Hayatta birçok bedel öderiz.Bazı bedeller hayatımızı değiştirir. Bazıları ise sadece bir ceza olarak kalır.Hayat size her an karar verme imkanı vermese bile bazen sadece kendi hakikatimiz bize yol gösterir.O an yapabileceğimiz sadece kadere boyun eğmektir.
O yüzden bazen kadere yol verin o sizi olmanız gereken yere götürür.Rüya aleminden ayrılırken artık gerçek dünyadan sızan ışıklar yüzümü aydınlatmıştı.Yavaş yavaş aralanan göz kapaklarımın yanı sıra burnuma gelen bu huzur verici kokunun kaynağını anlamaya çalıştım.Gözlerim tam anlamıyla açıldığında yine aynı odaya uyandığım için yaşadıklarımın rüya olma ihtimalide uçup gitmişti.Bu eve geldiğimden beri bu umutla defalarca gözlerimi yummuş ve yine tekrar aynı hayal kırıklığı ile açmıştım.Yatağın sol tarafında duran iri cüsse beni kendime getirmişti.Akşam olanlar tekrar aklıma gelince yatakta dikeldim.
Şansım varmışki ondan önce uyanmıştım.Birinin beni uyurken görme ihtimali rahatsız ediciydi.
Biraz yatağın üstünde öylece kaldım.Onun yetimhanede büyümesi ve ailesinin katledilmesi ona karşı empati yapmama neden olmuştu.Benim ailem de vampirler tarafından öldürülmüştü.Ama ilginçtir ilk duyduğumda üzülmeye bile fırsat bulamamıştım.Çünkü hiç görmediğin insanların senin ailen olduğunu öğrenmek malesef bende hiç duygu değişimi yapmamıştı.Ben kendimi bildim bileli bana bakan insanları anne ve baba olarak görmüştüm.Onlar bunun eksikliğini hiç hissettirmemişlerdi.Ama Tamay üvey bile olsa aile sevgisi görmemişti.Tamay'ın Aysar tarafından öldürüldüğü halisünasyonlar da beni aşırı etkilemişti.Ben yine düşüncelerime boğulmuşken Tamay kıpırdanmaya başladı. Bende sadece ona bakıyordum. Tam olarak yatakta doğrulduğunda bana dönüp baktı.
Ben hâlâ onun yaşadıklarını düşünürken o gözlerini iyice gözlerime gizlemişti.Bana bakarken kaşlarının çatılmasına engel olamadı.Madem beni dinlemiyordu.O zaman düşüncelerimi okumalıydı.Düşüncelerim zihnimden zihnine yerleşirken kaşları iyice çatıldı. Gözlerimiz birbirine iyice kenetlenmişken ani bir refleks ile kollarımdan tutup beni kalktığım yatağa gömdü adeta.Aramızdaki mesafe yok olurken düşüncelerimin onu neden rahatsız ettiğini anlamamıştım.
Ben sadece empati yapmak isteyip ona yardımcı olmak istiyordum.Artık nefesinin sıcaklığını hissedicek mesafedeyken ona bana güvenmesini ona yardım edebileceğimi düşündüm.Aklımın derinlerinde bu düşünceler geçerken sarı gözleri yaşlarla doldu.Şu an o kadar farklı hissediyordum ki ağlaması bile beni şaşırtmamıştı.Bileklerim artık ellerinde ufalanmak üzereyken bunu yapmaya devam edemedim.Yaşla dolan gözlerimi bileklerime kaydırırken ellerini çekti.Ellerini çekmesi ile bileklerimdeki morarıklar bize sırıtıyordu.Canımın yanmasına rağmen buna pişman değildim.
Bir vampir olsa bile kimse kalpsiz olduğunu iddia edemezdi.Canının çok yandığını saklayamazdı. Yataktan kalkarken yere mühürlenen gözleri bileklerime kaydı.Gölzerinin dolmasını görmemem için kafasını kaldırmıyordu.Göremiyeceğim bir hızla ayağa kalkıp eline geçen herşeyi fırlatmaya başladı.
Attığı hiçbirşey bana denk gelmiyordu.Bunu bilerek mi yaptığını bilmiyorum.Ama korkudan elim ile başımı siper aldım.Duvara çarpan her eşya çığlıklarıma karışıyordu.Korku gözyaşları beni esir almıştı.Bu donuk kalpli adama yardım etmek istedim.Bu kadar gaddar ve acımasız olmak büyük bir hayal kırıklığının eseri olmalıydı.Bir an duraksayıp derin derin nefesler alırken sarı zehirini yine gözlerime akıttı.
"Neden senden nefret ettiğimi biliyormusun?Çünkü sen bir insansın.Ben daha küçük bir çocukken insanlar ailemi vahşice katlettiler.Ve sende onlardansın"dedi.
