"Nereye gidiyoruz!" diye bağırdım. Sesim dar sokakta yankılanıyordu. Bana döndü ve dudaklarımı öptü.
Hafif bir şokla olduğum yerde durdum. O ise yürümeye başlamıştı.
"Sanırım buna alışmam gerekecek." Tekrar döndü ve belimi arkaya bükecek şekilde sertçe öptü.
"Artık sesini kes ve beni takip et." Kafamı salladım ve peşinden gittim. Yüksek sesli bir müziğin olduğu partiye gittiğimizde elimi tuttu ve beni içeri çekti.
Kulaklarım hafif uğuldarken onu kaybetmemeye çalışıyordum. Burası küçük bir evdi ve içerisi tıka basa insan kaynıyordu. Zorlukla insanları yararak geçtik ve üst kata çıkan merdivenlere yöneldik.
Beni merdivenlerin herhangi bir yerine oturttu ve bekle işareti yaparak ayrıldı.
Hızla merdivenleri çıktı ve ortadan kayboldu. Tek başıma duvarları seyrederken bir erkek oldukça mini giymiş bir kızı merdivenlere itti ve kemerini sökmeye başladı.
Hızla ayağa kalktım ve merdivenleri tırmandım. Onların canlı sevişmelerini izlemeyecektim. Merdivenin son basamağına geldiğimde Even'le çarpıştık. Heyecanla elimi tuttu ve bana sorarcasına baktı. Gözlerimle arkamdaki çifti gösterdiğimde sırıttı ve bizi üst kata çıkardı.
"Partinin sahibi yakın arkadaşım. Bizim için kimsenin rahatsız etmeyeceği bir oda ayarladım. Vücuduma aniden depolanan adrenalin titrememi sağlarken onu durdurdum.
"Biz... yani biz şey mi yapacağız?" Bana baktı ve göz devirdi.
"Uyuyacağız İsak." Gerginlikle sırıttım ve beni çekiştirmesine izin verdim.
Koridorun sonundaki odaya ilerleyip kapının kilidini çevirdi ve beni içeriye soktu. Ardından kapıyı tekrar kilitledi ve odadaki büyük camı açtı.
Üzerindeki ceketi ve tişörtü hızla çıkardı, ortada şaşkınlıkla onu izlerken benimkileri de çıkarmıştı.
Norveç'in soğuk günlerinde çıplak bir şekilde odadaydık ve cam sonuna kadar açıktı. Rüzgar bedenimi titretirken beni yatağa çekti.
Kolları beni sararken başım boyun girintisine gömülmüştü. Ellerim belinin arkasından birbiriyle buluştu. Hava soğukken Even'in bedeni ateş gibi yanıyordu ve bu mayışmam için normal bir sebepti.
~~
Saçlarımda kıpraşan şeyle kafamı hafifçe silkeledim. Uykum çok yoğundu ve rahatsız eden bir şeyler vardı.
Kulağıma çarpan sıcak bir nefesle hırçınca silkelendim. Aksi bir ses ağzımda gevelendi ve belli olmayan bir kaç kelime çıkardı.
Tam tekrar uykuya dalacakken çenemin gamzesinde bir öpücük duydum, gözlerim huysuzlukla yavaşça açıldı. Even sırıtarak yüzüme baktı ve beni kendinden uzaklaştırdı.
Soğuk havada battaniyemden ayrılmışım gibi debelendim ve beline geri yapıştım.
"Hadi, parti başlıyor. Saat gece 12'ye çok az kaldı."
"Üşüdüm." dedim sessizce. Tek istediğim sonsuza kadar uyumaktı. Beni yavaşça çekiştirdi ve ayağa kalktık. Kafam hala göğsüne yaslıydı ve uyuyordum.
"Seni uyutmamalıydım." Omzumdan aşağıya akan soğuk suyla sıçradım.
"Siktir, piç." Bana baktı ve parmağını dudağıma bastırdı.
"Az önce dudaklarını büzerek "Üşüdüm" diyen İsak nerede?" dedi. Sinirle yerdeki tişörtümü üzerime geçirdim.
"Onu soğuk suyla öldürdün." Ceketi zorlukla giydim. Vücuduma basan ağrıyla tırnaklarımı avucuma geçirdim.
"Şimdi olmaz." Sessizce fısıldadığım sözleri Even duymamıştı. Gözlerimi kapatarak kendime bir kaç saniye tanıdım ve Even'in yanına koşturdum.
"İçki var mı?" dedim konu açabilmek umuduyla.
"Yok, burada su içiliyor." Gözlerimi devirdim ve ona omzumla vurdum.
"Dalga geçme sikik."
"Küfür etme ızdırabını sikerim."
"Şizofreni belirtileri nelerdir?" dedim Even'e bakarak.
Gözlerini devirdi ve merdivenlerden aşağı indi. Büyük bir varilin yanına yaklaştı ve kırmızı bardaklara içki doldurdu.
Benim ki yarım doluydu.
"Bu ne? Tam doldursana." Omzunu silkti ve bir tabureye yaslandı.
"Bu kadar yeterli sana. Fazlası dokunur." Elimi gözünün önünde salladım.
"Merhaba ben İsak. Kuşak'ın baş dansçısı. Sahnede bir şişe viski bitiriyorum." Elimi sertçe tuttuğunda küfür mırıldandım.
"Artık baş dansçısı değilsin."
"Paraya ihtiyacım olduğunda orada tekrar çalışacağım. Seni sürekli sürekli yarışa sokamam ya. Kalbine zarar."
"Kes sesini içkini iç." Dudaklarımı sertçe öptü ve geri çekildi. İşte bu susmama yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soft love: evak |tamamlandı.
Fanfiction"Sana verebileceğim pek bir şey yok," dedim. Arkasından boğazımdaki yumruyu yok etmek için yutkundum, yani en azından yutkunmaya çalıştım. "Benim bedenim kirli, ruhum, zihnim kirli. Tek bir yer temiz." Elini tutup kalbime götürdüm, kaşlarını çatara...