VI.

121 15 5
                                    

Bir film karesinde değiliz ya da bir romanın sayfalarında.

O geri dönmedi.

Hayır, bunu ona konduramadığımdan inkar etmeye çalışmıyorum.

Biliyorum.

Onu hayata döndürmeyi başaramayan doktor bendim. Bileklerinden vücudu soğuyana ve ölüm katılığı vuku bulana kadar ayrılmayan parmakların sahibi bendim. Zaten soluk olan ten renginin ölüm beyazını almasını, göz altlarının ve daha bir gece önce dudaklarımı kavrayan sıcak dudakların morarmasını izleyen bendim. Krematoryuma kadar onunla giden ve sonra sırf öyle istediği için ailesini o kumsala götüren ve küllerinin okyanusun sularıyla buluşmasını sağlayan bendim.

Onun yok oluşunun tanığı bendim.

O yüzden biliyorum.

O geri dönmedi.

Fakat elimde üzerinde onun el yazısıyla bir kutuyla, kapının ağzında dikilirken bir anlığına, çok kısa bir anlığına dönmüş olmasını umdum. İmkansızlığın gece ayazı gibi yüzüme çarpmasıyla kendime geldim. Hiçbir şey olmamış gibi kapıyı kapattım. Elimdeki kutuyla oturma odasına gidip oturdum. Kutu kucağımda saatlerce, gün aydınlanana dek öylece oturdum.

Merdivenden gelen ayak seslerini duyduğumda içinde bulunduğum anılar denizinden hızla yukarı çekildim.

"Uyandın mı?"

Cevap vermedim. Koltuğun arkasından dolaşıp yanıma geldi. Yüzündeki sıcak gülümseme büyük bir soru işaretine dönüştü. Biraz da endişeyle dizlerimin önünde eğildi.

"O nedir Tae Yeon?"

Omuz çektim ve üzerindeki kartı gösterdim. Yüzünde hala anlayamadığını belli eden bir bakışla bana bakmaya devam etti.

"Dün gece kapıya bırakıldı."

Kaşı ilgiyle yukarı kalktı. Fakat hala bir şey anladığını sanmıyordum.

"Onun el yazısı Fany."

"Tae-..."

"Geri gelmediğini biliyorum."

Konuşmadan önce bir süre bekledi.

"Açtın mı?"

"Seni bekledim." gözlerimi gözlerine diktim. "Tek başıma açamazdım. Seni bekledim."

Elimdeki kutuyu elimden aldı ve bana baktı.

"Benim açmam konusunda emin misin?"

Kafamı salladım.

Sanki fikrimi değiştirirsem müdahale edebileyim diye bana süre tanır gibi kutunun kapağını yavaşça kaldırdı. İçindekini önce kendisi kontrol edip sonra kapağı tamamen açıp yanına koydu. Bu sırada sadece onu ve onun hareketlerini izliyordum. Kutunun içinde ne olduğunu görmeyi istiyor muydum, emin değildim.

Kafasını kaldırıp sanki bakışlarını takip etmemi ister gibi bana baktı. İtaat ettim. Onu takip ettim. Gözleri yeniden kutuya dönene dek. İçindekileri gördüğümde dudaklarımdan kopan fısıltı boş salona dağıldı.

"Fotoğraflar."

ve bir zarf.

"Bunu senin okuman gerektiğini düşünüyorum," dedi Fany, bakışlarını zarftan ayırıp bana baktı. Ayağa kalkıp kutuyu kucağımdaki yerine geri bıraktı. Mutfağa doğru ilerlerken ekledi. "Hazır olduğuna inandığında."

Culaccino | Tae YeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin