4.Bölüm(Sarı Zehir)

43 3 0
                                    

Göz kapaklarımdan kirpiklerime kadar tüm bedenimi ince bir acı kaplamıştı.Başımda öyle ağrıyordu ki sanki beynimden vurulmuş gibi hissediyordum.
Gözlerim aralanırken beynim koltukta uyuyan kişiyi tanımlamaya çalışıyordu.Bir yandan da nerde olduğumu anlama çabası kaplamıştı içimi.
Görüntü netleştikçe koltukta uyuyanın Tamay olduğunu anladım.Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken onun odasında ve onun yatağında olduğumu farkettim.Ama ilginç olan bu değildi.O uyumuştu.Kendi kendime konuşmaya başladım.
"Ama vampirler uyumaz ki. Belkide türüne göre uyuyanlar da olabilir"dedim.
Uyanır uyanmaz ilk merak ettiğim şeyin saçmalığı dudağıma bir gülümseme yerleştirdi.
Sonra olanları hatırlamaya başlayınca kaşlarım öfke ile çatılmaya başladı.
Yüksek sesle
"O sürtük yüzünden bu haldeyim"dedim.
Sonra ayağa kalktım.Biraz odanın içinde gezinmeye başladım.Üstümdeki kıyafetlere baktım.Üstümdeki t-shirt bana elbise olmuştu.Birde kısa bir şort vardı.Tamay'ın ya da diğerlerinin beni şortla görme ihtimali ve üstümü değiştirmiş olmaları beni utandırmıştı. Camdan hafif bir esinti gelince üşüdüm.Sonra herhalde içimdeki anne ortaya çıktı.Tamay'ın üşüyüceğini düşündüm.Üstüne yatakta duran battaniyeyi örttüm.Bir vampire yapılacak saçma bir hareket bile olsa ben bir insandım ve insaf duygum vardı.Battaniyeyi üstüne yerleştirdikten sonra acaba kalbi atıyor mu ya da nefes alıyor mu? diye merak ettim.Bu başıma gelenler hep vampir merakımdandı ama ben hâlâ merak ediyordum.Yavaşça eğildim.Bekledim bekledim.Hiçbir yaşam belirtisi yoktu.Kendi kendime konuşarak
"Kalbi atmasa bile iyi bir vampir olabilir belki"dedim.
Kulağım hâlâ göğsündeyken o ciddi ses tonu ile
"Belki bir gün iyi bir vampir olurum"dedi.
O konuşunca ani bir hareketle kafamı kaldırdım.Kafam çenesine çarptı.Adama boşuna odun demiyorum.Kafam kırıldı resmen. Birde korkudan kalbim fırlamıştı. Kafamı tutarak geri çekildim.Ona ayımısın bakışı atarken ayağa kalktı.
"İyimisin? Amacım seni korkutmak değildi"dedi.
Göz devirerek
"Yok bişeyim sadece kafa tasım içeri göçtü"dedim.
Yine o nadir tebessümünden birtane attı.Gülmek bu adama yakışıyordu.Ama o kıymetini bilmiyordu.
Kafamı ovuştururken bana doğru ilerleyip beni kendine sertçe çekti.
"Gel buraya kafana bakıyım"dedi.
Adam hem ayı hem de merak ediyo türünün tek örneği.
Elini kafamda gezintiye çıkarmıştı ki utancımı bastırmak için cevabını bildiğim bir soru sordum.

"Bana ne oldu?"dedim.
"Tara sana yüksek dozda elektrik verdi.Haliyle sende dayanamadın ve bayıldın.Demek o aptalın adı Taraydı.
Hiçbirşey demeden bu sefer en kazık ve en utanç dolu soruya geçtim.
"Bunlar kimin kıyafetleri?"dedim.
Amacım beni kimin değiştirdiğini öğrenmekdi.
Beni kendinden uzaklaştırırken şaşırıcağım bir şekilde suratında dalga geçer gibi bir tavır vardı.
"T-shirt benim.Şort ise 2 Rima'nın ve seni ben giydirdim"dedim.
Uyanır uyanmaz ilk aptallığım buydu.Artık şunu aklına sok kızım düşüncelerin okunuyor!
Utançla kafamı eğerken bay kibirli dururmu?Yok iyice yerin dibine soktu utançtan beni.
"Seni giydirmek zevkti"dedi.
Öfke dolu bakışlarla sarı gözlerini adetâ zehirledim.Koluna sıkı bir yumruk attım.
"Pis sapık.Senden nefret ediyorum.Sana güvenmek en büyük hatamdı.Annen baban eminim senden utanıyorlardır"dedim.
Donup kalmıştı.Ne yani birşey demiycekmiydi.Az önceki egoist halınden eser yoktu.Kapı açılınca gergin ortamın etkisini fark eden Rima
"Mira iyimisin canım?Ne oldu iyimisiniz?"dedi.
O esna da Tamay bana ölümcül bakışlarını saplamıştı.
Daha sonra bana omuz atarak beni sıyırıp geçti.Kapıyı öyle çarptı ki yerinden çıktı sandım.
Suçlu olmasına rağmen bana yaptığı hareket beni iyice zıvanadan çıkarmıştı.
Rima gelip kolumdan tutup beni yatağa oturttu.
"Ne oldu canım Tamay ile ne konuştunuz da bu kadar öfkelendi?"dedi.
"O kadar bencil ki ama hâlâ trip atabiliyor.Düşüncelerimi okudu. Sonra da seni ben giydirdim. Zevkti dedi"dedim.
Bende ona pis bir sapık olduğunu ve ailesinin ondan utandığını söyeldim.
Rima gözlerini yere kenetledi. Bana bakmadan
"O kötü olmuş"dedi.
"Ne kötü olmuş"dedim.
"Şimdi öfkesinin sebebini anladım.Mira bak canım onun bir ailesi yok.Onun ailesi o çok küçükken insanlar tarafından öldürüldü"dedi.
Rima cümlemesini tamamlarken gözlerimin dolmasına engel olamadım.Ben çok büyük bir hata yaptım.Onu kırmıştım.Hemen ayağa kalktım.
Salona ilerledim.Çocuklar bana saşkın şaşkın bakarken bende Tamay'ı soruyordum.
Sonra karşıdan gelen Efsun'un koluna yapıştım.
"Efsun Tamay nerede ?"dedim.
Efsun bana aptalmısın bakışı atarken
"Çatıkatındadır.Üçüncü katta karşıda ki kapı"dedi.
Merdivenleri patıt patır çıkarken muhtemelen çocuklar hâlâ o sersem yüz ifadesi ile bana bakıyorlardı.En son kata çıktım. Az ileride duran bu kapıyı daha önce hiç fark etmemiştim.Ama herhalde burasıydı.Kapı kolunu yavaşça indirdim.Kapı aralanırken genzimi yakan boya kokusu tâ ciğerlerime gitmişti.
Tamay bir taburenin üstünde oturmuştu.Karşısında da bir adam ve bir kadının sarılmış vaziyette ki resimleri vardı.Nerdeyse bitmiş gibi duruyordu.Sadece kadının ayak kısımları boyanmamıştı.Tamay'ın resim çizdigi gerçeği biraz fazla gelicek ki kapı koluna doğru hafif eğim aldım.Almaz olaydım.Kapı birazcık gıcırdadı.Tabi hemen dikkati kapıya döndü.Sadece yarım bir bakışla kim olduğumu anladı.Bana bakmadan
"Ne istiyorsun?"dedi.
Yutkunup derin bir nefes aldım.
"Tamay ben gelebilirmiyim?"dedim.
"Geldin zaten ne istiyorsun?"dedi.
Biraz daha ilerleyip tam arkasında yer aldım.Biraz daha gidersem kızabilirdi.
"Ben özür dilerim.Ailen ko..."
Daha cümlem bitmeden
"Bunu sana kim söyledi?Ayrıca senin aptal sözlerin benim umrumda bile değil!"dedi.
Çıldırmamak için dişimi sıkarken
Tamay ayağa kalktı.Öfkem korkuya dönüşürken bana doğru ilerlemeye başladı.Şimdi neden bana doğru geliyor ki bu?
İlerledi.İlerledi.İlerledi.En son aramızdaki mesafe yok olunca durdu.Sarı gözlerinin zehrini içime akıtarak başladı konuşmaya
"Bana bak sersem insan.Ne düşündüğün ya da ne hissettiğin umrumda bile değil.Benim ailemin adınıda bir daha ağzına alma.Seni korumaya mecburum. Ama haddini aşarsan bu benim sorumluluğumdan çıkar.Edirne'ye gitmek için sabah yola çıkıcaz.Şimdi çık burdan."dedi.
Gözlerime bakarken gözlerim dolmuştu.Kendime küfrettim o an. O canavarın önünde ne diye ağladım ki.Bana karşı ilk defa nefretini kusmuştu.Ve bunun canımı yakmasından nefret ettim.
Hızla kapıdan çıktım.Artık buna dayanamıyordum.Rima'nın yanından geçerken
"Bahçeye geçiyorum.Bana hırkanı ver"dedim.
Bende artık mantığı kavradığım için artık ona göre hareket etmeye
çalışıyordum.Rima açık ağzı ile hırkasını verirken tek seferde hırkayı üstüme geçirdim.Kapıyı sertçe çekip kendimi hamağa attım.Bir süre gözlerimi kapatıp ormanı dinledim.Şu an vampirin teki boynumu koparsa umrumda olmaz.Şu an sadece öfkemin esiriydim.Gelen çatırtı ile Tamay'ın geldiğini sandım.O yüzden boğuk sesimle
"Git başımdan şimdide sen beni yalnız bırak"dedim.
Kahkaha sesi ile gözlerim aralandı.Bu onun sesi değildi. Rima,Efsun yada Mert ve Sarp'a ait değildi.Merak dolu gözlerle arkamı döndüğümde beni saçı kulaklarına kadar gelen sarı saçlı biri karşıladı.Yakışıklı grubuna girebilirdi.Gri gözleri onu ifşa etmişti.Bu da kimdi acaba?Henüz boynuma atlamadığına göre karşı tarafta değildi.
"Sen de kimsin?"dedim.
Şüpeli gözlerimle onu süzerken baya cool bir tavırla
"Aysar ben Tamay'ın yetimhaneden arkadaşı.Beni seni korumam ve Tamay'a yardım etmem için Hara gönderdi.O bizim üvey babamız.Aslında o öksüz vampirlerin babası"dedi.
Hayretle açık kalan ağzımı kapatınca el sıkışmak için elimi uzattım.Eliyle elimi kavradığında
Yine aynı şeyler oldu.Gözlerim karardı.Ve net olmayan birkaç görüntü.Aysar ve Tamay birbirlerine aşırı vahşice saldırıyorlardı.Aysar Tamay'ın boynunu koparınca görüntüler gitti.Göğsüm sıkışmaya başladı.
Hissettiğim tek şey elimi kavrayan sıcak avuç içleriydi.Bu sefer ki çok ağırdı.Ve bir o kadar da gerçekçiydi.Zihnim tekrar karanlığa boğulunca bu gördüklerim gözlerimden akan yaşları engel olmayacaktı.

Sanguinarius;Kan içenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin