CANLARIM BU BÖLÜMÜN ŞARKISINI SIK SIK KAPATTIRIP AÇTIRACAĞIM. HAZIRLIKLI OLUN VE DEDİKLERİME UYUN LÜTFEN. ÖPÜLDÜNÜZ. )
Önceki Bölümden :
Hızlı bir şekilde etrafa göz gezdirdim. Kerem'lerin burada olmadığını görünce rahatladığımı belli eden büyük bir nefes verdim. Alina bir yere oturduktan sonra bende kantine gidip bir tost, iki tane de kahve aldım. Alina'nın yanına otururken kahvelerden birini ona verdim. Gözleriyle teşekkür eder gibi baktı, ben de ona birşey değil der gibi baktı. Bugün pek fazla konuşasımız yoktu. Tostu yerken karnım minnetle gurulduyordu. Kahvemi keyifle yudumlarken kantinin kapısından girenleri görünce ağzımdaki kahveyi Alina ile beraber püskürttük. Bir yanda Kerem ve Ada el ele, diğer yanda ise Berk ve tanımadığım bir kız el eleydi. Ben şoka uğramış bir şekilde onlara bakarken Alina'nın ağzından fısıltı şeklinde tek bir kelime döküldü.
- Berk ?
Yeni Bölüm :
Alina'nın Ağzından :
Zeynep'le kafeteryaya gelmiştik. Zeynep sandığım kadarıyla kahvaltı etmediği için kendine bir tost,daha sonra kendine ve bana da kahve almak için kantine doğru gitti. Bugün pek konuşasımız yoktu. Hele ki o gün olanlardan sonra ...
Kerem'i de çağırmam gerçekten aptallıktı. Zeynep gerçekten çok kızmıştı ama beni üzmemek için belli etmedi ve benim için Kerem'e katlandı. Ama Kerem'in yaptığı son hareketle artık patladı. Ki haklıydı da. Bu kadar ileri gitmemeliydim. Berk'e olan ilgimden, daha doğrusu aşkımdan dolayı gözüm en yakın arkadaşımı, Zeynep'i bile görmez olmuştu. Ama ne yapayım ? Aşk bu.
Hem bu aralar Berk de bana çok yakın davranıyor. Galiba dualarım kabul olacak. Bu yüzden mutluydum aslında. Zeynep de bana pek kızmış gibi görünmüyordu. Bu şu anlama geliyor, şu anlık bir sorun yok ve mutluyum.
(ŞARKIYI AÇIN)
Bu düşüncenin verdiği huzurla gülümsedim ve Zeynep'in getirdiği kahveyi yudumlamaya başladım. Bir yandan da Berk'in instagram'ında gezinip fotoğraflarına bakıyor,iç geçiriyordum. Zeynep'e baktığımda bakışlarını tek bir noktaya sabitlediğini gördüm. İstemsiz olarak kafam baktığı yöne çevrildi. Ama o an sırf o tarafa baktığım için kendime binlerce kez lanet ettim. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuş bir halde ağzımdaki kahveyi püskürtürken gözlerimi bir an bile kırpmadan oraya, Berk ve el ele tutuştuğu kız arkadaşına bakmayı sürdürdüm.
O anda, içimde yaşama dair tek bir belirti olmadığını fark ettim. İçimde saki cam parçalıyorlarmış da, o camlar kalbime kalbime batıyormuş gibi hissettim. Gözlerim yanmaya başlamıştı.
Gözlerimi hala oraya sabitlemiş bakıyordum. Ne hareket ediyordum, ne birşey konuşabiliyordum, ne de nefes alabiliyordum. Canım çok yanıyordu . Gerçekten çok. Böyle yanacağını tahmin bile edemezdim.
İçimde III. Dünya savaşı başlamış, son hızında devam ederken dışımda ise bu savaşa dair tek bir iz yoktu. Bakışlarım ifadesiz ve donuktu. Put gibi olduğum yerde kalmıştım . Zeynep'in arkamdan omzumu sıvazladığı elini hissedince de hiçbir şey yapmadım. Bir şey konuşmaya çalışıyordum ama olmuyordu.
O an boğazımda bir düğüm, ağrı oluştu.'Bu kadar kişinin içinde değil' dedim kendime. Yutkundum, yutkundum. Milyon kere yutkundum. Yine de geçmedi.
Yanlarında galiba Kerem ve Ada da vardı ama şu an onları düşünecek halim bile yoktu.
Ben burada acı çekerken Berk ve sevgilisi ise benim aksime pür neşe bir vaziyette bize doğru gelmeye devam ediyordu. Sonunda bütün bu çabalarımın fayda etmeyeceğini anladım ve çaresiz beklemeye başladım. Bize doğru iyice yaklaştıklarında yüzüme en umursamazından bir gülümseme takındım ve onlara elimle selam verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvırcık ve Turuncu (ZEYKER)
ChickLit" Hala benim kıvırcığımsın değil mi ? " derken sesi titrek çıkmıştı genç adamın, gözündeki yaşlar hazırda bekliyordu. Genç kız cevap veremedi. Onun yerine eskiden tek güvendiği sığınağı olan zümrüt yeşili gözlerinden çekti gözlerini. Bir daha ne zam...