Derin bir nefes alıp
"Ve bana her yaklaştığında sana bağlanmaktan korkuyorum. Çünkü senin...senin aileni..."dedi.
Ardından kapı açıldı.Aysar ve diğerleri etrafa şaşkın gözlerle bakarken Aysar koşarak içeri girdi.Gözyaşları içindeyken beni yataktan kaldırıp kollarına aldı.
Tamay'a ölümcül bakışlar atarken odadan çıktık.
Ben Aysar'ın kollarında hıçkırıklarıma boğulurken beni anne şevkati ile göğsüne bastırdı.
"Mira bana bak!Sakin ol tamam mı?Yanındayım sakinleş"dedi.
Kolları bana o an huzur vermişti. Kafamı göğsüne kapatıp sağ elim ile de ona tutunuyordum.Beni odasına götürdü.Yatağa bıraktı.
Elleri ile yüzümü sildi.Şevkat dolu bakışlarla
"Ne olduğunu sormuycam.Sadece yanımda güvendesin.Sana zarar verdi mi?"dedi.
Gözlerim bileklerime kayarken
Aysar'ın gri gözleri sinirden kocaman açılmıştı.Kalkmak için ani bir refleks ile dönerken aklıma Aysar'ın Tamay'ın kafasını kopartması geldi.
Bileğini tuttum.Gitme der gibi baktım.Yanıma otururken sinirden dişlerini sıktığı belliydi.
Kafamı göğsüne çekip bir süre bekledi.Hemen ardından odaya Rima Efsun ve Mert Sarp girdi.
Bize bakarlarken kendimi Aysar'ın kollarından kurtardım.
Kimse birşey sormadı.Mert ve Sarp'ın ağzını bıçak açmadı.Efsun her zamanki gibi soğuktu.Rima koşarak yanıma oturdu.Kollarını bana dolayarak beni konuşmadan
sakinleştirmeye karar verdi.Bende kollarımla karşılık verdim.Ardından yatıştırıcı sesi ile"Hadi canım birazdan yola çıkıcaz.Sende hazırlan.Olanları bilmiyorum ama boşver Tamay işte"dedi.
Herkes odadan çıkmıştı.Rima da az önce giyinmem için bana giyicek birşeyler koyup çıkmıştı.
Banyoda giyinip çıktım.Son günlerde iyice kirli olan saçlarımı
taradım.Saçlarım siyah kadar koyu değildi.Aslında karamelsi bir tonu vardı.Göğüslerime kadar gelen boyunu seviyordum.
Tamamen hazır olduğumda bileklerimdeki morlukları kapatmak için bandana gibi bişey aradım.Çekmecenin tekinde bulduğum siyah bir bandana vardı.Onu alıp Aysar'a sormaya giderken kapıya döndüğümde Aysar zaten kapıdaydı.Kapıya yaslanıp kollarını dolamıştı.Acaba ne kadardır ordaydı.Aslında biraz odasını karıştırmış gibi oldum. Utanç enseme binerken
"Alabilirsin onu avlanırken yüzüm görünmesin diye takıyordum"dedi.
"Afedersin.Sana sormaya geliyordum"dedim.
Bana tebessüm ederken yaklaşmaya başladı.Elimden bandanayı alıp bileğimi çekip hırkayı sıyırdı.Bandanayı nazikçe sarmaya başladı.Son olarak ucunuda içine saklayıp bana baktı.Teşekkür ederim anlamında kafamı salladım.
Sonra elini omzuma atıp beni önden hafiften itmeye başladı. Merdivenlerin başında herkes bize döndü.Tamay kapıya yaslanmıştı.Dönüp bakmadı bile.Çok düşünceli görünüyordu.
Ona aldırmadan merdivenlerden inip kapıyı sertçe vurup dışarı çıktım.Arabaya bindim.Aptallıkta sınır tanımıyordum.Ne diye sormadan arabaya bindim ki zaten.Rima,Efsun,Mert,Sarp hepsi aynı arabaya bindi.Kapı açıldığında Tamay 'ın suratı ile karşılaşınca inmeye çalıştım. İnerken Aysar kapıyı tekrar kapattı.Açık camdan kafasını sokup "Ben önden yol göstermek ve korumak için koşarak gidicem. Senin Tamay ile gitmen gerek"dedi.
Keşke ağzın ile kuş tut deseydin. O zaman daha kolay olurdu.Aysar elimi eline haps edip gözlerime bakınca Tamay'ın yükselen sinirini hissediyordum.
Bu çok saçma arkam ona dönük olmasına rağmen duygularını hissediyordum.Belkide mühürlenme ile ilgili olabilirdi.Tamay arabaya aniden gaz verince korktum.
Aysar da ters bakışlarla yanımdan ayrılıp kaşla göz arasında ormanda kayboldu. Sonuçta o bir vampirdi.Koşarak yolculuk yapabilirdi.Araba aniden hızlanınca kendimi kapının kolu ile tutarak camdan uçamamı engelledim.Ayı ne olucak.
