonra gelelim"dedi.
Rima'nın koluna geçirdiği sert yumruk ile Efsun ile kahkaha atmaya başladılar.Efsun'u ilk defa kahkaha atarken görmüştüm.
Utançtan kızarmaya başladım.
"Ben..biz aslında.."dedim.
Daha sözüm bitmeden Tamay araya girdi.
"Saçmalamayı kesin"dedi.
Bana dönüp
"Onlara açıklama yapmak zorunda değilsin"dedi.
Hâlâ kıkırdayan Mert ve Sarp ellerini teslim olurmuş gibi havaya kaldırdılar.
Arkadan gelen çalı sesi ile herkes oraya döndü.Bu Aysardı.Yüzünde korkunç bir ifade vardı.Geri geri gidip hızla ortadan kayboldu.
Bir an da kıkırtılar sesizliğe gömülmüştü.Çocukların yüzü bozulmuştu.Ben pek birşey anlamasam da onları rahatsız oldukları her halinden belliydi.
Neden bu kadar sinirli ve korkunç görünüyordu.Ben ve Tamay'ın sarılması onu rahatsız mı etmişti.
Ah saçmala!Neden senin için sinirlensin ki daha tanışalı iki gün bile olmadı.
Çocukların kaçırdıkları bakışları beni korkutuyordu.
Tamay sesizliği delip
"Hadi gidelim.Etraf güvenli olmaya bilir"dedi.
Arabaya doğru ilerlerken çocuklar kaşla göz arasında kaybolmuşlardı.Arabaya binip düşüncekerimi dizginlemeliydim.
Bir dakikalığına gözlerimi kapattıktan sonra çalışan arabadan dışarı baktım.Ağaçların arasında bir çita hızında ilerleyen
Aysar olmalıydı.Belkide beni görüyordu.Ben ise sadece hızla ilerleyen karaltı görüyordum.
Biraz sonra saçlarımı topladığım bilekliğin çözüldüğünü fark ettim.
Önce oturduğum koltuğu aradım.
Ama düşmüştü sanırım.Ayak altıma bakmak için eğildim.Yüzüm cam tarafına bakarken bir yandan da elim aşağıda bilekliği arıyordu.Elim yerde biraz gezdikten sonra elime değen soğuk ten irkilmeme neden oldu.Döndüğümde Tamay ile göz göze geldim.Hızla geri çekilirken kafam torpidoya çarptı.Elim ile kafamı tutarak geri doğruldum.
Tamay'ın dudakları biraz kıvrılmıştı.Şakadan kızgınmış gibi yaparak
"Komik olduğunu düşünmüyorum"dedim.
Kıvrılan dudakları tam anlamıyla gülümseme olunca aynı anda arabada kahkahayı patlatıverdik. Bilekliği uzatırken hâlâ gülüyorduk.Saçlarımı daha tam toplayamamışken arabanın önünde beliren siyah karaltı ani frene neden oldu.Frenle savrulurken kafam torpidoya çarpmıştı.Amaçları beni konseyden önce öldürmekti sanırım.Acı içinde geri çekilirken Tamay'ın göz irisleri sarıdan kırmızıya döndü.Elimi kafama götürdüğümde kafamın biraz kanadığını gördüm. Tamay'ın aniden arabadan fırlamasını görmedim bile. Karşıda birbirine bakan Tamay ve Aysar birbirlerine ölümcül bakışlar atıyorlardı.Hemen arabadan fırladım.
Tamay öfke ile ona kükrüyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Az kalsın sana çarpıcaktım."dedi.
Aysar ise sadece onu birazdan öldürücekmiş gibi bakıyordu.
"Bu benim hatam değil.Mira yerine yola bakmalıydın"dedi.
Tamay yumruğunu sıkarken Aysar'ın da boğazındaki damar iyice belirginleşmişti.
Biraz daha müdahale etmez isem kavga ediceklerdi.
"Durun!"diye bağırdım.
İkiside bana döndüğünde garip hissettim.Yutlunamadım.Sadece o an öylece donup aklımdaki yerini aldı.Tamay parmağını bana doğru
uzattı.Ve ekledi.
"Görüyormusun senin yüzünden yaralandı"dedi.
Aysar tıslarcasına
"Buraya önemli birşey söylemeye geldim.Biraz daha dikkatli kullansaydın eğer o yaralanmazdı"dedi.
Tamay cevap vermeye hazırlanırken
"Şuna son verin! Aysar ne oldu anlat lütfen"dedim.
Daha fazla bu saçma tartışmayı dinlemiyecektim.
Aysar öfkeli ve endişeli görünüyordu.
"Grupsuzular bizi fark ettiler. Birazdan burda olurlar"dedi.
Korkum başımdan aşağıya dökülen kaynar su gibiydi.Her seferinde yaralanıyordum.Bu sefer kim bilir ne olucaktı.
"Ne yapalım"dedim.
Aysar gerinerek bana baktı.
"Seni uzaklaştıralım burdan hemde çok hızlı bir şekilde.Benim bir fikrim var.Seni kucaklayıp burdan uzaklaştırabilirim."dedi.
Tamay araya girerek
"Neden sen? Bunu ben de yapabilirim"dedi.
Az sonra Rima,Sarp ve Efsun,Mert de gelmişlerdi.
Rima araya dalarak
"Olmaz Tamay!Bizim dövüşmek için güce ihtiyacımız var.Aysar en hızlımız ve buraları çok iyi biliyor. Mira onun ile gitsin"dedi.Efsun ve diğerleri de hâk verince Tamay kabul etti.Bu durumdan çok rahatsız olduğu çok belliydi.
Ama mecbur olduğumuzu hepimiz biliyorduk.Aysar bana doğru gelip elini uzattı.
"Hadi zamanımız kalmadı"dedi.
Tamay'ın gözlerine bakarken Aysar beni kucağına aldı.
Aysar'ın kucağındayken hepsine bakarak
"Dikkatli olun"dedim.
Oradan uzaklaşmaya başladığımızda neredeyse hiç birşey göremiyordum.Çok hızlı ilerliyorduk.Aysar hem koşup hemde bana bakıyordu.
"Neden sana sarılmasına izin verdin?"dedi.
Meraklı gözler ile ona bakınca içimdeki korku büyüdü.
"Sana zarar vermesinden korkuyorum.O zaman beni kimse tutamaz"dedi.
Daha lafı bitmeden elim ile ağzını kapattım.
"Lütfen bana bunu yapmayın"dedim.
Gördüklerim gerçekleşiyordu. Aysar ve Tamay eğer ikisinden birine zarar gelirse kendimi affedemezdim.
"Amacım seni korumak"dedi.
Hiçbirşey demeden sustum.Bir süre hiç konuşmadan ilerledik.Biraz ilerde görünen ev ilgimi çekmişti.
"Evim evim güzel evim"dedi.
Burada mı kalıcaktık? Epey görkemli bir ev ama epey yıllanmış olduğu belliydi.Ağaçlar ile çevrelenmiş hali cok ürkütücüydü.Evin önüne geldiğimizde beni yere indirdi.
Kapıyı çalmadan açılmıştı.Kapıyı açanı görmek için eğildim.
İçerden gayet neşeli sesi ile saçları ağarmış bir adam çıktı.
"Sevgili Mira sonunda geldin.Hoşgeldin.Lütfen içeri gel!"dedi.
Bu adam vampirlerin babası olan Hara olduğunu düşünüyordum.
Gülümseyerek içeri girdim.Anlaşılan yanılmamıştım.
"Benim adım Hara.Bu yaramaz çocukların babasıyım"dedi.