Dakikalar ilerledikçe aramızdaki soğukluk da artıyordu.O gaza her bastığında ben de tutunduğum yeri o kadar sıkıyordum.Açık camdan gelen rüzgar saçlarımı savuruyordu.Tamay bana dönmeden
"Cami kapatta daha varmadan boynunu koparıp seni öldürmesinler.Saçlarının kokusu bana geldiği kadar onlara da gider"dedi.
Çok bilmiş.Sen çok biliyorsun sanki odun ne olucak.
Elimi kapatmak için camın koluna atarken camdan aniden gelen karaltı ile koca bir çığlık attım. Yüreğime inmesine ramak kala bu karaltının Aysar olduğunu anladım.Şaşkınlık dudaklarımı aralamıştı.Araba ile aynı hızdaydı.
Vampirlerin en sevdiğim özellikleriydi.Hızlı hareket etmeleriydi.Aysar sırıtarak
"O haklı Mira kokun bütün ormana yayılmadan camı kapa.Bu arada seni korkuttuğum için özür dilerim"dedi.
"Önemli değil.Kendine dikkat et"dedim.
Aysar gözden kaybolunca bende camı kapattım.
Resmen İstanbuldan ayrılıyordum.Ve aileme kampa gidicem diye yalan söylemiştim.
Arkamda en iyi arkadaşımı bırakmıştım.En önemlisi ise ailemdi.Acaba Erda'yı koruyan şu Ateş nasıl biriydi.Tamay gibi sert miydi?Ben düşüncelerimle yine savaşırken saat çok geç olmuştu. Güneş batmaya yakındı.Bütün bu sorunları bir kenara itip uyumaya karar verdim.Kafamı omuzuma yaslarken yol beni çoktan hipnoz etmişti.Gözlerim kapanırken dudağımdan annemin ninisi döküldü.Tamay bana bakarken onu umursayacak vaziyette değildim.
-Hadi uyu küçük kız.
-Uyuda büyü küçük kız.
-Annen seni çok seviyor.
-Sana özen ile bakıyor.
Gözlerim kapanırken annenin ninnisi beni hüzne boğmuştu.Belkide onu bir daha hiç göremiyecektim.Belkide ölücektim.Ondan ayrılmak zor olmuştu.Son zamanlarda da hiç onu görme fırsatım olmadı.Veda bile edememiştim.Gözlerim artık tamamen kapanırken sesim de kısılıyordu.En son gözlerim kapandı.Sesimin yerini de sessizlik aldı.Ona zarar verme hissi beni içten kemirsede o an kendime neden hakim olamadığımı bilmiyorum.O sadece bir insandı.Ve ailem hakkında konuşuyordu.Bana yardım ediceğini düşünmesi beni tetikleyen noktaydı.Benim ailem insanlar tarafından katledildi.Onun ailesi ben ve diğer vampirler tarafından katledildi.Onun ailesinin katiliydim.O da ailemi yok eden soydandı.Bana yardım etmesi beni ona bağlıyacaktı.Ona bağlanamazdım.Aysar ile bağlarının güçlenmesi beni deli ediyordu.Neden kızdığım konusunda da kendime hayret ediyordum.Aysar ile küçüklükten beri hep kapışırdık.Bu yüzden Mira'nın bir kapışma konusu olmasına izin vermiycektim.Ama canının yanması ilk defa şu donuk kalbime bir üzüntü tohumu atmıştı.Yol esnasında uyuklumaya başladı.En sonunda başı omzunun üstüne düştü.Biraz daha öyle giderken dayanamadım.Tek elim ile arabayı sürerken diğer elim ile de Mira'nın yüzünü kavradım.
Başını omzuma doğru eğip omuzuma yerleştirdim.Sürekli çocuk gibiydi.İlgi isteyen bir çocuk.Ona karşı olan sorumluluk duygusu beni sürekli dürtüyordu.Kafası omuzumda ilerlemeye devam ettik.Muhtemelen uyanınca kızıcaktı.Ama umrumda bile değildi.Çok fazla huysuzdu zaten birde boynu tutulabilirdi.
Yol hayatın bizden aldıklarını hatırlarıyordu.O yaralı bir kuştu.Bende başında uçan bir Şahindim.Onu ya öldürecektim.
Ya da sahiplenicektim.
Şimdilik hoşçakal İstanbul...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanguinarius;Kan içen
VampireMira vampirlere saplantı derescesinde bağlı olan bir kızdır.Bu merakı ve araştırmaları onu "Sanguinarius"denilen bir bilgilye ulaştırır. Sanguinarius bir topluluktur.Ve anlamıda"kan içendir".Bu bilgi onu hiç beklemiyeceği kanlı ve aşk dolu bir yola...