Gülümsemem ile bana odaklanan gözleri çok güzeldi.Resmen gözleri cırtlak yeşildi.Çok açık bir yeşildi. Ömrümde bu kadar garip gözler görmemiştim.Biz Hara ile muhabbet ederken Aysar çoktan gitmişti.Ne kadar sorularına cevap verirken mutlu gözüksem de içim hiç rahat değildi.Acaba nasıllardı.Tamay'ın başına birşey gelmesinden çok korkuyordum.Bu korku sadece Tamay için geçerli değildi.Ama en büyük korkum Tamay'ın yaralanmasıydı.Ona neden bana yardım etmesini istediğimi tam olarak bilmiyordum.Bu kız bana güven veriyordu.Ona aşık değildim. Ona karşı hislerimin olduğunu sanmıyorum.Ama benim hislerimi anlıyordu.Belkide herşeyden öte vicdan azabım ona merhamet ve şevfat göstermemi itiyordur benden.
Bu vicdan azabımı yoksa gerçek hisler mi bilmiyorum.Bir insana karşı güven beslemek en son isteyeceğim şeydir.Bu iş bittiğinde onun ile tüm bağım iyi ya da kötü biticekti.Ve bu bağın iyi yada kötü olucağına ben karar vericektim.
Aysar karşıma atladığı için yaralanması beni öfkelendirmişti.Aysar ile tanıştığımız andan beri genellikle benim olanı almak ister.Eğer Mira'yı böyle birşeye sürüklerse ona acımıyacaktım.
Aysar ile uzaklaştıktan sonra ormanın belirli yerlerine birer birer yerleştik.Bizim onları aramamıza gerek yoktu.Onlar zaten bizi bulmuşlardı. Karşımda kanlı ağzı ile beliren bu aptalın yeni dönüştürüldüğü çok belliydi.
Genelde yeni dönüştürülenler zaten tek başına avlanırlardı.
Kolay bir yem olduğu için hiç hareket etmeden bana saldırmasına izin verdim.
Bana doğru koşup kendini üstüme atması ile kolumu boynundan geçirip boynunu koparmam aynı anda oldu.
Bu aptal grupsuzlar.Kendi kendime gülerken ağaçların etrafından beliren yeni vampirler gülüşümü yarıda kesti.
Bunlar grupsuz değildi.Bunları yöneten biri olmalıydı.Kafamı bir sağa bir sola kütürdetip bağıra bağıra
"Uzun zamandır talim yapmıyordum.Beni çok zorlamayın çocuklar"dedim.
Epey kalabalıklardı.Biraz uğraştırabilirdi.Eh bir yerden başlamak gerek deyip aralarına daldım.Eve geleli nerdeyse iki saat olmuştu.Ama hâlâ dönmemişlerdi.Korkum her geçen saniye tırmanırken belime saplanan acı ile inledim.Hara gözümü kırpmadan yanıma gelmişti.
"Canım çok yanıyor"dedim.
Bu acı beni iki büklüm edicek kadar şiddetliydi.İçimdeki kötü his beni öldürüyordu.Tamay'ın canının yandığına emindim.Hara beni koltuğa uzandırırken
"Bu mühürlendiğiniz için oluyor.Tamay'ın şuan da başı dertte olmalı"dedi.
Acı tüm sırtıma yayılırken her hücrem can çekişiyordu.Nefes alışım yavaşlıyordu.Gözlerim acıdan dolmuştu.Hara bana duygulu bakışları ile
"Sen osun.Tamay'ın diger yarısı"dedi.
Gözlerim acıdan kapanırken aklımda tek bir sorunun cevabını düşünüyordum.
"Ben o muyum? Tamay'ın diğer yarısı..."
Hayat bizi sıra dışı bir bağ ile bağlamıştı.Onun her acısını ben benim her acımı ise o yaşıyordu.
Hayat bana neden bu kadar acılı bir oyun oynuyordu?
Anlaşılan tehlikeli sulardaydım.Ve bu sular ya beni yutucaktı.Ya da karaya vurucaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanguinarius;Kan içen
VampireMira vampirlere saplantı derescesinde bağlı olan bir kızdır.Bu merakı ve araştırmaları onu "Sanguinarius"denilen bir bilgilye ulaştırır. Sanguinarius bir topluluktur.Ve anlamıda"kan içendir".Bu bilgi onu hiç beklemiyeceği kanlı ve aşk dolu bir yola...